Ekonominin ‘korona’sı

Almanya’da tespit edilmiş korona virüsü bulaşmış hasta sayısı 7 bin civarında.

Hollanda’da yaklaşık 2 bin. İngiltere’nin durumu da Hollanda’nınki gibi, 2 bin civarında.

Almanya Başbakanı Merkel, hasta sayısı henüz bugünkü seviyeye bile ulaşmamışken, virüsün Almanya nüfusunun yüzde 60 ila 70’ine bulaşmasını beklediklerini söyledi.

Dün, Hollanda Başbakanı Rutte, hastalığın halkın ‘büyük bir kısmına’ yayılacağı öngörüsünde bulundu ve ekledi:

“Ülkede koronavirüse karşı grup bağışıklığı kazanılması gerekir. Bağışıklık kazanan sayısı ne kadar çok olursa virüsün yaşlı ve hastalara yayılması o kadar az olur.”

İngiltere bir modelleme yapmış. Hiç tedbir alınmaması halinde hastalık nüfusun yüzde 81’ine bulaşıyormuş ve İngiltere’de 510 bin kişi ölüyormuş.

Geçen hafta sağlık bakanlığına önerilen ‘yatıştırma stratejisi’nin uygulanması, yani el yıkamak, insanlarla fazla yüz göz olmamak gibi tedbirlerle yetinilmesi halinde ölü sayısı 250 bine düşüyormuş.

İngiliz ve Hollandalı yetkililerin bu tarz açıklamalarını görünce, galiba bu ülkeler korona hastalığından bil istifade yaşlı nüfusun hiç olmazsa bir kısmından kurtulmak istiyorlar diye düşünebilirsiniz.

Ben devletlere çok güvenmem; yapabilirler böyle şeyler.

Neyse ki, İngiltere, tepkiler üzerine ‘yatıştırma’ stratejisinden vazgeçti. Hastalığı en alt seviyede tutmayı hedefleyen ‘baskılama’ stratejisine geçti.

Baskılama dediğimiz, bizdeki gibi. Kalabalık yerler kapatılacak, maçlar, toplantılar iptal edilecek ve saire.

Almanya, İngiltere, Hollanda Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri.

‘Herhalde bizden iyi biliyorlardır’ diyemeyeceğim.

Hatta, özellikle Hollanda Başbakanı için, şu anda Türkiye’deki ortalama korona virüs bilincine kıyasla ‘saçmalıyor’ bile diyebilirim. Nedir o ‘grup bağışıklığı?’

Fakat hastalığın ülkelerindeki nüfusun ne kadarına bulaşacağına dair tahminleri düşündürücü.

Merkel, Almanya nüfusunun yüzde 60-70’i diyor.

Hollanda Başbakanı ‘nüfusun büyük kısmı’ diyor.

İngiltere yüzde 81 gibi bir orandan bahsediyor. Stratejiyi değiştirince ne kadar düşer? Yüzde 50 diyelim veya daha az.

Bizim, hastalığın Türkiye’de ne kadar yayılacağına dair bir tahminimiz var mı?

Şu ana kadar böyle bir öngörüye rastlamadım.

Ama, Avrupalı yetkililerin açıklamalarında biraz gerçeklik payı varsa, bizim için de durum zannettiğimizden daha ciddi demektir.

Nüfusumuzun mesela dörtte biri enfekte olursa halimiz nice olur?

İnşallah tedbirler işe yarar da salgının boyutları o kadar büyümez.

O yüzden, kahveleri kapatmak, Cuma namazlarına ara vermek, maçları tatil etmek, işyerinde çalışma yerine evde çalışma seçeneklerine yönelmek anlamlıdır, gereklidir.

Yani ne kadar tedbir alırsak az.

Tedbirleri ne kadar erken alırsak o kadar iyi.

İyi de, başka tehlikeler var.

Kahvehaneleri, kafeleri, AVM’leri kapattığımızı farz edelim.

AVM’lere mal üreten fabrikalar nasıl çalışacak?

Diyelim fabrikalar işçilerine ücretsiz izin verdi evlerine gönderdi.

Türkiye’de halihazırda kronik ve şiddetli bir işsizliğimiz var.

Onların sorunları el an baş edilmesi zor bir seviyede. Yeni istihdam alanları açamıyoruz.

Salgın sebebiyle işsiz kalacak yeni işsizlerimizin evlerine ekmeği kim götürecek?

Evlerdeki doğalgaz, elektrik faturaları, ev kiraları nasıl ödenecek?

Diyelim otelleri kapattık, çünkü turist gelmeyecek ya da geçen yıl gelenin yarısı kadar gelecek.

Turizmci neyle ayakta duracak?

Kapanmış kahvehanelerin, kapanmış dükkanların kirası neyle ödenecek?

Esnaf veya sanayici, aldığı kredinin taksitini veya tahakkuk etmiş vergisini hangi gelirle ödeyecek?

Türkiye’de yaşayan herkesin, esnafın, işçinin, işverenin geliri düşecek.

Sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın.

Millet, böyle bir zincirleme yıkımın altından nasıl kalkacak?

Bunlar, birkaç ay önce hiç hesapta olmayan, kimsenin aklının köşesinden geçmeyen sorular.

Hekimler konuşuyor biz de dinliyoruz. Dinlememiz ve tavsiyelerine riayet etmemiz de gerekir.

Bana öyle geliyor ki ekonomimiz de korona virüsünden toplumsal sağlığımız kadar hatta daha fazla etkilenecek.

Bu durumda, iktisatçıların da düşünmesi, konuşması gerekiyor.

En çok da şunu bilmeye ihtiyacımız var:

Devlet ne yapacak?

Devlet bu büyük sıkıntılarla baş etmek için nasıl bir strateji takip edecek?

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum