Fransa’daki İslamofobik dalga, dün iki kadının Müslüman oldukları gerekçesiyle bir restorandan kovulmasıyla sürdü. Uzmanlar, Fransa’da ‘köktenci bir din’ haline gelen laikliğin, Müslümanları suçlulaştırmak için araç olarak kullanıldığını söylüyor.
Son dönemde ırkçılık ve yabancı düşmanlığının yükseldiği Fransa’da, burkini yasağı tartışması sıcaklığını korurken yeni bir İslamofobik saldırı yaşandı. Başkent Paris’te bir restoran sahibi, iki Müslüman kadını tesettürlü oldukları gerekçesiyle mekanından kovdu. Kadınlardan biri tarafından çekilen ve sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, restoran sahibinin “Benim gibi ırkçılar insan öldürmez. Sizse öldürüyorsunuz. Bütün teröristler Müslüman. Bütün Müslümanlar da terörist” dediği duyuluyor.
Görüntüler, sosyal medyada büyük tepki çekti. Hakkında ‘ayrımcılık’ suçlamasıyla soruşturma başlatılan restoran sahibi, Kasım 2015’teki IŞİD saldırılarında bir arkadaşını kaybettiğini ve bu yüzden sert tepki verdiğini, olay nedeniyle üzgün olduğunu söyledi. Geçen hafta da Nice kentinde plajda tesettür mayosuyla oturan bir kadına, polisler tarafından zorla başörtüsünün çıkartılmasının görüntüleri sosyal medyaya yansımış, tepkilerin ardından Yüksek Mahkeme plajda tesettür yasağını iptal etmişti.
Sosyal medyada gündem olan olaylardan sonra Fransız yetkililer adım atsa da, uzmanlar ülkenin geneli için karamsar bir tablo çiziyor. Londra Üniversitesi’nde laiklik üzerine çalışan Müslüman akademisyen Sara Farris, laikliğin Fransa’da ‘köktenci ve hoşgörülü olmayan bir din’ haline geldiğini belirtiyor. Fransa’daki laiklik kurumunun, tıpkı kilise gibi mensuplarına bazı evrensel değerler ile kurallar verdiğini ve bunlara bağlılık beklediğini söyleyen Farris, bu değer ve kurallardan sapanlara yapılan baskıyı, kilisenin ‘mürted’lere yönelik baskısına benzetiyor. “Çoğunluğun dini olan laiklik, azınlığın dini olan İslam’ı eziyor” diyen Farris, kadınlara plajlarda veya okullarda başlarının açtırılması gibi uygulamaların, ‘çoğunluk dini’nin kurallarına uymayanların hizaya getirilmesi politikası olduğunu ifade ediyor.
İLKELER UNUTULDU
Cambridge Üniversitesi’nden Suhaiymah Manzoor-Khan, İngiliz Independent gazetesinin görüşler bölümü için kaleme aldığı yazıda “19’uncu yüzyıldan bir Fransız devlet adamını getirseniz, bugün laiklik adına yapılanları anlamazdı” diyor.
Yazar, laikliğin temelleri olan vicdan özgürlüğü ve ibadet serbestisi gibi ilkelerin, laikliği Fransa’nın tanımlayıcı değeri olarak gören sağ politikalar yüzünden unutulduğunu ifade ediyor. Bu nedenle laikliğin yabancı düşmanlığı ve İslamofobi için kullanılacak bir araç haline geldiğini vurgulayan Khan, tesettürlü giyinmek gibi dinlerini belli edecek davranışlarda bulunan Müslümanların ‘suçlulaştırılması’ sürecinden geçildiğini dile getiriyor.
Öte yandan Fransa’da burkini yasağına karşı olan İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, dün ülkedeki Müslüman sivil toplum liderleriyle bir araya geldi. Görüşmeye katılan Fransa İslam İnancı Konseyi Başkanı Anouar Kbibech, Yüksek Mahkeme’nin plajlardaki burka yasağının iptal edilmesini yerinde bulduklarını söyledi. Cazeneuve ise aşırı sağ kesimlerden gelen tesettürün bütün Fransa’da yasaklanması talebinin, anayasaya aykırı olduğunu belirtti.
İNGİLİZLER ‘BURKİNİ’YE SAHİP ÇIKTI
Fransa’da burkini giyen bir kadına polisler tarafından zorla başörtüsünün çıkarılmasının ardından, İngiltere’de ilginç bir sosyal deney yapıldı. Essex kentinde bir plajda yapılan deneyde, bir oyuncu burkini giyerek plajda otururken, polis kılığına giren başka bir oyuncu kadının yanına gelerek “Burada bu kıyafetle oturmanız yasak. Terörist gibi görünüyüyorsunuz” diyor.
Kadınsa ırkçılıkla suçladığı polise “Ne istersen onu giyerim” diye yanıt veriyor. Bunun üzerine polis kılığındaki oyuncu, kadının burkinisini zorla çıkarmaya çalışıyor. Halk ise polise tepki gösteriyor. İki kadın, “Bunu yapamazsın. Bu teröristlerin giydiği bir şey değil” diye bağırıyor.