Davutoğlu'ndan 'akil insanlar heyeti' çağrısı: Siyasi kimlikleri bırakıp Türkiye'nin geleceğini kurtaralım

Mehmet Ocaktan ve Yıldıray Oğur'un yorumuyla KARAR TV ekranlarında yayımlanan Gündem Özel, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu'nu konuk etti. Siyasetçilere ve önemli devlet insanlarına seslenen Davutoğlu, 'Siyasi kimlikleri bırakıp Türkiye’nin geleceğini konuşalım. Türkiye'nin önüne reçeteler koyalım. Akil insanlar heyeti gibi" çağrısında bulundu.

MURATHAN DEMİRCİOĞLU

Karar TV ekranlarında Karar gazetesi yazarları Mehmet Ocaktan ve Yıldıray Oğur'un yorumuyla yayımlanan Gündem Özel, siyasetin ve sokağın nabzını tutmaya devam ediyor.

Gündem Özel'in konuğu Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu oldu.

1kapak-005.jpg

Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Davutoğlu, Türkiye'nin sorunlarını konuşmak ve çözüm üretmek için siyasetçilere çağrıda bulundu.

'AKİL İNSANLAR HEYETİ' ÇAĞRISI

Davutoğlu, "Kendi siyasi kimlik ve unvanlarını bıraksınlar 15, 20 kişi oturup Türkiye meselelerini konuşalım. Siyasi kimlikleri bırakıp Türkiye’nin geleceğini konuşalım. Kaç kişiyse. Ve Türkiye'nin önüne reçeteler koyalım. İsim vermeyeyim ama eski AYM Başkanlarımızdan biri de olur, eski Diyanet İşleri Başkanlarımızdan da olur, eski Dışişleri Bakanlarımızdan da olur. Bu isimlerin hepsine saygı duyuyorum. Akil insanlar heyeti gibi. Ve hiç kimse kendi siyasi gündemini o masaya getirmesin" ifadelerini kullandı.

'İSRAİL'E İKİ KEZ ÖZRÜ DİLETTİK'

İsrail'in politikalarına yönelik geçmişte yaşananlara değinen Davutoğlu, "'One Minute' olayı yaşandığında oradaydık. Ondan bir gün önce Şimon Peres'in danışmanı ile resepsiyon da karşılaştık. Erdoğan ve Peres karşı karşıya gelecek. O da biliyor bir kriz potansiyeli var ortada. Haklı olarak yüklenecek. Çünkü biz o sırada Suriye, İsrail barış görüşmeleri yapıyoruz. Son noktaya gelmişiz. Ve biz haklıyız dedim. O bakımdan sizin Cumhurbaşkanınızın tepki vermemesi lazım. Ya aynı oturuma çıkmayacak ya da Türk Başbakanına herhangi bir olumsuz tepki vermeyecek.

Daha sonra oturuma girmeden önce Peres ve Erdoğan ayaküstü görüştü. İçeri girdi ve olay cereyan etti. Dışarı çıktığımızda bir taraftan tepki veriyoruz. Bir taraftan da perde arkası diplomasi sürüyor.

Peres'in danışmanı aradı. Bu şekilde olmasından üzüntü duyduk, iki lideri görüştürebilir miyiz? dedi. Görüştüremeyiz dedim. Dünyadaki hiçbir ülkenin lideri Türk Başbakanına parmak sallayamaz. Ben seni uyarmıştım dedim. Siz hala bizi başka ülkelerle karıştırıyorsunuz.

Nasıl yaparız kendisi üzgün dedi danışmanı. Üzgünse bir şartla görüştürürüz dedim. Peres Erdoğan'dan özür dilerse. Danışmanı Peres'in özür dileyeceğini ifade etti. Sayın Erdoğan'ın yanına gittim, Peres'in sizden özür dileyeceğini ilettim. Telefonumdan görüşmeyi başlattım ve tercüme ettim. Peres o konuşmada özür diledi. Türk haber kanallarına geçtik ve bir anda Türkiye'deki iklim değişti.

Bir diğer mesele de Mart 2013 tarihlerinde. Türkiye-İsrail ilişkileri Mavi Marmara'dan sonra bozulmuş ve biz belli şartlar dayatmıştık. Şartlardan bir tanesi de özür dilenmesiydi. O zamanki ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile karşılıklı diplomasi yürüttük. Bir hafta nasıl özür dileneceğine dair tartışma yürüttük. İlişkileri ABD düzeltmeye çalışıyor biz de özür, tazminat ve Gazze'ye yönelik abluka kalksın diyoruz. Özür ile başlayalım dediler ve İsrail Tel Aviv Havalimanı'ndan Netanyahu'nun yanından Barack Obama, Sayın Erdoğan'ı aradı.

Kerry ile anlaştığımız özür metnini Netanyahu okudu. Ve Obama'nın şahitliğinde telefonda özür diledi" ifadelerini kullandı.

'BÖYLESİNE YALNIZ BİR ÜLKE ERDOĞAN’A HAKARET EDECEK CESARETİ NASIL BULUYOR'

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan paylaşımını değerlendiren Davutoğlu, "Şimdi bizim bir taraftan İsrail'e tepki gösterirken bir taraftan şu soruyu sormamız lazım; Nasıl oldu da şimdi o zaman özür dileyenler şimdi böylesine küstah bir tavır sergiliyorlar. Böylesine yalnız oldukları bir dönemde. Soru bu" dedi.

'TÜRKİYE'NİN HAYAT ALANIYLA İLGİLİ EN BÜYÜK TEHDİT EGE VE DOĞU AKDENİZ'

Mavi Vatan'a ilişkin gündemi değerlendiren Davutoğlu, "Türkiye maalesef caydırıcı gücünü her geçen gün kaybediyor. Çünkü çok söz söyleniyor. Karabağ harekatını baştan itibaren destekledim. Azerbaycan'ın toprağıdır orası ve Türkiye ile bir başarıya imza atılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın örnek verdiği Libya'yı da destekledim. Bugünlerde gündeme gelen Mavi Vatan tartışmasına da net söyleyeyim; Türkiye'nin hayat alanıyla ilgili en büyük tehdit Ege ve Doğu Akdeniz'dedir.

1kapak-006.jpg

Türkiye'yi bir deniz devleti olmaktan çıkarmak. Avrupa'nın en uzun kıyısına sahip olan ülke biziz.

Türkiye-Libya arasında 2012'de geçici hükümetle yapıldı. Ben de o zaman Dışişleri Bakanıydım anlaşmanın mimarlarından biriyim. Zaruriydi o anlaşma.

Küçücük ada Meis'i ases alarak Türkiye'yi Antalya Körfezi'ne hapseden Sevilla haritası var. Bir Türk'ün bu haritayı kabul etmesi mümkün değil. O zaman nefes alamayız. Yunanlılarla savaşacağız anlamına gelmiyor.

Teklif ettiğim ise, Yunanlılarla istikşafi görüşmelerinde de, karşılıklı çıkarlar doğrultusunda Ege'yi ortak bir çıkar alanına dönüştürelim.

Ama Ege'yi Doğu Akdeniz'i Türkiye'nin Anadolu'ya hapsedildiği, etrafını kuşatıldığı bir alan olarak göremeyiz. Burada Türkiye eğer Avrupa Birliği sürecinin dışında kalır ve AB haritalarına dönüşürse Yunan haritaları, işte biz o zaman bütün Avrupa'yla bu gerilimi yaşayacağız demektir.

Türkiye'nin Mısır politikasında da en ileri aşamayı rahmetli Mursi zamanında gelindi. Mısırla Doğu Akdeniz'de ekonomik çıkar alanları anlaşması noktasına geldik. Türkiye'nin Mısır ile ilişkileri düzeltmesi ve rakip olmaktan çıkması önemliydi. Sonra darbeci bir yönetim geldi, ilişkiler kötüleşti.

Doğu Akdeniz'in iki esas ülkesi Türkiye ve Mısır'dır. Biri kuzeyinde biri güneyinde. Diğer ülkeler de önemli.

Türkiye, Mısır, Suriye ilişkileri için üçlü bir mekanizma, bu üçgeni kurmaya çalıştık. Sonra karşı taraf bu üçgeni kurarak Türkiye'yi daralttı. Ve bizimkiler çok geç kaldı bazı adımları atmakta. Nasıl adımlar? Mısır, Yunanistan, İsrail üçgeni. Kıbrıs Rum kesimi, Yunanistan, İsrail üçgeni" dedi.

'BAHÇELİ İLE HANİYE HAKKINDA GÖRÜŞTÜK'

