Gerçek Hayat adındaki bir dergide paylaşılan, ‘Şimdi değilse ne zaman, sen değilsen kim? Hilafet için toparlanın’ çağrısının ardından Ankara Barosu tarafından suç duyurusunda bulunuldu. Peki Hilafet nedir? Hilafet neden kaldırıldı? İşte konunun ayrıntıları…
Son günlerde 'Gerçek Hayat’ dergisinin yayınlanan en son sayısında yazan, ‘Hilafet için toparlanın’ çağrısı Türkiye gündemine oturdu. Vatandaşlar, ‘Hilafet neden kaldırıldı? Hilafet için toparlanın çağrısı nedir?’ Tarzında sorulara yanıt aramaya başladı…
Ayasofya’nın açılmasının arkasından tartışmalara sebep olacak ifadeler paylaşan Gerçek Hayat adındaki dergiye bulunulan suç duyurusu içerisinde gazeteci Abdurrahman Dilipak ile derginin Genel Yayın Yönetmeni Kemal Özer de yer aldı.
Ankara Barosu’nun suç duyurusunda özetle şu ifadeleri paylaştı:
T.C. Anayasası’na göre Türkiye Cumhuriyeti; laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir. Değiştirilmesi teklif dâhi edilemez. Buna karşın ‘Hilafet’ çağrısında bulunmak ise anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik bir isyandır.
Ankara Barosu tarafından en temel değerlere yapılan bu saldırıların sorumlularına, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri, anayasası ve kanunları ile anımsatmak adına suç duyurusunda bulunuldu.
‘HİLAFET İÇİN TOPARLANIN’ ÇAĞRISI
Gerçek Hayat dergisinin imtiyaz sahibi Dergi Yayıncılığı A.Ş. ve Ketebe Kitap olan ve Genel Yayın Yönetmenliğini Kemal Özer’in üstlendiği derginin 27 Temmuz-2 Ağustos tarihlerini içerisine alan 1031. Sayısının kapağındaki ‘Şimdi değilse ne zaman, sen değilsen kim? Hilafet için toparlanın’ ifadelerinin paylaşılması, gazeteci Abdurrahman Dilipak’ın da 26 Temmuz 2020 tarihinde şahsi Twitter hesabı üzerinden Gerçek Hayat dergi kapağının paylaşılmasıyla öğrenildiği kaydedildi.
Anayasa'nın 4. maddesi gereğince Anayasanın 1. maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu ile ilgili hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemeyeceği vurgulandı.
Bundan dolayı şüphelilerce yapılan hilafet çağrısının hukuk içinde, barışçıl ve silahsız yollarla yapılmasının mümkün olmadığının değerlendirildiği vurgulanırken, şüphekilerin eyleminin Anayasa'nın değiştirilmesi teklif edilemez ve değiştirilemez hükümleri karşısında silahlı isyana tahrik niteliğinde olduğu iddia edildi.
Gerçek Hayat dergisinin yayınlanacak olan kapağında paylaşılan hilafet çağrısının laik, demokratik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik niteliğinde bir çağrı olduğuna işaret edilirken, ayrımcılığa davet edildiği, halkın bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa yönelik hamleler olduğu ve aykırı davranmaya tahrik edildiği görüldüğü öne sürüldü.
Ankara Barosu, Gerçek Hayat dergisinin şikâyete konu sayısının yayınlanması durumunda şüphelilerin yanında yayın sorumluları ile ilgili de gerekli soruşturmanın yürütülerek cezalandırılmalarını talep zorunluluğunun doğduğunu kaydederek, suç duyurusunda bulundu.
HİLAFET NEDİR?
Hilafet, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vefatının arkasından oluşturulan siyasi bir makamdır. Bu siyasi makamın başındaki kişilere ise halife deniyordu.
Halifeler yetkilerini saltanat dahi olsa Ümmet’in biat’ı ile devraldılar, yönetim işlerini de büyük ölçüde danışmaya dayalı olarak yürütmüşlerdir.
Halife’nin, sözcükteki anlamı; birinin yerine geçme, onun işleri ile ilgilenme ve onu temsil etmedir. Halifelerin seçiminde İslam yasalarına göre kesin bir hüküm yoktur. İlk dört halifenin seçimi biat almayla olmuştur.
Sonraki halifelerin seçiminde de babadan oğula geçen veraset sistemi görüldü. Osmanlı Devleti sınırlarında da ilk halife Yavuz Sultan Selim Han’dı. 1517'de Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesinin ardından hilafet Osmanlı Devleti’ne geçmişti.
Hilafet bir yönetim biçimi olarak varlığını devam ettirmiş olsa da git gide daha çok İslami bir toplumu ya da İslam Devleti`ni vurgulamak adına kullanılan bir terim olmuştur
Hilafet sistemini destekleyen kişilere de ‘hilafetçi’ denmekteydi. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ebediyete göç etmesinin ardından ortaya çıkan mezhepsel tartışmaların, hilafetçi kelimesinin oluşumunda büyük bir rolü vardır.
Halifelik daha çok Müslümanların Sünnî mezhebinin temsilcisi olarak kabul görmüştü. Şiî mezhebi büyük oranda Sünnî hilafet yönetimi altında yaşamını sürdürse de Halife‘yi kabul etmemişlerdi.
HİLAFET NEDEN KALDIRILDI?
Osmanlı zamanında olan hilafet sistemi 1924’te kaldırıldı. Fakat ilk başta 1 Kasım 1922 yılında saltanat kaldırılmıştı. Bu şekilde Sultan-Halife gibi, çifte görevi bulunan Osmanlı hükümdarının elinden egemenlik hakları, devlet yetkileri alınmış oldu.
Eski Osmanlı hükümdarına yalnızca, dinî başkanlık yetkileri verilmişti. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin seçtiği Halife Abdülmecid Efendi’den, yalnızca “Müslümanların Halifesi” (Halife-i Müslimin) unvanını kullanmasını, gösterişli hareketlerde bulunmaması talep edildi. Abdülmecid, halife seçilmesinin ardından kendisine verilen talimata aykırı olarak, Müslümanların Halifesi unvanından başka unvan ve sıfatlar taşıyarak, Cumhuriyet hükûmetinin talimatı dışına çıkmıştı.
3 Mart 1924’te, “Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmaniye’nin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Hariciyesine Çıkarılmasına Dair Kanun”la birlikte hilafet ortadan kaldırılmış oldu. Türkiye’de laik bir cumhuriyet devleti olma yolunda önemli bir hamle yapıldı. Hilafetin kaldırılması, Türkiye’de ve dünyada geniş yankı uyandırdı.
Hilafetin kaldırıldığı 3 Mart 1924’te, bir diğer kanunla da Şer’iye ve Evkaf Vekaleti (Bakanlığı) kaldırıldı. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılmasının ardından, bu vekalet tarafından yönetilen okullar ve medreseler de kaldırılmış oldu. Ayrıca aynı gün, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye vekaleti de kaldırıldı. Bu şekilde ordu-siyaset çatışmasının da önüne geçildi.
Gerçek Hayat dergisinin yayınlanan o kapağı şu şekilde:
