Kitapsız üniversite

Bazen ekranlarda ‘profesör’ unvanlı tartışmacılar görüyorum. 

‘Ben siyaset bilimciyim’ diyor bazısı ya da ‘Tarihçiyim’, ‘Hukukçuyum.’ 

İyi ki söylüyorlar. Söylemeseler, isimlerinin yanında da “Prof. Dr.” Gibi unvanlar yazmasa anlamamız mümkün değil, dünyadaki her hangi bir konuda ilim tahsil edip etmediklerini. 

Her durumda heyecanlılar, ilimle falan alakası olmayan politik şeyleri titrlerinin sağladığı özgüvenle cansiperane müdafaa ediyorlar. 

İstisnalar yok mu? Var. Bazen gerçekten bir alim bir şeyler anlatıyor.  

Talihiniz varsa, rastlıyorsunuz, dinliyorsunuz. 

Ama onlar istisna... 

Üniversiteler, kendi ihtisas alanları hakkında fikir bile yürütemeyecek insanlarla dolu.  

Kemal Gözler hoca uzun zamandır uyarıp duruyor. Üniversite hocalığı, üniversite öğrenciliği gibi kavramların bir kıymeti kalmadı. 

İhtisas alanlarının da pek kıymeti kalmadı. 

Kalmadı ki hukuk fakültelerine hukukçu dekan atanmıyor. 

Prof. Dr. Gözler’in verdiği tabloda, Türkiye’deki 20 hukuk fakültesinin dekanı hukukçu değil. Aralarında veteriner, kimya hocası, ziraatçı, tabip olanlar var. 

Veterinerden hukuk fakültesine dekan olur mu? 

Belki babası hakimdir, aile terbiyesiyle açığını kapatır! Ya da, kendi branşında bir ‘adalet’ mefhumu vardır, onunla idare eder. 

Yok mudur yani baytarlığın adaleti? 

Hukuk fakültesi dekanlarından 4 tanesinin ilahiyatçı olması da ilginç. 

Tamam, dini ilimlerde ‘adalet’ olgusu, hak, hukuk, vicdan, önemli bir yer işgal eder.  

İyi de, vicdanlı olsalar kabul ederler mi hukuk fakültesine dekan olmayı? 

Acaba hukuk talebesine Hile-i Şer’iye mi öğretecekler? 

Malum, bizim mollalar hile-i şer’iye konusunda da kabiliyetli!  

Bunlar, akademik bir savrukluğun, bir gevşekliğin, ilmi anlamda bir ciddiyetsizliğin alameti değil mi? 

Bu yüzden, İnsan Hakları Eylem Planında hukuk eğitiminin 4 yıldan 5 yıla çıkarıldığını görünce, hukuk talebeleri bu fazladan 1 yılda ‘ne okuyacaklar’ sorusunu sorma ihtiyacı hissettim. 

‘Ne okuyacaklar’ sorusu sadece ehil hocalar, liyakatlı yöneticilerle ilgili değil. 

“Türkiye’de adeta bir ‘hukukçusuz hukuk fakültesi’ olgusu var” diyor Kemal Gözler, “Kendileri hakim ve savcı olma ehliyetine sahip olmayan kişiler nasıl olacak da hakim savcı ve avukat yetiştiren okulları yönetecekler?” 

Bunlar bir yana, “ne okuyacaklar” sorusunun kitaplarla ilgili de bir tarafı var.  

Gittiğiniz üniversitede, okuyup okuyup, tarihçi, siyaset bilimci veya hukukçu olacaksınız. 

Tamam, olun. Ama okuyacak kitap yok? 

Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan’ın ‘Bunu Herkes Bilir’ini okurken (Kronik) üniversite kütüphaneleriyle ilgili bir pasaja rastladım. 

(Kitapta  bazı tarihi kabulleri, yargıları sorguluyor. Kafayı tarihle bozmuş olanlar için tavsiyeye şayan. 

Kafayı tarihle bozmak nasıl bir şey? En basitinden “Bizim ecdat silme iyidir, başkalarının ecdadı silme kötüdür” diye düşünmek gibi bir şey.) 

YÖK’ün raporuna göre 70 vakıf üniversitesinden 5 tanesinde öğrenci başına sadece 1 kitap düşüyormuş. Bu rakam 9 üniversitede 2’ye, 13 üniversitede 3’e, 7 üniversitede 4’e çıkıyor.  

Antalya Akev Üniversitesi kütüphanesinde kitap sayısı 500’müş. 

Devlet üniversitelerinde durum nasıl? Gürkan’ın kitabında yoktu internetten buldum.   

Devlet üniversitelerinin üçte ikisinde öğrenci başına düşen kitap sayısı 5’in altında. 9 üniversitede öğrenci başına 2’den az kitap düşüyor. 

Kitap fakiri üniversiteler arasında Atatürk, KTÜ, Erciyes gibi kıdemli üniversiteler de var. 

Öğrencilerin okuyası var mı bilmiyoruz ama, okuyasıları olsa bile kitap yok! 

Buna karşılık Harvard’da 19 milyon Oxford’da 12 milyon, Cambridge’de 8 milyon kitap varmış. 

Birinin alim olması, oralarda mı tesadüf, buralarda mı? 

Bunları okurken, devletin, sokak ortasında koyun boğazlar gibi boğazladığı, birkaç insan evladı dışında kimsenin gıkını çıkarmadığı Şehir Üniversitesi’nde durum nedir diye merak ettim.  

YÖK’ün eski listelerine baktım. Şehir, hepsinden sonra kurulmasına rağmen Bilkent, Koç, Başkent, Yeditepe ve Bilgi ile üst sıraları paylaşıyor. 

Kütüphanesinde 134 bin kitap var. Dijital erişim imkanlarıyla öğrencilerin ulaşabileceği kitap sayısı 600 bine ulaşmış. 

Biliyorsunuz, Şehir Üniversitesi’nin çok zengin bir dijital arşivi vardı. Kemal Karpat, Taha Toros, Talat Sait Halman, Şerif Mardin gibi yazar ve bilim adamlarının koleksiyonlarını içeren 500 bin belgelik bir arşiv. 

Devlet geçen Aralık ayında bu arşive erişimi de kapatmış. 

Hizmet diye ben buna derim.  

Çok güzel yapmış. Zamanın ruhuna uygun. 

İlmin ne önemi var? Kitabı, belgeyi ne yapacaksın? Sen slogan atabiliyorsan yeter. Profesör olursun. 

Hukukçu da olursun.

YORUMLAR (24)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
24 Yorum