Erol Üyepazarcı, Necati Tonga, Kemal Varol ve Feridun Andaç 2020’nin ‘en iyi’ romanlarını KARAR okuyucuları için değerlendirdi. Yazarların beğenilerinde son dönem romancılığımızın önemli isimlerinden Ayfer Tunç’un, modernlikle-gelenek arasında sıkışıp kalmış bir toplumdaki aile ilişkilerini irdeleyerek zamanın ruhunun fotoğrafını çektiği ‘Osman’ romanı öne çıktı.
SALİHA SULTAN / KARAR
Salgın, karantina, yasak, hijyen, sosyal mesafe kavramlarının hayatımızın merkezine oturduğu 2020’de fiziksel sağlığımız için düzenlenen ‘evde kal, hayatta kal’ kampanyalarından sonra ikinci sırada ‘evde kal, kitap oku’ başlıklı kampanyalar yer aldı.
Yayınevleri yasaklar nedeniyle eve hapsolan kitap kurtlarına yayımlarını ulaştırmak için yüzde ellilere varan indirimlere gitti, e-kitaplar ve sesli kitaplar atağa geçti, birçok yazar ve kitap eleştirmeni gerek basında gerek sosyal medyada yüzlerce kitap tavsiyesi verdi. Daha önce Türkiye’de kitap okuma kampanyalarının bu kadar tavan yaptığı bir yıl daha yaşamadığımız net.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Okuyay Platformu’nun geçen yılki verilerine göre ülkemizde en çok okunan kitap türünde ilk sırada roman yer alıyor. Kitapyurdu, BKM Kitap, DR ve İdefix gibi online kitap sitelerinin son verilerine göre ise, 2020’de en çok sipariş verilen kitap türünün yine roman olması Okuyay’ın bu verisini doğruluyor.
Eve sipariş edilen yabancı romanlarda bu yıl Jose Saramago’nun distopik romanı ‘Körlük’, yerli romanlarda ise Sabahattin Ali’nin ‘Kürk Mantolu Madonna’ kitabı birinciliği paylaştı. Kısaca, edebi türlerde karantina yılına damgasını vuran yine roman oldu. Bütün bunlara rağmen, birçok alanda üretimi yavaşlatan salgının etkisi yayın dünyasında da gözlendi, roman türünde yeni kitaplar önceki yıllara göre daha az basıldı.
2020’de yayımlanan bu romanların ‘en iyi’lerini KARAR okurları için Necati Tonga, Feridun Andaç, Kemal Varol ve Erol Üyepazarcı’ya sorduk. Gelen cevaplarda son dönem Türk romancılığının önemli isimlerinden Ayfer Tunç’un ‘Kapak Kızı’ ile başlayıp ‘Yeşil Peri Gecesi’ ile devam eden nehir roman serisinin son halkası olarak bu yıl okuyucusuyla buluşan ‘Osman’ öne çıktı.
Tunç son romanında, modernlikle-gelenek arasında sıkışıp kalmış bir toplumdaki aile ilişkilerini irdeliyor, okuruna oldukça tanıdık gelecek bir tutunamayan hikayesi üzerinden ‘zamanın ruhunun fotoğrafını’ çekiyor.
BİR KAYBOLUŞ-ÇÖKÜŞ-YOK OLUŞ HİKAYESİ
NECATİ TONGA
2020 yılında yayımlanan romanlar içinde bence en dikkat çekeni, Ayfer Tunç’un Osman’ıydı. Kapak Kızı ile başlayıp Yeşil Peri Gecesi ile devam eden nehir roman serisinin son halkasıydı Osman. ‘Kaybediş-çöküş-yok oluş’ temasına yoğunlaşan eser, ‘burjuva’ kimliğiyle ön plana çıkan Osman’ın savruluşuna ve yaşadığı trajediye yoğunlaşıyor. Bu anlamda Osman da savrulan bir insan ve bir ‘tutunamayan’. Karakterin trajik sonuyla başlayıp, olayların en başına uzanan ve yaşananları ayrıntılarıyla ele alan; uzun bir filmi izliyor gibiyiz.