Davutoğlu, İsmail Haniye'nin TBMM'ye davet edilerek konuşma yaptırılması çağrısını Devlet Bahçeli ile görüştüklerini ifade ederek "İsmail Haniye meselesinde MHP lideri Devlet Bahçeli ile telefonda konuştum. Bahçeli'ye 'Sayın Haniye'nin gelip Meclis'te konuşması Amerika'ya verilecek en güzel mesajdır. Sizin bu konudaki ilkeli tutumunuzu ve en gür sesle Gazze'yi savunmanız için hem teşekkür ediyorum, hem de tebrik ediyorum' dedim. O da 'Sağ olun sayın Başbakanım' dedi. Arkadaşlarıma gereken talimat vereceğim, sizin ve bizim arkadaşlar çalışsınlar dedi. Ve Meclis'te o akşam bizim arkadaşlar MHP ile birlikte çalışarak, Selçuk Bey, İsa Bey. Bir başkanlık açıklaması çıkardık AK Parti ile birlikte. O bizim bu çabalarımız neticesinde çıkan açıklamaydı ABD Kongresi'ni kritik eden. Şimdi de, MHP'nin bu konuda itirazı olmaz, AK Parti'nin var ama CHP'nin olmaması lazım. O Meclis'in ruhunda emperyalizme karşı savaş var. O Meclis'in ruhunda sömürgeciliğe karşı savaş var. Ve bugün Filistin toprakları, sömürgecilerin işgali altındadır. Filistin halkı da bize düşman değil.

Deniz Gezmiş'in idam gününde tweet atacaksın, Deniz Gezmiş'in Filistin ile ilgili verdiği mücadeleyi yok sayacaksın.

1kapak-007.jpg

Bu sol sağ meselesi değil, Müslüman Hristiyan meselesi değil. Filistin davasının en önemli ismi, Edward Said'dir. Hristiyan'dır.

Türkiye, Balkanlar'da Bosna Hersek'i nasıl savunduysa, Kafkaslar'da Karabağ'ı nasıl savunduysa, Filistin'de de Gazze'yi savunma sorumluluğuna sahiptir ve bunun gereğini yapmak zorunda" dedi.

'TBMM, EMPERYALİSTLERE KARŞI KAZANILAN BİR ZAFERİN MECLİSİ'

TBMM'nin emperyalizme karşı mücadelede önemli bir sembol haline geldiğini hatırlatan Davutoğlu, "Güney Afrika Müslüman olduğu için mi Filistin'in yanında? iye herkes Güney Afrika'ya saygı duyuyor? Çünkü Güney Afrika İnsanlık vicdanını temsil ediyor. Netanyahu'nun ABD Kongresi'ndeki konuşmasına karşılık Haniye'yi Meclis'e davet edelim önerisinde bulundum. Benim için TBMM, evet Türkler'in İstiklal Savaşı meclisidir ama sömürgeciliğe karşı mazlum halkın ilk zafer kazandığı örnektir TBMM. Meclis binası bile Hindistan'dan gelen yardımlarla yapıldı. Bütün istiklal mücadelesi öyle yürüdü. Niye gönderdi Hindistanlı Müslümanlar altınlarını.

TBMM, doğunun istiklal mücadelesinin meclisi. TBMM, emperyalistlere karşı kazanılan bir zaferin meclisi" dedi.

'ALTI BAKANLIK DEĞİŞMEDEN BAKAN DEĞİŞİMİ Mİ OLUR?'

Meclis'teki siyasi partileri ve olası birleşmeleri değerlendiren Davutoğlu, "Seçimlerden sonra dediler ki AK Parti'yi acaba Sayın Cumhurbaşkanı yeni bakan değişiklikleri yapar mı? Yapmak ister de yapamaz niye yapamaz? Türkiye'de bakan değişiklikleri, altı bakanlık yani İçişleri, Dışişleri, Maliye, Adalet, Savunma buna Milli Eğitimi de ekleyelim, bunları değiştirmeden bakanlık değişimi mi olur? Şimdi Sağlık Bakanı değişti, yaprak mı kıpırdadı, veya Çevre Şehircilik Bakanı. Zaten Hakan Fidan'dan daha iyi isim mi bulunacak. Havuzda isim mi var? Ve Ali Yerlikaya'dan veya Mehmet Şimşek'ten.

AK Parti gerçekten tepeden başlayarak bir değişim sürecinin içinde olsaydı, bir ihtiyaç da olmazdı. Meclis tartışmalarını takip ediyorum bakın siz de takip edin en nitelikli konuşmalar bizim arkadaşlarımızın yaptığı konuşmalar. Yani Gelecek-Saadet Grubu. Özellikle de bizim arkadaşların konuşmasına dikkat edin. Onun için ben Saadet isminden gocunmadan arkadaşların konuşmalarının önünü açtım.

Şimdi ikinci yol nedir? Bir alternatif çıkarmak. Bir alternatif çıkarmak ise fedakarlık gerektir. Krizler öyle bir yere gelir ki kendi çözümünü üretir. Birtakım teşebbüsler var. Birleştirme denince DEVA ve Gelecek anlaşılıyor. Benden böyle bir teklif gitmez kimseye. Başka bir şeye dönüşüyor. Bize bir teklif verilirse değerlendirilir.

Bana gelenlere şunu söyledim. Yapılacak bir iştir. Ve çağrıda da bulunuyorum. AK Parti'de geçmiş dönemde görev yapmış önemli isimler. CHP'de olup da devlet tecrübesi yaşamış ve merkez sağ, aykırı olmayan isimler. İYİ Parti'deki bazı isimler. Veya MHP. Siyasi kimliklerden bağımsız olarak siyasi kimliklerini de arkada bırakarak bir yerde buluşabilirler.

Bana gelen AK Parti'de siyaset yapmış önemli tecrübeli bir siyasetçi 'Ne yapacağız bir çıkış yolu bulmam lazım, bulmamız lazım' dediğinde; şunu söyleyeyim benim adıma her türlü yetkiye sahipsin git herkesle konuş, benim hiçbir talebim yok, dedim.

Başbakan değilim, Gelecek Partisi Genel Başkanı değilim, AK Parti Eski Genel Başkanı değilim, profesör değilim, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ahmet Davutoğlu.

'AKİL İNSANLAR HEYETİ GİBİ'

Başka arkadaşlara da kendi siyasi kimlik ve unvanlarını bıraksınlar 15, 20 kişi oturup Türkiye meselelerini konuşalım. Siyasi kimlikleri bırakıp Türkiye’nin geleceğini konuşalım. Kaç kişiyse. Ve Türkiye'nin önüne reçeteler koyalım. İsim vermeyeyim ama eski AYM Başkanlarımızdan biri de olur, eski Diyanet İşleri Başkanlarımızdan da olur, eski Dışişleri Bakanlarımızdan da olur. Bu isimlerin hepsine saygı duyuyorum. Akil insanlar heyeti gibi. Ve hiç kimse kendi siyasi gündemini o masaya getirmesin. Bu arayışı ben dile getirmiş olayım. Çünkü siyasi kimliklerle bir araya gelince zorluklar oluyor. Bunu da anlayışla karşılıyorum" dedi.

'GELECEK PARTİSİ MİLLETVEKİLLERİ TEŞEKKÜRÜ HAK EDİYOR'

Gelecek Partisi milletvekillerinin, partilerinden istifa ederek AK Parti'ye geçeceklerine ilişkin gündemi değerlendiren Davutoğlu, "Bir haber ilk çıktığında haberdir, ikinci çıktığında teyit edilmiş haber gibi olur, üçüncü çıktığında bıkkınlık uyandırır, dördüncü çıktığında gülünç duruma düşer, beşinci defa çıktığında operasyondur. Grup Başkanvekilimiz için söylüyorlar, can siperhane mücadele ediyor, iki üç gün önce iktidar partisinin milletvekilleri kendisine saldırdı. Arkadaşlarıma şunu söyledim "Arkadaşlar siz milletvekilisiniz, herkesle konuşabilirsiniz." Ben güvenmiyorsam sizi milletvekili yapmazdım. Her gün bunları da izah etmek zorunda değiliz.

Gelecek Partisi milletvekillerine teşekkür yemeği vereceğim. Hepsi teşekkürü hak ediyor" dedi.

'ERDOĞAN, İKTİDARIN GİTTİĞİNİ GÖRMESEYDİ ÖZEL İLE GÖRÜŞMEZDİ'

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Erdoğan'ın temaslarını değerlendiren Davutoğlu, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarın gittiğinin farkında olmasaydı Özgür Özel'le görüşmez, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'ne gitmezdi. Sayın Kılıçdaroğlu'yla Cumhurbaşkanın verdiği görevle koalisyon görüşmeleri yaptım diye Pelikan çetesi ilk o zaman kuruldu. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı CHP Genel Merkezi'ne gitti. Bu benim bildiğim Erdoğan'ın kolay kabulleneceği bir şey değil. Doğru mu yaptı? Doğru yaptı. Görüşmelerin işe yarayıp yaramayacağı, Erdoğan'ın hangi adımları atıp atmayacağına bağlı. Sayın Bahçeli ile birlikte yürüttüğü ortaklıkla bunu bir alternatif gibi görürse, ya o ya o noktasına gelirse, işi zor. Ama gerçekten Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olup herkesle ben konuşurum psikolojisiyle davranırsa durum farklılaşır. Önemli aşamalar var. Sinan ateş davası gibi, Türkiye'de de hukuk devleti sürecin işlemesi gibi.

Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı kimliği ile partilere olan mesafesini yeniden ayarlaması lazım. AK Parti Genel Başkanı kimliği ile MHP'yle iş tutabilir veya başka bir partiyle.

Türkiye'nin bugün cumhurbaşkanına ihtiyacı var. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı kimliğini baskın şekilde kullandıkça Türkiye'de cumhurbaşkanlığı makamı boş gibi his doğuyor. Yani herkesle konuşabilen hakem bir makam yok şu anda Türkiye'de" ifadelerini kullandı.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN