Prof. Dr. İskender Öksüz, Taha Akyol ve Prof. Dr. Altay Tayfun Özcan’ın yer aldığı KARAR jürisi sosyal bilimler alanında yılın ‘en iyi’ yayımlarını değerlendirdi. 2020’de Polat Safi’nin ‘Kuşçubaşı’nın Alternatif Biyografisi’, Mustafa Öztürk’ün ‘İlâhi Hitabın Tefsiri’, Nesib Nesebli’nin ‘Azerbaycan Tarihi’ gibi birçok önemli eser okurla buluştu.
SALİHA SULTAN / KARAR
Koronavirüsle birlikte bütün dünyanın kabuğunu çekildiği, insanoğlunun kendi yaşamının ve dünyanın geleceğine yönelik bin bir düşünceye savrulduğu bir yıl oldu 2020. İnsanoğlunun son elli yıldır belki de hiç olmadığı kadar düşünmeye, sorgulamaya, araştırmaya yöneldiği bu karantina yılının felsefeden tarihe, sosyolojiden edebiyata yansıyacak kazanımlarını önümüzdeki yıllarda sosyal bilimler alanında ortaya çıkacak yayımlardan takip edeceğimiz muhakkak.
Düşünce dünyamız, 2020’de yaşadığımız bütün bu kaosun içinde de üretmekten geri durmadı, birçok eser her şeye rağmen okuruna ulaştı. 2020’de sosyal bilimler alanında öne çıkan eserleri KARAR okuyucuları için kaleme alan KARAR yazarı Taha Akyol ve Prof. Dr. İskender Öksüz ile tarihçi Prof. Dr. Altay Tayfun Özcan’ın değerlendirmelerinde bu yıl tek bir eser öne çıkmıyor.
Bu da gösteriyor ki 2020’de düşünce dünyamızın ufkunu genişleten birçok dikkat çekici çalışmaya imza atılmış. Yazarlarımızın Prof. Dr. Konuralp Ercilasun’un ‘Türk Tarihi’nin Çağları’, KARAR yazarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün ‘İlâhi Hitabın Tefsiri’, Mustafa Bağcı ve Taner Bakır’ın ‘Çin Bilmecesi’, ‘tarihçilerin kutbu’ merhum Prof. Dr. Halil İnalcık’ın ‘Fatih Sultan Mehemmed Han’ eserleri gibi sözünü ettiği birçok kıymetli kitaba baktığımızda, bu yıl düşünce dünyamızın çalışmalarının Doğu’nun tarih ve felsefe derinliklerinde neşv ü nema bulduğunu ortaya çıkıyor.
BATI'NIN ÇAĞLARI TÜRKİYE İÇİN GEÇERLİ Mİ?
PROF. DR. İSKENDER ÖKSÜZ
Prof. Dr. Konuralp Ercilasun’un ‘Türk Tarihi’nin Çağları’. İlk sıraya bu özgün çalışmayı yerleştirmek isterim. Ercilasun, şu soruya cevap arıyor: Batı'nın tarih çağları tasnifi, bizim de okullarımızda nas gibi çocuklara tekrarladığımız, tarih şeritleriyle duvarlara astığımız, İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ, Yakın Çağ, Türk tarihi için geçerli midir?
Cevabı "hayır"dır: "Avrupa gibi küçük ve aynı kalan bir bölgede tasnif yapmak şüphesiz bütün Avrasya’da rol oynayan ve büyük bir nüfus kayması da gerçekleştiren Türklerin tarihini tasniften kolaydır." Doğru söze ne denir? Belki Afrika'yı da eklemeliyiz. Avrupa tasnifinin bize uymadığını ilk söyleyen Ercilasun değil. Onların karanlık çağında, biz hiç de karanlıkta değildik muhakkak.
Daha önce birçok değerli tarihçimiz aynı tespiti yapmış ve alternatif tasnifler teklif etmiş. Bunları da göz önünde tutarak, Ercilasun'un, Türkler için tarih çağları teklifi şöyle: Bozkır Çağı, Erken İslam Çağı, Büyük Hânedanlar Çağı, Modernleşme ve Cumhuriyet Çağı. Her biri delillendiriliyor. Binlerce yılı kapsayan bakış açısı, kendi felsefesini de doğuruyor ve bu da adım adım veriliyor.
İLAHİ HİTABIN TEFSİRİ, PROF. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK
Aslında Öztürk Hoca'nın İlâhî Hitabın Tefsiri'nin ilk cildi, iki yıl önce yayımlandı. Ancak 2018'de Karar'da bu çalışma yapılmıyordu. Bu yıl ikinci cildinin çıktığını vesile edip eksiğimizi kapatalım. 25 cilt civarında olacak diyor hoca. İnşallah. Üniversiteden İŞİD usulü bir linç hareketi sonunda emekli oluşu bundan sonraki ciltlerin takvimini erkene alacaktır. Musibetten hayır doğabilir.
