Almanya'da koalisyon hükümeti kurulamaması, bazı ekonomi çevrelerinde seçimlere ilişkin kaygılara neden olurken, bazı ekonomistler ve ekonomi kuruluşları da iyimser olmaya devam ettiklerini belirtiyor.
Almanya'da 24 Eylül'de düzenlenen genel seçimin ardından 18 Ekim'de başlayan koalisyon ön görüşmelerinin ilk kez başarısızlıkla sonuçlanması, ülkede siyasi krize ve erken seçimin gündeme gelmesine neden oldu.
Avrupa'nın lokomotif ülkesi Almanya’da gözler, Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Martin Schulz arasında yarın gerçekleştirilecek görüşmeye odaklandı.
Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı ve Başbakan Angela Merkel ile aynı kabinede SPD'den uzun bir dönem Dışişleri Bakanlığı yapan Cumhurbaşkanı Steinmeier'in, koalisyon görüşmelerine davet konusunda Schulz'u ikna edip edemeyeceği merak konusu oldu.
Merkel, Steinmeier ile Schulz görüşmesinden çıkacak sonuca göre SPD'ye koalisyon ön görüşmesi için davette bulunup bulunmayacağına karar verecek.
Görüşmeden olumlu sonuç çıkması durumunda CDU ve SPD, koalisyon görüşmeleri için masaya oturacak.
Görüşmeden olumlu sonuç çıkmaması durumunda Cumhurbaşkanı Steinmeier, Anayasa'nın 63. maddesine dayanarak meclisi feshedip erken seçim kararı alabilir. Erken seçim kararı alınması durumunda ülkede 60 gün içinde seçime gidilecek.
"MAALESEF ŞUAN İÇİN BİR ŞANS KAÇIRILDI"
Almanya'da yaklaşık 70 yıldan bu yana ilk kez bir koalisyon hükümetinin kurulmasının başarısız olması, Alman ekonomi dünyasında da yankı buldu. Bazı ekonomistler ve kuruluşlar seçimlere ilişkin kaygılarını dile getirirken, bazıları da daha iyimser görüş belirtiyor.
Alman Bankalar Birliği Başkanı Hans-Walter Peters, yaptığı açıklamada, ülkede uzun süredir devam eden koalisyon görüşmelerinin sona ermesinin büyük bir hayal kırıklığı olduğunu belirtmişti.
Peters, Almanya’nın bir şansı kaçırdığını savunarak, "Maalesef şu an için bir şans kaçırıldı. Dijitalleşme, eğitim ve Avrupa'nın daha da gelişmesi gibi gelecekteki konuların üstesinden gelmek için değerli bir zaman harcandı. Özellikle bu zor durumda tüm partiler Avrupa ve Almanya için sorumluluklarının farkında olmalıdırlar." değerlendirmesinde bulunmuştu.
"ŞANSÖLYE MERKEL'İN OTORİTESİ CİDDİ HASAR GÖRDÜ"
Commerzbank Başekonomisti Jörg Kraemer de yayımladığı bilgi notunda, çöküşe geçen yeni bir Alman hükümeti kurma konusundaki Jamaika görüşmelerinin ardından siyasi belirsizliğin, Federal Cumhuriyet tarihinde daha önce görülmedik şekilde ortaya çıktığını belirterek, "Yine de Alman ekonomisi devam eden güçlü bir büyüme için hazır." ifadesini kullandı.
Kraemer, gevşek para politikası ile canlandırılan ekonominin, şu anda çeşitli yapısal sorunlardan etkilenmemek için yeterli ivmeye sahip olduğunu kaydetti.
Görüşmeler sonrası en büyük kaybedenin Başbakan Angela Merkel olduğunu iddia eden Kraemer, "Yeşiller'i 'öteki' siyasi kampından uzlaşma alanına çekmek konusunda ikna etmek için yönetim çoğunluğunu kurma stratejisi başarısız oldu. Şansölye Merkel’in otoritesi sonuç olarak ciddi hasar gördü. Bu, koalisyon görüşmeleri başarısız olmadan önce de zaten görülebiliyordu." değerlendirmesinde bulundu.
"REFORMLARI DA ETKİLEYEBİLİR"
Barclays uzmanları tarafından hazırlanan bilgi notunda ise Alman hükümetinin daha zayıf olmasının, hatta hükumet kurulmamasının Avrupa'daki temel sorunları etkileyebileceği belirtildi.
Bu durumun reformları da etkileyebileceğine işaret edilen notta, "Federal Meclis'te önemli bir çoğunluk olmaksızın Avro Bölgesi reformuyla ilgili herhangi bir mevzuatın geçilmesi büyük olasılıkla zor olacak. AB'nin Brexit hakkındaki mevcut politikasından sapması şimdiye dek olduğundan daha az olası görünecektir." denildi.
"AVRUPA İÇİN GERÇEKTEN KÖTÜ BİR SİYASİ RİSK DURUMU DEĞİL"
Ekonomi çevrelerinde, karamsar ve olumsuz görüşlerin yanı sıra iyimser ve olumlu beklentiler de bulunuyor.
Frankfurt Finans ve Yönetim Okulu Ekonomi Profesörü Grigory Vilkov, mevcut formatta önceki seçimlerin sonuçlarının etkili bir iş oluşturmadığını ve bunun açıkça belli olduğunu söyledi.
Vilkov, "Jamaika Koalisyonu"nun başarısızlığına değinirken, "Koalisyonun başarısızlığı siyasi durumu zorlaştırıyor ancak erken seçim gerçek bir olasılık değil. Bununla birlikte programda koalisyonun acilen harekete geçmesini gerektiren ve baskı unsuru oluşturan bir meselenin mevcut olduğunu düşünmüyorum." ifadelerini kullandı.
Piyasaların son aylarda kötüleştiğini ancak bunun seçimlerle ilgili olmadığını savunan Vilkov, "Bir koalisyon kurulmasındaki başarısızlığın piyasalar üzerinde herhangi bir etkisi olmadı. Bu, Avrupa için gerçekten kötü bir siyasi risk durumu değil. Brexit ve kendisinden kaynaklanan belirsizlik, risk ölçeğinde çok daha yüksektir." değerlendirmesinde bulundu.
Vilkov, Almanya'nın güçlü bir ülke olduğunu ve yeni bir Federal Meclis oluşturmada yaşanan bir gecikmenin ülkeyi çok zayıflatmayacağını, Almanya'daki mevcut siyasi konulara ilişkin oldukça olumlu düşüncelere sahip olduğunu söyledi.
"EKONOMİDE HERHANGİ BİR HASARA YOL AÇMAZ"
DekaBank Başekonomisti Dr. Ulrich Kater de siyasi işlerle ilgili tartışmaların demokraside normal bir durum olduğunu ifade ederek, "Alman toplumu için olduğu kadar diğer Avrupa ülkeleri için de birkaç zorluk var ve gelecek günlerde bunlara karşı önlem almak için yeni bir hükümet kurulması gerekiyor. İşin seyri gelecek aylarda netleşecek." diye konuştu.
Almanya’nın, Alman firmalarının çok başarılı olduğu istikrarlı ve iyi işleyen bir ekonomi çerçevesine sahip olduğunu vurgulayan Kater, "Yeni kuralların üretimine birkaç ay ara verilmesi, ekonomide herhangi bir hasara yol açmaz." ifadesini kullandı.
FRANKFURT/AA