Diğer Ayfer Tunç romanları gibi Osman’ın da sağlam bir kurgusu var. Romanda olaylar, röportaj ve günlük türlerinin imkânlarından faydalanılarak kurgulanmış. Olayların şahidi farklı kişilerle yapılan söyleşiler, Osman’a dil ve üslup bakımından önemli bir zenginlik katmış. Anlatıcının kimliğindeki değişim ve zenginleşen bakış açıları; ‘dünya’ gibi, ‘hayat’ gibi, ‘yaşananlar’ın da aslında şahitlere göre değişen, ‘göreceli’ şeyler olduğu vurgulamakta. Osman’ın günlükleri sayesinde ise olayların gelişimini ana karakterin bakış açısıyla takip edebiliyoruz. Günlüğün özellikle baba karakterinin ölümünden sonra tutulan kısımları ve hayat karşısında savruluşun işlendiği son bölümleri Osman’ın ruh hallerini bütün dramatikliğiyle ortaya koyuyor. Kısacası Osman’ın okuru kendine çeken, sıcak ve samimi bir üslubu var diyebiliriz. Günümüz Türk edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olan Ayfer Tunç, Osman’la roman türündeki ustalığını bir kez daha ortaya koymuştur.
CAN ACITAN MESELELERİN İZİNDE
KEMAL VAROL
Ülkenin can acıtan meselelerinin izinde yine Murat Uyurkulak ‘Delibo’ romanında. Duyarlı ve bir o kadar da öfke dolu bir kahraman yardımıyla hem bireysel hem de toplumsal yaralarımızın kabuğunu kaldırmaya çalışıyor o büyülü üslubuyla. (Can Yayınları)
YUVARLADIĞIMIZ MEZARLAR, SERKEN KAYA ALMALI
İnsanlığın yüzyıllardır körü körüne savunduğu köhne değerlerin aslında ne denli içi boş olduğunu gösteren, bir ilk romandan ziyade olgunluk dönemi eseri kadar etkileyici bir romandı benim için. (Deli Dolu Yayınları)
OSMAN, AYFER TUNÇ
İçeriğiyle olduğu kadar biçimsel yapısıyla da öne çıkan bu roman yılın dikkat çeken romanlarından biriydi. (Can Yayınları)
AUSGANG, SERKAN TÜRK
İnsanın kendi fasit dairesinden çıkış çabasına odaklanan, yılın öne çıkan romanlarından olan Ausgang, hem şair hem de öykücü Serkan Türk'ün verimli döneminin bir ürünüydü. (Yitik Ülke Yayınları)
KAYBOLAN, TARIK TUFAN
Hatıralarla yüzleşmenin ve bunun için ödenecek bedeli göz almanın insan ruhunda nasıl bir iz bıraktığını sorusuna odaklanan bu roman yılın öne çıkan romanlarından biriydi. (Doğan Kitap)
EV, NERMİN YILDIRIM
Hayata tutunmak için inanmaya mecbur kaldığımız bütün yalanların izinde bizi hayli etkileyici bir yolculuğa çıkaran bu roman yılın dikkat çeken kitaplarından olan Ev, Nermin Yıldırım romancılığında etkileyici bir dönemece de işaret ediyor. (Hep Kitap)
DOĞU HİÇ BÖYLE YAZILMADI
FERİDUN ANDAÇ
Bir sayım döküm yapılabilecek çizgiyi aştığını düşünüyorum yayımlanan romanlara bakınca. Bu kadar çok romanın yazılmasının birçok nedeni var elbette. Ben, bunun, roman geleneğimizin gücüyle ortaya çıktığını sanmıyorum! Tam tersi, popüler kültürün etkisiyle roman gibi hayatların yazıya geçmesi bir moda oldu. Gene de edebiyatımızın birikiminin içinden süregelen 1980 sonrası dönemin yazarları var ki, yazdıklarını okuttukları gibi iz de bırakabiliyorlar. Ayfer Tunç ile Faruk Duman bu adlardan ikisi.
Faruk Duman, Sus Barbatus’la bir üçlemeye adım attı böylece. İlkini 2018’de yayımlamıştı. Şimdi ikinci kitap elimizde. Bir doğa senfonisi… Duman yepyeni bir dil yaratarak zamanın ağrısına tanıklık ediyor. Duman’ın romanını okuyucu şunu fısıldayacaksınız kendinize eminim: “Doğu hiç böyle yazılmadı!” yaşanan çağ yangının her bir tınısını hissediyorsunuz. Adeta, “Rüzgâr bize ne söyler,” dediği gibi; romanın bize ne/ler söyleyebileceğini de gösteriyor Faruk Duman.
MODERNLİKLE GELENECEK ARASINDA SIKIŞIP KALANLAR
Ayfer Tunç’un romanda yol alışının usta örneği Dünya Ağrısı’nın (2014) ardından yazdıkları hep ilgi uyandırdı. Özellikle ‘üçleme’sinin sonuncu romanı Osman, Tunç’un içinden geçtiğimiz günlerin tanıklığıyla birlikte modernlikle-gelenek arasında sıkışıp kalmış toplumda aile ilişkilerine bakışı önemli. Zamanın ruhunun fotoğrafını çekiyor adeta. Çözülen bir toplumda insan ilişkilerinin trajik öyküleri, tutunamama halleri, taşra sıkıntısıyla sürüklenilen ortamlar…
Osman, bir anlamda birey olma sancısını çeken, o değişim içinde sıkışıp kalmış insanların öyküsü… Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesi’ni tümleyen kült bir yapıt.
KADINLARIN EN MUVAFFAK OLDUĞU TÜR POLİSİYE
EROL ÜYEPAZARCI
Bu yıl roman olarak okuduğum kitapları hatırlamaya çalıştım, sana şunları söyleyebilirim:
Bazı ödül jürilerinde olduğum için bu yıl polisiye romanları daha çok okuma olanağım oldu. Bunların arasında Yaprak Öz’ün sempatik detektifi Yıldız Alatan’ın romanı ‘Villa Şakayık’, Cüneyt Ülsever’in eseri ‘Cinayet Polisi Dedemin Evrak-ı Metrukesi’ ve Ayşe Erbulak’ın ‘Cinayet AŞ’ en çok hoşuma giden yapıtlar. Şunu bir kere daha gördüm. Kadınların en muvaffak olduğu roman türü polisiye romandır ve Türk polisiye roman yazarları dünyada belirli seviyeleri pekala tutturuyorlar.
İNTERİS, MAHFİ EĞİLMEZ
Polisiye romanlardan en son okuduğum ise Mahfi Eğilmez'in İnferis adlı romanı. İlk roman olmasına karşın yazarın işlediği kamu ihalelerindeki yolsuzlukları mesleği ve iş geçmişine bağlı deneyimleri ile çok ilgi çekecek şekilde resmetmeyi başarması çok çarpıcı...
YAŞADINIZ, ÖLDÜNÜZ, BİR ANLAMI OLMALI BUNUN, SELİM İLERİ
Geleneksel roman türünde ise beğendiğim iki eserin ilki Selim İleri’nin Ahmet Hamdi Tanpınar’ı konu alan ‘Yaşadınız Öldünüz, Bir Anlamı Olmalı Bunun’ adlı cidden kadirşinas ve etkili kitabı diğeri de bütün kitaplarını keyifle okuduğum Selçuk Altun’un ‘Ayrılık Çeşmesi Sokağı’... Bir hususu da söyleyeyim, ben her yıl eski klasiklerden iki kitap okurum. Bu yıl Dostoyevski’ den Karamazof Kardeşleri, Knut Hamsun’dan da Victoria’yı sindire sindire okudum, tadları başka oluyor.