Zaman ve bellek konularına odaklandığı ‘Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana’ sergisi sanatseverlerle buluşan ressam Mahir Güven: “Güncel yaşam içerisinde teknolojik sosyal toplumsal gelişmeler ve yaratmış olduğu yeni hayat düzeni resmimin ana konusu. Eskiyip kullanmadığımız her şey gibi insan bedeni de resmin içerisinde yeni kimliğini yaratmakta.”
SALİHA SULTAN
Figüratif Türk resminin önde gelen isimlerinden Mahir Güven’in son yedi yılda ürettiği eserlerden oluşan, adını şair Paul Celan’ın bir dizesinden ilham alan ‘Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana’ sergisi Gümüşsuyu’nda bulunan Brieflyart Galeri’de sanatseverlerle buluştu. Sanatçı, küratörlüğünü Erkan Doğanay’ın üstlendiği sergisinde izleyicilere zaman ve bellek temalarıyla birlikte melankolik ve şiirsel bir yolculuk sunuyor. Sergisi 14 Haziran’a kadar görülebilecek ressam Güven ile KARAR okurları için konuştuk...
‘Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana’ sergisinin ana temasını nasıl belirlediniz?
Sanat disiplinleri her zaman birbirlerinden etkilenir. Ben de bir 20.yüzyılın en önemli şairlerinden Paul Celan’ın bir şiirinden etkilenip güncelle ilintisini kurarak görselleştirdim. Bu çıkan ürünleri fark eden değerli dostum Erkan Doğanay bu resimlerle bir seni açmayı teklif etti. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Ve Erkan Doğanay bu serginin küratörü oldu.
Serginiz adını Paul Celan’ın bir dizesinden ilham alıyor. Bu dize sizin için ne ifade ediyor?
Değerli sanat eserlerinin günceli anlattığı gibi evrensel de bir yanları vardır. Ve o zaman çok daha değerli olurlar. Paul Celan bu anlamda örnek bir şairdir. O da tıpkı Leonardo Da vinci gibi ya da Michelangelo gibi sanat tarihinde bir efsane olmuştur.
Melankoli ve şiirsellik serginizin önemli öğeleri olarak öne çıkıyor. Bu öğeleri eserlerinizde nasıl birleştiriyorsunuz?
Melankolizm benim resimlerimde bilinçli yaptığım bir yaklaşım değildir. İçerisinde yaşamın tüm değerlerini barındırdığı için güncel sorunlar böyle bir görüntüyü de kaçınılmaz olarak veriyor.
Bu sergideki eserlerinizin son yedi yıla ait olduğunu biliyoruz. Bu dönem içerisinde sanatınız nasıl evrildi?
Sanatımın sadece teknik olarak daha iyiye gittiğini düşünüyorum. Dünya görüşü ve olaylar karşısındaki yaklaşımım elbette ki hiç değiş değişmiyor. Her zaman hümanist bir noktadayım.
Zaman ve bellek temalarını da ele alıyorsunuz? Zamanın sanat üzerindeki etkisi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Güncel yaşam içerisinde teknolojik sosyal toplumsal gelişmeler ve yaratmış olduğu yeni hayat düzeni resmimin ana konusu. Eskiyip kullanmadığımız her şey gibi insan bedeni de resmin içerisinde yeni kimliğini yaratmakta.
Çocukluk yıllarınızın sanatsal kariyeriniz üzerindeki etkileri nelerdir? Hikmet Onat’tan aldığınız dersler sizi nasıl şekillendirdi?
Her çocuk gibi resme olan ilgim doğru bir çevre tarafından destek buldu. Bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum. Daha Devlet Güzel Sanatlar Akademisine gitmeden de doğal objeleri çiziyor olmamın bugünkü resmime de katkısı olduğunu düşünüyorum...
RESME HİKMET ONAT ATÖLYESİ’NDE ADIM ATTI
Figüratif Türk resminin yaşayan önemli temsilcilerinden Mahir Güven, 1958’de İstanbul’da dünyaya geldi. Sanatçı henüz çocukluk yıllarındayken sanatla tanıştı. Ortaokul öğrencisiyken Hikmet Onat’tan resim dersleri almaya başladı, atölyesinde desen, yağlıboya resim çalışmaları yaptı. Onat’ın önerisi ve tavsiye mektubu ile 1976 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde (günümüzdeki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü) Neşet Günal Atölyesi’nde sanat eğitimine başladı. Bu atölyeden 1981’de mezun oldu. Bir süre İsviçre, Almanya, İtalya, Fransa ve Amerika’da sanatsal incelemelerde bulundu, bu ülkelerde karma sergilere, sanat fuarlarına katıldı. Yurtdışı ve yurtiçinde birçok sanat galerisinde 50’yi aşkın kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı. İstanbul’daki atölyesinin yanı sıra Yeditepe ve Işık üniversitelerinin güzel sanatlar fakültelerinde öğretim görevlisi olarak da dersler vermektedir. Sanatsal çalışmalarının yanı sıra çeşitli televizyon kanalları ve YouTube platformunda sanat tarihine dair programları ve resim teknikleri ile ilgili formasyon pratikleri üzerine yayınlar hazırladı, beğeniyle izlenen ‘Bir Resim Bir Hikaye’ programını hazırlayıp sundu.
Sanatçı, küratörlüğünü Erkan Doğanay’ın üstlendiği sergisinde izleyicilere zaman ve bellek temalarıyla birlikte melankolik ve şiirsel bir yolculuk sunuyor
