İsrail, BAE ve Suudi Arabistan’la ilişkilerini normalleştirme adımları başlatan Ankara, barışma girişimlerine mesafeli yaklaşan Mısır’a dönük hamlelerini de sürdürüyor. Erdoğan üst düzey görüşme sinyali verirken, daha önce ‘Sisi yönetimini eleştirmeyin’ uyarısı yapılan Müslüman Kardeşler’in yayın organı Mekalemeen TV Türkiye’deki faaliyetini durdurdu.
Kaşıkçı cinayetinin baş şüphelisi Suudi Arabistan ve ‘15 Temmuz’un finansörü’ olmakla suçlanan BAE’nin ardından köprülerin atıldığı Mısır’la da yeni dönem arayışları sürüyor. “Eleştirinin tonunu düşürün” uyarısı yapılan Sisi muhalifi Mekameleen TV, yayınlarına Türkiye dışında devam edeceğini açıkladı. Kararın ‘kimseden gizlenmeyen koşullar nedeniyle’ alındığı ifade edildi. Dış politikadaki restorasyon adımlarına işaret eden muhalefetten “Niye kavga ettiğini açıklayamayanların ellerindeki her argümana satışa müsait bir meta gibi yaklaşmaları kaçınılmaz” eleştirisi geldi.
ERDOĞAN: AK PARTİ İKTİDARI DÜŞMAN DEĞİL DOST ÜRETECEK
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Riyad dönüşü dikkat çeken açıklamalar yaptı: Büyük bir ekonomik potansiyeli tekrar harekete geçirmemiz hususunda mutabık kaldık. Ziyaretin ilişkilerde yeni bir dönemin müjdecisi olacağına inanıyorum.
İsrail ile ilgili bir politikamız var, Mısır’la da böyle bir politikanın olması mümkün. Alt düzeyde ilişkilerimiz devam ediyor. Olumlu neticeler, üst düzeyde de bu adımların atılabileceği istikametinde. Mısır ve İsrail ile ipleri koparmamız bize bir şey kazandırmaz. AK Parti iktidarı düşman üretme değil, dost kazanma üzerine bu süreci devam ettirecek.
MISIR'LA ÜST DÜZEYDE ADIMLAR ATILABİLİR
Eleştirilen ziyareti sonrası konuşan Erdoğan, Suudi Arabistan ile ilişkilerde ziyaretinin yeni dönemin müjdecisi olacağını söyledi. Benzer temasların Mısır ile olup olmayacağının sorulması üzerine ise Erdoğan açık kapı bıraktı: Bizim zaten Mısır’la şu anda alt düzeydeki, hatta istihbarat örgütlerimiz arasındaki ilişkiler devam ediyor. İş adamlarımız arasındaki ilişkilerimiz devam ediyor. Olumlu neticeler, üst düzeyde de bu adımların atılabileceği istikametindedir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eleştirilere neden olan Suudi Arabistan’daki temaslarının ardından İstanbul’a geldi. Suudi Arabistan dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suudi Arabistan’daki ziyaretinde atılacak ortak adımlar üzerinde durduklarını belirten Erdoğan, “Suudi Arabistan’ın güvenliğine ve istikrarına verdiğimiz desteği tekrarladım. Bu arada malum 2030 EXPO için adaylardan biri de Suudi Arabistan. Bu konuda da biz Türkiye olarak kendilerini destekleyeceğimizi açıkladık. Suudi makamlarının salgın tedbirlerini hafifletmesiyle birlikte vatandaşlarımız bu yıl hac ve umre ibadetlerini yerine getirebilecekler” dedi.
“Ziyaretimizin, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin müjdecisi olacağına inanıyorum” diyen Erdoğan, ortak çıkarlar ve bölgenin istikrarı için ilişkileri sürdürme kararlılığında olduklarını vurguladı. Erdoğan, benzer temasların Mısır ile de olup olmayacağının sorulması üzerine “Bizim İsrail ile ilgili bir politikamız var; aynı şekilde Mısır’la da böyle bir politikanın olması mümkün. Bizim zaten Mısır’la şu anda alt düzeydeki, hatta istihbarat örgütlerimiz arasındaki ilişkiler devam ediyor. İş adamlarımız arasındaki ilişkilerimiz devam ediyor. Olumlu neticeler, üst düzeyde de bu adımların atılabileceği istikametindedir. Çünkü Mısır halkıyla Türk halkının birbiriyle ortak yanları çok çok ileri. Dolayısıyla biz Mısır halkını yok farz edemeyiz. Gönlümüz bir an önce şunu arzu ediyor; bu birlikteliği, beraberliği sağlayalım. Çünkü bunu sağladığımız anda bölgenin barışı, bölgenin birlikteliği çok daha ileri bir konuma inşallah taşınacaktır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Bölgede Türkiye’nin belirleyici ülke konumunda olması nedeniyle Mısır ve İsrail ile ilişkileri koparmanın bir şey kazandırmayacağını söyleyen Erdoğan, “Bizim yaklaşım tarzımız her zaman şu; bir iplik düzeyinde de olsa bağı koparmayacaksın, o bağı tutacaksın ki bir gün bu ilişki size lazım olabilir. Biz de bu anlayışla aramızdaki bu bağları koparmayalım istiyoruz” diye konuştu.
İktidara Mısır, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile ilişkiler üzerinden getirilen eleştirilere ilişkin konuşan Erdoğan, “ Türkiye’de muhalefet hiçbir zaman yapıcı olmamıştır. Biz ne yaparsak yapalım, ne kadar başarılı olursak olalım, bunlar her zaman bu işin başarısız olduğunu ileri sürmek için kendilerine göre bazı şeyler üretecekler. Onlar varsınlar bunu üretmeye devam etsinler. Biz de başarıyla sürdürdüğümüz dış politikamızı aynı şekilde kararlılıkla devam ettireceğiz. Yani dün diyelim ki herhangi bir ülkeyle münasebetlerde olumsuzluk olabilir. İlanihaye böyle gidecek diye bir şey yok” dedi.
Altılı masanın nereye ‘savrulduğunu’ gördüklerini belirten Erdoğan, “6’lı grup, kimi öne çıkaracak, kimi adayı olarak belirleyecek, bu da bizim sorunumuz değil. Şu anda Cumhur İttifakı adayını belirlemiştir” şeklinde konuştu. Türkiye’nin enflasyonda mücadelede ne durumda olduğunun sorulması üzerine Erdoğan, “Hedefimiz enflasyonu aşağıya çekmektir. Attığımız, atacağımız adımlarla inşallah mayıstan sonra gerilemeye de başlayacaktır. Bunun yıl sonuna doğru daha olumlu istikamette neticeleneceğini söyleyebilirim” dedi.
Erdoğan, ekonomi alanındaki mücadeleye herkesin omuz vermesi gerektiğini belirterek, “Ancak TÜSİAD’ın ‘Acaba ülkenin geleceğine nasıl katkı veririz?’ diye bir derdi yok. Tam aksine ‘Mevcut iktidarı nasıl götürürüz? Rahat rahat kullanabileceğimiz bir iktidarı nasıl getirebiliriz?’ diye bir dertleri var. Fakat Türkiye’de şu 20 yıllık dönemde bunlar parayı bizimle kazandılar, büyümeyi bizimle kazandılar” diye tepki gösterdi.
Sosyal medya düzenlemelerine dair Erdoğan, “Sosyal medya konusunda doğrusu benim yaklaşımım olumlu değil, sosyal medyaya pek olumlu bakmıyorum. Ama sosyal medyayı bir kenara atmamız da mümkün değil. Onun için de gerekli olanı yapmamız lazım. Bu da nedir? Yasal düzenlemeler… Şu anda biz bu yasal düzenlemeleri yapmak için çalışıyoruz. Bu konuda gereken adımları süratle atacağız. Şimdi, Elon Musk 44 milyar dolar verdi diye Twitter’daki olumsuzluklar meşrulaşmaz. Sosyal medyada iftira derseniz iftira var, yalan derseniz yalan var. Hakikatlerin paylaşıldığı veya ulaştırıldığı değil, tam manasıyla olumsuzlukların, yalanın, yanlışın, her türlü fitnenin, fücurun olduğu bir yapı. Elon Musk burayı almış olabilir fakat bundan sonraki süreçte de biz birinci derecede ülkemizi düşünmek zorundayız. Şu anda çıkaracağımız yeni yasal düzenlemeyle bu işe bir çekidüzen vermeyi hedefliyoruz. Devlet olarak dezenformasyonla mücadele etmek için üzerimize düşeni kararlılıkla yapacağız” ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU'NDAN ERDOĞAN'A YANIT: ‘TERÖRİST YAKALAMA' İŞİNİ DE BİZE HAVALE ETMİŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İBB’de sosyal hizmet uzmanı olarak görev yapan Şafak D.’nin tutuklanmasına ilişkin olarak “İBB’nin bunun hesabını vermesi lazım” sözlerine İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından yanıt verdi. “Cumhurbaşkanı, hükümetinin sorumluluğundaki ‘terörist yakalama’ işini de bize havale etmiş. İBB’ye güveni için kendisine teşekkürler” diyen İmamoğlu, “Önce ‘terörist’ yakalamak için neden 8 gün beklenip, şov yaparak yakalama yapıldığının izahını isteyin. Ardından da tıpkı MOBESE servisi gibi bu görüntülerin de Emniyet’ten yandaş gazetecilere nasıl servis edildiğini sorgulayın. Maşallah yani baksanıza İstanbul emniyeti, haber ajanslarına rakip olmuş. Yargının asıl işi günü geldiğinde bu konular olacaktır” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da İmamoğlu’na yanıt verdi: Devlet de Millet de HDPKK ile koyun koyuna olanı affetmez. Teröristi yattığı yatağından da yanından da alırız.
SIĞINMACILARIN TÜRKİYE'DE KALMASI BÜYÜK RİSK
İktidara geldiklerinde sığınmacıları ülkelerine geri göndereceklerini söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, söz konusu politikanın uygulanması için 4 adımlı formül sundu: Suriye ile barış, sosyal haklar, can güvenliği, iş imkanı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, Suriye ile barışılacağını, ülkelerine dönen insanların can güvenliğinin sağlanacağını, onlara iş imkanı sağlanacağını ve bölgeye hastane-okul gibi kurumların yapılacağını söyledi. Kılıçdaroğlu “Bunların Türkiye’de kalmaları ve sayılarının çok yüksek olması Türkiye için de bir risk aslında; onlar için de bir risk, bunun düzelmesi lazım. Bu insanların kendi ülkelerinde, kendi kültürleri içinde, özgürce ve can güvenlikleri sağlanarak kendi ülkelerinde yaşamaları gerekiyor. Bunun için nasıl bir yol, yöntem izlenmeli?” dedi.
Kılıçdaroğlu, 4 adımlı formülü şöyle açıkladı: "Bir; Suriye ile biz hemen oturacağız bir, barışacağız. Karşılıklı büyükelçilikler açacağız. Türkiye’deki Suriyeliler nedir, hangi pozisyondalar ve bunlar kendi ülkelerine hangi koşullarda gelebilirler, buradan tekrar Suriye’ye gittikleri zaman acaba orada can ve mal güvenlikleri sağlanacak mı, yoksa bunlar tekrar bir savaş ortamının içinde mi kendilerini bulacaklar? İlk büyükelçilikler açıldıktan sonra oturup konuşacağız ve tekrar kendi ülkelerine dönmeleri için can ve mal güvenliklerini sağlaması ile ilgili oturacağız, bir sözleşeme yapacağız. Bu sözleşme Suriye ve Türkiye arasında değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in de devreye girmesini isteyeceğiz."
İkinci adımın atılması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bunlar kendi ülkelerine gittikleri zaman yolları, kreşleri, okulları, hastaneleri olması lazım. Bunların hiçbirisi yok, bunların tamamını yapmak durumundayız. Bunu Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız” dedi. Kılıçdaroğlu, üçüncü adım olarak ise sığınmacıların can ve mal güvenliklerinin sağlanması gerektiğini vurgulayarak, “Can ve mal güvenliği için de bizim oturup bir protokol yapmamız lazım merkezi yönetimle, yani Suriye yönetimiyle. Ayrıca Birleşmiş Milletler’in de devreye girmesi lazım. Bunlar kendi ülkelerine geldiğinde, evlerine yerleştiklerinde bunlara herhangi bir siyasal müdahale ve baskı olmayacak, bu güvenliğini de alacağız” diye konuştu.
Son adım olarak ise “Bu insanlara iş lazım” diyen Kılıçdaroğlu, “Neden sınırlar yol geçen hanına dönüyor. Bunun üzerinde durmak gerekiyor, bu şunu gösteriyor aslında; siyasi otoritenin bu tür olaylara izin verdiğini, en azından belli kişilerin rüşvet alarak, para alarak bu insanları Türkiye’ye soktuklarını düşünüyoruz. Bunlar da bir şekilde kendi ülkelerine gönderilecekler. Yani sığınmacı ülkesi olmak ve onların Türkiye’de kalmaları için altyapı oluşturmak, bir süre sonra bunlara vatandaşlık vermek doğru değil. Biz bunu kabul etmiyoruz ve doğru da bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.