Orucun insana muhtaçları hatırlatan bir ibadet olduğunu, iftar menülerinin orucun ruhuna uygun olarak bir muhtacın, fakirin nasıl sofra kurabileceği düşünülerek hazırlanması gerektiğini söyleyen tasavvuf araştırmacısı Prof. Dr. Reşat Öngören, “Dolayısıyla gün boyu aç kalan bir kimsenin adeta kendini ödüllendirircesine birkaç öğün yetebilecek şekilde iftar sofrası hazırlaması çok uygun olmaz” diye konuştu.
Oruç ibadeti sırasında gün boyu insanın Allah’a ibadet halinde olduğu için onunla ruhi bağlarını güçlendirmiş olduğunu dile getiren uzmanlar, aç kalmak suretiyle yeryüzündeki muhtaçların, fakirlerin durumunu öğrenme, hissetme ve o duyguyu yaşama durumunun da geliştiğini söylüyor.
“İnsan için oruç ibadeti bir sabır eğitimidir” diyen Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Reşat Öngören, “İnsanın iftarda da yine fakirlerin, muhtaçların durumunu hissetmesi adına en azından çok şatafatlı olmayan, karnını doyurabilecek kadar bir menü ile iftar açması ibadetin ruhuna uygundur” dedi.
Prof. Dr. Reşat Öngören
Prof. Dr. Öngören, oruç insana muhtaçları hatırlatan bir ibadet olduğu için iftarda da bunu hissetmesi adına bir muhtacın, fakirin nasıl sofra kurabileceği düşünülerek iftar menüsü hazırlamasının oruç ibadetinin ruhuna uygun olduğunu dile getirerek, “Dolayısıyla gün boyu aç kalan bir kimsenin adeta kendini ödüllendirircesine birkaç öğün yetebilecek şekilde iftar sofrası hazırlaması çok uygun olmaz” diye konuştu.
Orucun muhtaçlarla empati yapma imkanı sunan bir ibadet olduğunun altını çizen Prof. Dr. Reşat Prof. Dr. Öngören, “O zaman gün boyu aç kalan bir insan fakirlerin nasıl çile ve zorluk çektiklerini hissetmiş olur. Bu duygularla iftar sofrasına geldiğinde eğer iftar sofrası ultra zengin kişilerin kurduğu şatafatlı sofralar şeklinde olursa, o zaman gün boyu hissettiği o duygu ile çelişik bir durum ortaya çıkar” ifadelerini kullandı.
‘GAZZE’DE YAŞANANLARLA EMPATİ YAPILMALI’
“Günümüzde Gazze de yaşanan olaylar dolayısıyla, gözümüzün önünde kardeşlerimizin açlıktan öldüğünü seyrederken eğer iftar sofralarında, mükellef sofralarla iftarlarımızı açmaya devam edersek, o zaman bu ibadetin sosyal boyutunun bize hiçbir tesiri olmadığını ortaya koymuş oluruz.” diyen Prof. Dr. Reşat Öngören, şöyle devam etti:
“Eğer onların yaşadığı bu durumu hissediyorsak, gerçek oruç tutan kişilerin iftar sofralarında belki de boğazlarından lokmaların geçmemesi, boğazlarında düğümlenmesi beklenir. O zaman oruç ibadetinin sosyal boyutuyla insana tesir ettiğini biz hissetmiş oluruz ve ramazan boyu içerisinde de bu empati duygusunu yerleştirmiş oluruz.”