Bir zamanlar itibardan dahi tasarruf etmezdik

Türkiye uzun zamandır ekonomik zorluklarla boğuşuyor. Son zamanlarda yapılan ücret ve emekli maaşı artışlarına rağmen pek çok vatandaş yükselen enflasyon nedeniyle temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanıyor.

Tasarruf hepimizin bildiği haliyle mevcut hükümetin kamu sektörü borcunu kontrol etmek için uyguladığı bir dizi ekonomik politikayı ifade eder. Hükümetler, kamu borçları işin içinden çıkılamaz vaziyete geldiğinde kemerleri sıkma gerekliliğini anlar ve bir dizi önleme başvurur.

Tasarrufun asıl amacı hükümetin mali sağlığını iyileştirmektir. Tarih boyunca devletlerin temerrüde düşmemek ve mali politikalarını kontrol altına almak için uyguladığı bu sistemin faydaları olduğu gibi başka açmazları da yarattığı bir gerçekti. İşsizlik gibi, vergi oranlarının yükselmesi gibi. Bu konular tabi detaylı anlamda konuya hâkim olanların söz sahibi olduğu konular ancak bizim bildiğimiz anlamıyla bugünlere nasıl gelindiğinin özetlenmesi elzem gibi.

Öncelikle bu günlere birden ve ansızın gelmedik. Uzun zamandır keyfemayeşa harcamaları tıpkı bir film seyreder gibi seyrediyorduk zaten.

Makam araçları, çakarlar, seçilmiş ve mülakatsız girilen yönetim kurullarındaki ikişer üçer maaşlar kimlerin gönlü olsun diye yapılan uygulamalardı? Şimdi yeni tedbirlere göre yönetim kurulunda görev yapan kamu çalışanlarının maaşlarına kısıtlama getirilecek. Her kamu çalışanının yalnızca bir kademeden yönetim kurulu maaşı almasına izin verilecek ve ücretlere üst sınır getirilecek. Senelerce bu izansız ve haksız maaş alımlarına, huzur haklarına (neyse artık o huzur hakkı) neden hiçbir şekilde tepki gösterilemedi? Bu soruları neden soramıyoruz?

Depremle birlikte ülke zaten maddi ve büyük bir açmaza girmişti. Pandemi sonrası hemen gelen bu elim olayın bu kadar büyük bir paya ihtiyacı varken erken emeklilik ile gelen ekonomik yükü bu ülkenin kaldırabilmesi mümkün müydü? Seçimizi kazanabilmek uğruna gerçekleştirilmiş palyatif hamlelerin acı sonuçlarına hep birlikte nail olduk.

Asgari ücretle kaç kg et alabildiğimizi hesapladım. Yaklaşık 30- 31 kg. Asgari ücretle bir Avrupa ülkesinde minimum 70-80 kg et alabiliyorsunuz. Enflasyonun daha halk diliyle anlatılabilir başka bir tanımı yok. Bu kadar net… 30 kg et alabilmek için bir ay çalışabilmenin ülkesinde başkaları için açılmış sonsuz muslukların faturasını gariban halk ödeyecek. Bunun nesi tasarruf?

Angela Merkel zamanında böyle bir kemer sıkma politikasına gitmiş ve adıyla özdeşleşmiş tasarruf tedbirleri uygulamıştı. Vergilerin arttırılmasına ve zorunlu olmayan hükümet işlevlerinin kesilmesine odaklanan bu programa da ilk önce riayet eden Merkel olmuştu. Zaten basit ve sıradan, halkın içinden bir devlet insanı oluşunu her an gördüğümüz görüntüler verirdi. Eski model bir araba kullanmak, koruma ordularıyla gezmemek, vasat bir konut kullanmak hatta kendi alışverişini kendin yapmak gibi…

Oysa bizler bu görüntüleri unutalı yıllar oldu. Hayatlar petrol ülkeleri şaşaası, kasa ise enflasyonda zirveye gitmiş bir ülkenin kasası. Bu çelişki ile birlikte göz göre göre bu günlere geldik. Şimdi itibardan tasarruf etmeyenlerin tasarruf yapılacak diye alkış tuttuğu ironinin yanı başındayız.

Anadolu’da bir tabir vardır; “Ambar delik.” Bu ne kadar buğday eklersen ekle başka bir yerden boşaltıldığı için o ambarın hiç dolmayacağını ifade eden harika bir deyimdir.

Ambardaki açık o büyük delik kapanmadığı sürece, önce ülkedeki elitler kendi tasarruflarını yapmadıkları sürece ambarın da dolma ihtimali yok. Zaten ekonomistler ve iktisatçılar da paketin palyatif çözümler üreteceğini, kasanın dolması için daha pozitif önlemler alınması gerektiğini söylüyor.

İnşallah bu küçük adımın devamı gelir ve kesintiler biraz da iş verenlere, zenginlere, kur korumalı mevduat ve faizle parasını para katanlara da yönelik olur.

Mehmet Şimşek aldığı enkazın iyileştirilmesi için elinden geleni yapıyor yapmasına da… Ülkenin kamu sektöründe temel sorunu tasarruf değil, israf. Bu önlemlerle sağlanabilecek tedbir bütçenin yüzde kaçına tekabül eder? Kendi fasit dairesinde yapabilecekleri bu kadar. Bunu da hepimiz biliyoruz. Bu uygulamalar da yapılmazdı da seçimde enflasyonun içinde debelenen halk bir ders verdi diye böyle ciddi önlemler alınıyor bakmayın.

Enflasyonla mücadelede yeni programlar uygulama yoluna gidilirken ve kamu kaynakları sınırlandırılırken bir yandan zamlar tam gaz devam ediyor, bu nasıl engellenecek? Daha dün köprü ve otoyollara yeniden zam yapıldı. Son dört buçuk ayda otoyol ve köprülere yüzde 182›ye varan oranda zam yapılmış. Buyuralım buradan yakalım.

Bu sebeple çokomelli politikaların, peşi sıra gözlerinden ışık fışkıran insanların ekonomi yönetimi ile geldiğimiz noktada sürüm sürünmek de tasarruf etmek de yine biz çok değerli halka kalmış vaziyette. Ne diyelim bu yazgı ile uzun süre yaşamaya devam.

Yine de bu istikrarsızlığın artık yönetimi de rahatsız ettiğini görmek güzel. Zira her şey bir gün tükeniyor. En tükenmez sandıklarımız bile.

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum