Fransa’daki ‘burkini’ yasağı, uluslararası tepkiler üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ancak yasağı oteller uygulamaya devam ediyor, siyasetçiler savunuyor, toplumun büyük kısmı destekliyor.
Fransa’daki tesettür mayosu yasakları, Avrupa’nın birinci gündem maddesi olmayı sürdürüyor. Fransa’nın 30 sahil beldesinde uygulanan yasaklar, ülkenin en yüksek mahkemesi olan Devlet Konseyi tarafından önceki gün iptal edilmişti. Fransa İslamofobi ile Mücadele Kolektifi ve Fransa İnsan Hakları Ligi adlı sivil toplum örgütleri tarafından açılan dava sonucunda, mahkeme belediyelerin böyle bir yasağı uygulama yetkisi olmadığına hükmetmişti. Villeneuve-Loubet kasabası için alınan kararın emsal oluşturması bekleniyor.
Yapılan yorumlarda, burkini yasağı nedeniyle Fransız devletinin 1789 ihtilalinden bu yana değişmez ilkeleri olarak kabul edilen ‘özgürlük, eşitlik ve kardeşlik’in Müslümanlar için uygulanmadığı eleştirisi öne çıkıyor.
‘SİYASİ MİLİTANLIK’
Ancak bu karar, Fransa’nın genelindeki İslamofobik havayı değiştirmedi. Sağ siyasetçiler, burkini yasağını savunmayı sürdürdü. Eski Cumhurbaşkanı, yeni cumhurbaşkanlığı adayı Nicolas Sarkozy, tesettür mayosunun bütün Fransa’da yasaklanması gerektiğini söyledi. Sarkozy, burkini giymenin “Siyasi ve militanca bir hareket, bir provokasyon” olduğunu öne sürdü.
Sahil kasabası Mandelieu-La Napoule’un Belediye Başkanı Henri Leroy, yasağı “İnsanlara önce Fransız, sonra Müslüman olduklarını hatırlatmalıyız” sözleriyle savundu. Fransız haber ajansı AFP, yüksek mahkeme kararına rağmen yasağın birçok bölgede uygulanmaya devam ettiğini bildirdi. Haberde, özellikle turistik Fransız Rivierası bölgesindeki belediyeler ve otel sahiplerinin karara tepkili olduğu ve yasakları savunduğu belirtildi. Konuyu mahkeme taşıyan kurumlar, sözkonusu belediyelere karara uyma çağrısında bulundu, aksi takdirde her bir belediye için tek tek mahkeme gideceklerini bildirdi.
YÜZDE 64’Ü KARŞI
Ayrıca Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Figaro’da yayımlanan bir anket, Fransız toplumunun yüzde 64’ünün burkiniye karşı olduğunu ortaya koydu. Ankette ‘beni ilgilendirmiyor’ yanıtını verenlerin oranı yüzde 30’ken, burkiniyi destekleyenlerin oranı yüzde altıda kaldı. Burkini karşıtlarının genç nüfus arasında daha az olduğu görüldü. Siyasi yelpazenin hem sağında, hem de solunda bulunan partilerde burkini karşıtlığının birbirine yakın oranlarda olması dikkat çekti. Burkiniye karşı olan kadınların oranı yüzde 60’ken, bu oran erkeklerde yüzde 68 olarak belirlendi.
Geçen günlerde Fransa’nın Nice kentinde plajda tesettür mayosu ile oturan kadına, polisler tarafından zorla başörtüsünün çıkarttırılmasına ilişkin görüntüler basında yer almıştı. Bunun üzerine burkini tartışması Avrupa gündemine oturmuş, yasaklar sert eleştirilere hedef olmuştu.
İSLAMOFOBİYE ‘BREXİT’ DOPİNGİ
İngiltere’de haziran ayında yapılan referandumda çıkan AB’den ayrılma (Brexit) kararının ardından ülkedeki İslamofobik saldırıların ve nefret suçlarının arttığı belirtildi. Britanya Toplu Taşıma Polisi’nin raporunda, tacizlerin çoğunlukla Müslüman kesimlerin daha sık kullandığı metrolarda yaşandığı kaydedildi. İngiliz kadınlar, burkini yasağı nedeniyle ülkedeki Müslüman kadınlarla dayanışma gösterisi düzenlemişti. Gösteride “İslamofobi özgürlük değildir”, “Ne istersen giy” gibi pankartlar taşınmıştı.
YASAĞA SOSYAL MEDYA PROTESTOSU
Burkini yasakları, Avrupa genelinde sosyal medyada da en çok konuşulan konulardan biri haline geldi. Bir kullanıcı “O zaman slip mayo giyen şişman adamları da yasaklayalım” diye yazdı, başka biri ise “Mesele İslam değil, erkeklerin kadınların nasıl giyineceklerini kontrol etme isteği” yorumunda bulundu. En çok dikkat çeken fotoğrafsa, plajda motosiklet kıyafetleriyle uzanan iki kişinin yer aldığı kareydi. İngiltere’nin önemli gazetelerinden Independent, bu fotoğrafı “Bunun gerçekten burkini yasağı protestosu olmasını isterdik” mesajıyla birlikte paylaştı.
