Dünyanın önde gelen ekonomi ve finans kuruluşları, Türkiye ile ilgili büyüme tahminlerini sıkça revize ediyor, “kritik uyarı” haberleri art arda geliyor. Acaba yabancı kuruluşlar Türkiye ekonomisini nasıl görüyor?
Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve S&P, finans grubu Barclays ve ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley, AB Komisyonu, JP Morgan, Goldman Sachs… Mart sonundan bu yana, dünyanın önde gelen ekonomi ve finans kuruluşları Türkiye’nin mevcut durumuna ve gelecekteki büyümesine dair birçok açıklama yaptı. Bunların kimisi, enflasyon düşecek dedi, kimisi büyüme tahminini düşürdü, kimisi kritik uyarılarda bulundu.
Dün ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley’nin Türk bankaları için fiyat hedeflerini revize etmesinin ardından ekonomi ve finans alanında dünyada sözü geçen kurumların Türkiye’nin mevcut durumuna dair neler dediklerini, neler yaptıklarını araştırdık.
Morgan Stanley: Aşağı yönlü revizyona gitti
Nisan-Mayıs aylarındaki kapsayan bu açıklamalar silsilesinde, sondan başa gidecek olursak, dün Morgan Stanley, 2015 yılı ilk çeyrek mali sonuçlarının ardından Türk bankaları için fiyat hedeflerini yüzde 2 ila 11 aralığında aşağı yönlü revize etti. Türk bankalarının 2015 yılı geneline ilişkin kâr tahminlerini yüzde 2 ila 4 aralığında düşüren Morgan Stanley, 2016-2017 yılları için de tahminlerinde yüzde 1-2’lik değişiklik yaptı. Bununla birlikte, kuruluş, Türk bankaları için “ağırlığını artır” tavsiyesine devam etti ve X-Banka endeksinin aşırı satıldığını, kısa vadeli politik ve parasal endişelerin fiyatlandığını düşündüklerini ifade etti.
Moody’s: TL’nin değer kaybı bankaların kalitesini etkiliyor
Nisan ayında Türkiye’nin Baa3 olan kredi notunu ve “negatif” olan görünümünü değiştirmeyen uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’den Türkiye’ye kritik bir uyarı geldi. Buna göre, kuruluş, “Küresel Makro Görünüm” raporunda, gelişmekte olan ekonomiler arasındaki ayrışmanın genişleyeceğini belirtirken, Türkiye ve Güney Afrika gibi ülkelerin güçlü dolar ve sermaye akışındaki değişimlere karşı daha hassas olduğunu vurguladı.
Öte yandan Moody’s, TL’nin son aylardaki değer kaybının Türk bankalarının aktif kalitesini etkileyeceğini dile getirerek, TL’deki değer kaybı nedeniyle 2014 yılı sonunda yüzde 2,8 olan sektör genelinde takibe düşen kredi oranının bu yıl 3.5-4 aralığına yükselmesini beklediğini kaydetti.
S&P: Yerli para cinsinden kredi notu BBB-‘ye düşürdü
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin yabancı para cinsinden kredi notunu BB+ seviyesinde korudu. Buna gerekçe olarak hükümetin düşük kamu borcu ile dirençli ihracatını gösteren kuruluş, öte yandan, Türkiye’nin yerli para cinsinden kredi notunu BBB’den BBB- seviyesine indirdi. Konuyla ilgili olarak S&P, Türkiye’nin yerli ve yabancı para cinsinden kredi notu görünümlerinin belirsiz büyüme beklentileri ve kurumsal güçler ayrılığına yönelik süregelen baskılar nedeniyle negatifte kalmaya devam ettiğini açıkladı.
Merkez Bankası’nın operasyonel bağımsızlığına yönelik engellerin, fiyat istikrarına ilişkin yetkilerin güvenilir bir şekilde uygulanmasını zorlaştırdığını belirten S&P, bunun döviz kuru dalgalanmalarının büyüme beklentilerine olumsuz etkisini derinleştiğini vurguladı.
Türkiye’nin yabancı para biriminden kredi notunun teyit edilmesinin, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) 2015-2018 döneminde ortalama yüzde 3 büyüyeceği beklentisini yansıttığını dile getiren S&P’nin Türkiye Baş Analisti Frank Gill, AA’ya Türkiye’de enflasyonun 2015 sonu itibariyle yüzde 7 seviyesinde olmasını, 2016’da yüzde 6,4’e gerilemesini ve orta vadede yüzde 6,0-6,5’ta kalmasını öngördüklerini ifade etti. Türkiye’nin tarımsal sektörünün temelde beklenenin altında bir performans sergilediğini söyleyen Gill, “Eğer arazi sahiplerinin ortalama toprağı işleyebileceği alan artırılırsa, eğer daha endüstriyel yöntemler uygulanırsa, tarımsal aktivite Türkiye'nin enflasyonunda büyük bir fark yaratabilir” dedi.
Bu yıl Türkiye’de cari açığın yüzde 4,6’ya inmesini beklediklerini kaydeden Gill, cari açığın açığının azalması ve petrol fiyatlarının daha düşük seviyede olmasının yapıcı olduğunu dile getirdi. Bununla birlikte Gill, cari açığın azalması ile net finansman ihtiyacı azalsa da Fed’in faiz oranını artırmasıyla, Türkiye’nin toplam dış finansman ihtiyacını çevirmesinin zorlaşacağından endişeli olduklarını söyledi.
IMF: Büyüme tahminini %3,1’e indirdi
Nisan ayında söz konusu aya ait Dünya Ekonomik Görümüm Raporu’nu yayımlayan ve bu raporda Türkiye’ye ilişkin 2015 büyüme tahminini yüzde 3,4’ten yüzde 3,1’e indiren Uluslararası Para Fonu (IMF), Mayıs’ta Türkiye, Orta-Doğu Avrupa Bölgesi ve Baltık ülkelerinde büyümenin güçlü kalmasının beklendiğini açıkladı.
Öte yandan, IMF, Türkiye’yi de içine alan Baltık ülkelerine kadar uzanan ülkeler grubunun tamamının, jeopolitik gerilimler, Euro Bölgesi’ndeki iyileşme ve petrol fiyatları gibi dış kuvvetlerden farklı etkilendiğini kaydetti. IMF, ucuz petrol fiyatları ile Euro Bölgesi’nde iyileşmenin güçlenmesinin, Türkiye’de büyümenin güçlü kalmasını desteklediğini açıklamalarına ekledi.
Barclays: Açık döviz pozisyonuna “makro bir risk” dedi
60’a yakın ülkede 300 yıldır banka ve finans sektöründe faaliyet gösteren büyük finans grubu Barclays, Türkiye’nin finans dışı kurumsal sektörlerindeki açık döviz pozisyonunun birkaç yıldır grup tarafından takip edilen makro bir risk olduğunun altını çizdi.
Şimdiye kadar bu riskin sınırlandırıldığını belirten Barclays, risklerin artış gösterdiğini ve şirketlerin açık döviz pozisyonlarının, 2014 yılı sonunda iki kattan fazla artarak yıllık brüt ihracatın yüzde 115’ine ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sının yüzde 23’üne ulaştığını dile getirdi. Döviz yükümlülüklerinin uzun vadeli oluşunun ana hafifletici etken olarak görüldüğünü söyleyen Barclays, Şubat 2015 verilerine göre, 178 milyar dolarlık açık FX pozisyonundan yalnızca 10 milyar dolarının kısa vadeli olduğunu kaydetti. Bu durumun FX likidite baskılarını hafiflettiğinin altını çizden Barclays, yurtiçi bankalarının geçmişe oranla daha çok kurumsal FX uyumsuzluklarıyla karşı karşıya kaldıklarına işaret etti. Bankaların kurumsal FX kredilerindeki paylarının 2014’te yüzde 70’e yükseldiğini belirten Barclays, yükselen finansman maliyetlerinin ve döviz kayıplarının özel sektör yatırımlarını düşürebileceği ve batık döviz kredilerinin yükselen oranının bankacılık sektörünün varlık kalitesini aşağı çekebileceği ihtimalini dile getirdi.
Dünya Bankası: Büyüme tahminini yüzde 0,5 azalttı
Türkiye için büyüme tahminini düşürenlerden biri de Dünya Bankası oldu. Dünya Bankası, Nisan ayında Türkiye ekonomisinin 2015 yılı büyüme tahminini yüzde 3,5’ten yüzde 3’e düşürdü. Türkiye Düzenli Ekonomik Notu’nda söz konusu rakamları açıklayan Dünya Bankası, beklenmeyen stok oluşumu ve zayıf seyreden göstergeler ile ekonomik zayıflığın bu yılın ilk yarısında da devam edebileceğini öngörerek bu kararı verdiğini belirtti.
Türkiye’nin yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 7 olarak açıklayan Dünya Bankası, zayıf sanayi faaliyetlerinin istihdam yaratma hızını düşürdüğüne dikkat çekerken, altın ihracatındaki artış ve düşen enerji faturası ile cari açığın azalacağını ifade etti. Bununla birlikte, Dünya Bankası, cari açığın Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranının bu yıl yüzde 4,4; 2016’da 4,9; 2017’de 5,0 düzeyinde olacağı beklentisini açıkladı.
Fitch: Türkiye’nin not görünümünü “durağan”
Fitch Rating, Mart ayında Türkiye’nin kredi notunun BBB- ve görünümünün durağan olarak korunduğunu ifade etti. Düşen petrol fiyatlarının enflasyon ve cari açığın iyileşmesine katkıda bulunduğunu belirten Fitch, söz konusu faktörün, Rusya, Ukrayna ve Orta Doğu’ya yapılan ihracatı olumsuz etkilediğinin altını çizdi.
Türkiye’nin kamu finansmanının güçlü olmaya devam ettiğini vurgulayan Fitch, Haziran ayındaki seçimler öncesinde herhangi bir finansal kayma riski görülmediğini söyledi. Türkiye ekonomisinin dengeleme sinyalleri vermeyi sürdürdüğünü kaydeden kuruluş, Türkiye’de enflasyonun yıl sonu itibariyle yüzde 6; cari açığın ise yüzde 5,1 seviyesine gerileceği öngörüsünde bulundu.
Öte yandan, Fitch, büyümenin 2015 yılında yüzde 3,2’yi aşmayarak, Orta Vadeli Ekonomik Program çerçevesinde hedeflenen yüzde 5’in altında kalabileceği beklentisini dile getirdi.
AB Komisyonu: Büyüme tahminini %3,7’den %3,2’ye düşürdü
AB Komisyonu, 2015 Bahar Dönemi Avrupa Ekonomik Tahminleri raporunda, Türk ekonomisinin 2014 baharından itibaren bir ekonomik yavaşlama içine girdiğini ve önceden tahmin edilenden daha uzun süreli bir yavaşlama yaşandığını belirtti. Türk Lirası’nın reel olarak değerlenmesinin ihracatta büyümeye zarar verdiğini belirten AB Komisyonu, Türk ekonomisi için 2014 yılı GSYH büyüme tahminini yüzde 3,7’den yüzde 3,2’ye düşürdü. Bu oran 2016 için ise yüzde 4,0’ten yüzde 3,7’ye indirildi. Bununla birlikte AB Komisyonu, Türkiye’de bu yılki enflasyon beklentisini yüzde 7, gelecek yılki enflasyon beklentisini ise yüzde 7,3 olarak açıkladı.
JP Morgan: Büyüme tahminini aşağı yönlü revize etti
JP Morgan, Mart ayı sonunda yaptığı açıklamada, zayıf ihracat performansına rağmen Türkiye’de büyümenin yüzde 2,1 olan piyasa beklentisinin ve yüzde 1,9 olan kendi beklentilerinin üstünde gerçekleşmesinin, 2014 yılı genelinde büyümenin yüzde 2,9 olmasını sağladığını vurguladı. Fakat kuruluş, büyümenin göreceli olarak zayıf kalitesi, yatırımcı ve tüketici güveninde yaşanan gerilemeler nedeniyle 2015 yılı büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti. Buna göre, JP Morgan, bu yıl için GSYH büyüme tahminini yüzde 3,6’dan yüzde 3,1’e indirdi.
Goldman Sachs: Büyüme tahminini %4’ten %2,8’e düşürdü
Türkiye ile ilgili büyüme tahminlerini düşüren bir diğer kuruluş da ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs oldu. Söz konusu tahmini %4’ten %2,8’e düşüren kuruluş, 2015 yıl sonunda Dolar/TL kurunu 3.30 olarak tahmin etti. Bu yıl sonunda yüzde 6,9’luk bir enflasyon oranı bekleyen Goldman Sach, 2016 yılında enflasyonun tekrar yükseleceğini öngörüyor.
Deutsche Bank: Türkiye, dolardan en çok etkilenen ülkelerden olacak
Deutsche Bank, yayımladığı “Dünya Görünüm: Güçlü Dolar: Kazananlar ve Kaybedenler” raporunda, Türkiye ekonomisinde bu yıl ve gelecek yıl ölçülü bir toparlanma yaşanacağını öngördü. Türkiye’de dış fonlama şartlarının daha az yardımcı olduğu ortamda büyümenin yüzde 3.5 seviyelerinde kalmaya devam edeceğini belirten banka, Türk ekonomisinin EMEA bölgesinde güçlü ABD dolarından en çok etkilenen ülkelerden biri olmasının muhtemel olduğuna dikkat çekti.
OECD: 2015’te %3,5 büyüyecek
2015 yılının Ocak ayında Dünya Ekonomik Forumu kapsamında CNBC-e’ye konuşan OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, Türkiye için 2015 yılı büyüme beklentilerinin yüzde 3,5’e yakın olduğunu söylemişti. Büyümenin önemine dikkat çeken Gurria, Türkiye’nin OECD ortalamasının üstünde olduğunu belirtmiş ve Türkiye’nin ödevini çok iyi bir şekilde yaptığını vurgulamıştı.