Bir dönem suikastlar ülkesiydi Türkiye

Uğur Mumcu’nun katledilmesi üzerinden tam 32 yıl geçmiş…

Ankara’da, evinden çıkıp aracına bindiği sırada patlayan bir bomba ile hayatını kaybetmişti Mumcu.

Önceki gün, ülkenin dört bir yanında insanlar Mumcu’yu andılar.

Bir dizi benzer siyasi cinayet içerisinde yer alıyor Mumcu suikasti.

Post-modern darbe olarak anılan 28 Şubat sürecine doğru yol almakta olan Türkiye’de, bunu sağlayacak zemini oluşturan yapı taşları arasında, siyasi cinayetler de yer alıyordu.

Önce Prof. Muammer Aksoy öldürüldü (31 Ocak 1990).

Hemen ardından Çetin Emeç cinayeti geldi (7 Mart 1990).

Sıra dışı görüşleriyle tanınan eski müftü Turan Dursun da evinin önünde öldürüldü (4 Eylül 1990).

Doç. Bahriye Üçok evine gönderilen paketi açmaya çalışırken patlayan bombayla hayatını kaybetti (6 Ekim 1990).

Ve Uğur Mumcu suikasti (24 Ocak 1993).

Kronoloji böyle…

Herbiri siyasi cinayetlere kurban gitmiş bu önemli isimlerin ortak bir özelliği var: Cinayetleri ve suikastları işledikleri için yakalanıp mahkum edilenler olsa da, bu olayların hepsi siyasi tarihimizde ‘faili meçhul’ olarak yer alıyor…

Bilen biliyor: Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu döneminin yazıları en fazla ses getiren yazarlarındandı. Yazdıkları, kendilerini ideolojik olarak Atatürkçü, Kemalist, laik, muhalif; siyasi eğilim olarak da CHPli olarak tanımlayan insanlar üzerinde çok etkiliydi.

Hayatına son verenler, suikastın yoğun tepkilere yol açacağını ve doğal şüphelileri derhal akla getireceğini düşündükleri gibi, onun yokluğunun tartışma ortamında yaratacağı boşluğun etkilerini de hesaba katmış olmalılar.

Nitekim öyle de oldu.

Suikast sonrasında Ankara’da toplanan yüz binler, tek bir ağızdan, “Kahrolsun” nidalarıyla belli bir kesimi suçladı.

Ülkede sisli bir hava ağırlığını hissettirir oldu.

1980 askeri müdahalesi sonrasında kapatılmış olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) o sıralarda yeniden kurulmuştu (9 Eylül 1992) ve genel başkan seçilen Deniz Baykal iktidarı sağ partilerin elinden almak için CHP’yi geniş kitlelere cazip hale getirmenin arayışı içerisine girmişti.

O sıralarda görüşmelerimiz sıklaştığı için bunu ilk elden biliyorum.

Deniz Baykal’ın o arayışı, Uğur Mumcu suikasti ve Ankara’da toplanan muazzam kalabalık ardından sona erdi.

Uğur Mumcu suikasti toplumu gerdi ve ayrıştırdı.

Planlayanların aradığı da buydu zaten.

İran yanlısı bir örgüt, Mumcu dahil önceki bütün suikastların failleri olarak yakalanıp yargılandı ve böylece dosya kapatılmış oldu.

Fakat, başta ailesi olmak üzere, konuyu dert edinip yakın takibe alanlar “İşte bunlar öldürdü” denilerek suçlananlardan tatmin olmadı.

Milliyet’ten Azer Bortaçina’ya suikasttan altı yıl sonra verdiği mülakatta, acılı eş Güldal Mumcu, evlerine gelen bir CIA mensubu -Paul Henze- tarafından, eşinin, “Eğer böyle yapmaya devam ederseniz, sizi güzel sürprizler bekler” diye tehdit edildiğini anlattı.

Olayı soruşturmakla görevli savcı -Ülkü Coşkun- “Cinayeti ‘devletin işlediğini, siyasi iktidar isterse bu işi çözebileceğini” söylemiş Güldal Hanım’a.

Bir de ‘tuğla’ olayı var.

Mehmet Ağar’ın adalet bakanı olduğu dönemde (Mart-Haziran 1996), Güldal Mumcu onunla da görüşür. Konuşma sırasında “Karşımıza sürekli engeller çıkıyor; bir duvar öürülüyor sanki” dediğinde, bakan kendisini tasdik edince, “O zaman bir tuğla çekin, duvar yıkılsın” der Uğur Mumcu’nun eşi.

Sonrasını Güldal Mumcu’dan aktarayım:

Cevap, “Çekemem” olur. “Tuğlayı çekin, kenara çekilin” der Ağar’a Güldal Hanım.

Ağar, “Onu da yapamam” der.

Ülkü Coşkun’un “Bu işi devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse çözülür” sözü hatırlatılınca, Ağar’ın karşılığı “Aptal bunlar, böyle şeyler söylenir mi?” olur.

Kendisine “O zaman başkaları çeker, altında kalırsınız” denildiğinde de, müstehzi bir ifadeyle, gülümseyerek, “Ona kimsenin gücü yetmez” tepkisinde bulunur Ağar.

Deniz Baykal sonradan dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısı olarak iktidarı paylaştı (1995-1996); Güldal Mumcu da TBMM’de iki dönem milletvekili olarak görev yaptı (2007-2015).

Herhalde Uğur Mumcu suikasti dosyası üzerindeki tozları atıp gerçek failleri ortaya çıkartmak için çaba göstermişlerdir.

Uğur Mumcu suikasti üzerindeki sır perdesi hala duruyor.

YORUMLAR (58)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
58 Yorum