Birçok tefsir var. Öztürk Hocanınkini ayıran, "Ayetler inerken, onları ilk duyanlar ne anlıyordu?" diye soruyor. Çünkü o ayetler, o ilk duyanlar öyle anlasınlar diye kodlanmştı. Bunu en iyi, ilk cildin girişindeki bir nakilden anlıyoruz. Hazreti Ayşe, "Resulullah bize ayetler hakkında pek ender yorum yapardı" demiş. Bu ifade, kitabın kendisi için söylediği "mübin" ve "apaçık" nitelendirmelerine de uyuyor. O yer ve zamanda hitap edilen insanlar için söylenenler apaçıktı.
"Yani" denmesine, "aslında" denmesine ihtiyaçları yoktu. Ancak bugün aynı rahatlığa sahip değiliz. Zaman başkadır, yer başkadır, en önemlisi toplum bambaşkadır. Dolayısıyla ilahî hitabı, o günün ve yerin insanlarının anladığı gibi anlamak için o günün ve yerin zihniyetine, anlayışına hâkim olmak gerekir.
Zaman yolculuğu yapamayacağımıza göre o günden bize kalmış ne varsa didik didik edilmeli, 7. asrın Mekkelisi, Medinelisi gibi anlamayı başarmalı ve sonra da bu anlayışı bugünün algısına anlatmalıyız. İşte Öztürk Hocanın başardığı büyük iş budur. Tarihselcilik dediği yaklaşım da budur.
Bugünden sonra, Mustafa Öztürk'ün eserine bakmadan din hakkında konuşmak kolay olmayacak.
AZERBAYCAN TARİHİ-MİLLET, DEVLET VE SİYASET, PROF. DR. NESİB NESİBLİ
Nesibli Hoca, tarihi anlatmaya başlamadan bazı temel kavramları yerli yerine koyuyor. Tamamı 712 sayfalık kitabın ilk bölümünün alt başlıkları şöyle: Millet ve milliyetçilik/ Kavmi millet yapan nedir?/ Milliyetçilik; Devlet/ Devletin doğuşu/ Çağdaş devletler; Millet-Devlet/ İlk millet-devletler/ Millet- Devletlerin özellikleri. Bu sonuncusu bazılarının "ulus-devlet", bazılarının "millî devlet", benim de Türkçe yazım hassasiyetiyle "millet devleti" dediğim şey. Elli sayfalık bu tarih felsefesinden sonra macera, Türklerin Azerbaycan'a gelişi ile başlıyor.
Türklüğün, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun'un "kaynama" dediği dönemlerinde; bilim, sanat ve siyasî liderlik birlikte yürür. Zeki Velidi Togan, Mehmet Emin Resulzade, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Gaspıralı, Elçibey… Bugün de öyle bir dönemdir ve Prof. Nesib Nesibli, günümüzün bilim ve hareket liderlerindendir.
Azerbaycan tarihini yazarken aynı anda GünAz TV ile Bütöv Azerbaycan'a seslenir; kılıcı kalemi, kalemi kılıcıdır. Bilimle hareketi birleştiren bir mücadeleci tarihe kronolojik reçete gibi bakamaz. Onun yazdığı tarihi okurken, tarihi kuran sosyolojiyi, siyaset bilimini, millet ve devlet teorilerini ve pratiğini de okursunuz.
Üç eserle sınırlıyım. O yüzden dışarda bırakmak zorunda kaldığım üç önemli eserin de sadece adlarını vereyim: Prof. Dr. Bilge Ercilasun'un, 136 romanın incelenmesine dayanan, Bir Vatan Kaybettiler- Balkanların Fethi ve Kaybını Ele Alan Romanlar Üzerinde Bir İnceleme eseri, Ömer Özcan'ın, Türkçüler- Cumhuriyet Devrinde Bir İdealin Takipçileri kitabı ve nihayet, Taha Akyol'un, hem- maalesef- son derece aktüel hem de tarihî, muhalif kalemlerin serencamını anlattığı Onlar da Kahramandı eseri.
KAPIKULU OLMAYI REDDEDENLERİN KİTABI
TAHA AKYOL
2020’de okuduklarımdan üç kitap…
Mehmet Azimli’nin editörlüğünde yayınlanan iki ciltlik ‘Müslümanların Engisizyonu’ adlı kitap (mana Yayınları) yepyeni bir bakış açısı. Hürriyet fikrinin değerlerini belleten çarpıcı bir eser. İmam-ı Azam, İbni Rüşd, Hallac, Suhreverdi, Fahreddin Razi, Osmanlı’da Molla Lütfi gibi nice beyinler ve yürekler düşünce ve duygularından veya kapıkulu olmayı reddetmelerinden dolayı ne zulümlere maruz kalmışlar.
KAYIP AYDINLANMA, FREDERICK STARR
Orta Asya 13. asra kadar Endülüs ve Bağdat gibi bir ilim ve felsefe merkeziydi. Harizmi, İbni Sina, Kindi, Farabi, Biruni… Nihayet Uluğ Bey ve Ali Kuşçu. Kronik Yayınları’ndan çıkan Frederick Starr’ın ‘Kayıp Aydınlanma’ adlı kitabında işte o dönemdeki Urgenç: “Urgenç’in evrensel iklimi gayet evrensel ve herkese açık olup İslam aleminin her yerinde yükselmekte olan dar gelenekçi ya da tutucu fikir Urgenç’te yoktu. Bu çeşit fikirler arasındaki tek unsur, aklın önünde hiçbir engel tanımıyor olmasıydı. Dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlayan ve ilmin bütün alanları sayesinde aydınlanmayı getiren akıldı.” (Sf. 364)
ÇİN BİLMECESİ, MUSTAFA BAĞCI-TANER BAKIR
Üçüncüsü, Mustafa Bağcı ve Taner Bakır’ın ‘Çin Bilmecesi’ adlı kitabı (Koç Üniversitesi Yayınları) Bu çağda Çin hakkında bir şeyler bilmemek mümkün mü? Akademik makalelerden oluşan kitabın bir özelliği Türkiye ile mukayeselere de de yer vermesi.
Çin’deki kolektif diktatörlüğü tek adam yönetimine dönüştüren yeni diktatör Xi, hem artan toplumsal talepleri karşılamada hem Komünist ideolojiyi tehdit eden feminizm, insan hakları, işçi hakları gibi hareketleri bastırmada zorlanıyor. Kitapta Uygur Türkleri de var.
HUNLARIN TARİHİ BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALINDI
PROF. DR. ALTAY TAYFUN ÖZCAN
Hunlarla ilgili iki kitap ve bir de kaynak metin neşredilmesine bakıldığında 2020’nin Hunların yılı olduğunu söylemek mümkün. İlki Ahmet Taşağıl’ın Hunlar başlıklı eseri. Önemli bir deneyimle kaleme alınan bu eser yanında Hyun Jin Kim’in Hunlar adlı kitabı da, Asya ve Avrupa ayrımının kaldırılarak Hun tarihinin bir bütün olarak ele alınmasıyla dikkat çekici.
KUŞÇUBAŞI’NIN ALTERNATIF BİYOGRAFİSİ, POLAT SAFİ
Polat Safi’nin Eşref Kuşçubaşı’nın Alternatif Biyografisi, yakın dönem tarih yazımında kahraman bir istihbaratçı olarak ele alınan Kuşçubaşı Eşref’in özelinde bir dönemin tarihini değiştiren bir eser. Aynı zamanda tarih yazınında kullanılan evraka nasıl yaklaşmamız gerektiğini de göstermesi açısından tarih incelemelerine de genel bir katkı sağlıyor.
FATİH SULTAN MEHEMMED HAN, HALİL İNALCIK
Halil İnalcık’ın Fatih Sultan Mehemmed Han başlıklı eseri de 2020’nin önemli yayınlarından birisi oldu. Halil İnalcık’ın yeni bazı çalışmalarını da içeren bu eser, karşımıza bir Sultanın hayatının kronolojik çerçevesini sunmuyor sadece. Onu, devletinin kurumları ile, maliyesi ile ekonomisi ile bütünleştirerek çok yönlü bir şekilde tarihin içerisine yerleştiriyor.
ATİLLA VE BIZANS TARİHİ, PRİSKUS
Priskus’un eserinin Attila ve Bizans Tarihi başlığı ile orijinal metinleri ile birlikte neşredilmesi ise bir diğer önemli gelişme. Turan Kaçar tarafından titizlikle tercüme edilen bu kitap Avrupa Hun tarihinin en önemli kaynağı konumunda.
TATAR İMPARATORLUĞU, DANIELLE ROSS
Danielle Ross’un Tatar İmparatorluğu başlıklı eseri, Osmanlı Devleti’nin Don‒Volga kanalı projesinin suya düşmesinden sonra pek de ‘ilgimizi’ çekmeyen, ülkemiz için adeta üzerine kalın bir sis perdesinin indiği İdil‒Ural bölgesinin 1600’lerden 1900’lere uzanan üç yüzyılını ele alıyor. Mahirane bir inceleme ve sonraki çalışmalara da ilham verici.