Yeniden Büyük Türkiye.” 

Bu bir slogandı. Milli Selamet Partisi’nin mitinglerinde söylenirdi. 

Rahmetli Erbakan bu sloganı Adalet Partisi’nin ortanın solundaki karikatüristler tarafından Demirel’in köy kökenli oluşuna gönderme içeren bir söyleyişle “Böyük Türkiye” diye telaffuz edilen sloganına mukabele maksadıyla geliştirmişti. Ya da ben o vakitler kendime öyle izah etmiştim. 

Trump’ın haykırdığı “Amerika’yı yeniden büyük yapacağız” sözü de öyle bir slogandı. ‘Yeniden Büyük Amerika’ gibi bir şey. 

Oldukça zengin, oldukça nobran hatta bir miktar da patavatsız bir Amerika Başkanı seyrettik dört yıl boyunca. 

‘Yeniden büyük’ oldu mu Amerika? 

Yoook. Aynı Amerika’nın biraz değişiği sadece. 

Yeni Başkan Biden’ın birlikte çalışacağı ulusal güvenlik ve dış politika ekibini tanıttığı video, yeni dönemle ilgili ip uçları aramak isteyenler için faydalı olabilir. 

Müstakbel Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in videodaki cümlesinde ‘mülteci’ vurgusu dikkat çekici.   

“Ebeveynlerim arasında ve onların ebeveynleri arasında göçmenler var, mülteciler var. Holocaust’tan kurtulmuş biri var.” 

Holocaust’tan kurtulan, üvey babası. Üvey babasını toplama kampından kurtaran Amerikalı asker siyahiymiş. 

Blinken, 2014’te bir Cuma gecesi İsrail Büyükelçisi Ron Dermer’den acil bir çağrı almış. İsrail’in Gazze saldırısı sırasında. 

Blinken o sıralar Obama’nın Dışişleri bakan yardımcısı. 

Dermer, Hamas’ın roketlerini önlemek için geliştirilen ‘Demir Kubbe’ projesi için destek istemiş. Müteakip Salı günü 250 milyon dolarlık fon temin edilmiş. Oldukça hızlı ve oldukça büyük bir para. 

Blinken, aynı zamanda iyi bir gitarist. Bunu Ertuğrul Özkök’ün yazısından öğrendim. 

Biden’ın Dışişleri Bakanı olarak Blinken’ı tercih etmesi, ABD’nin Ortadoğu politikasında İsrail’in merkezi yerini de garanti ediyor. 

Yani Filistin için bir şey değişmiyor. 

Bu şartlarda ‘iki devletli çözüm’e yönelir mi Amerika? 

Uzak görünüyor. 

Biden’ın İstihbarat Direktörü olarak atayacağı Avril Haines Obama döneminde CIA direktör yardımcılığı görevinde bulunmuş. 

Trump’la CIA arasında zaman zaman ihtilaflar çıkıyordu. Bu ihtilafların Biden döneminde tekerrür etmeyeceğini düşünebiliriz. 

Bu atamalar, ABD’nin temel politikalarında esaslı bir değişiklik olmayacağına işaret. 

Ne değişecek peki? 

Mesela yeni kabinenin İçişleri Bakanı Alejandro Mayorkas videoda “Ben mülteci çocuğuyum” diyor. Küba göçmeni. Yani muhtemelen Trump’ın sokakta bile karşılaşmak istemeyeceği birisi. 

Trump’ın göçmen karşıtı politikasının bitti demek ki. Meksika sınırına ördüğü duvar da bitti mi? 

İnşaat devam ediyor. Belki durdurulur. Biz Meksikalılardan yanayız. Temennimiz böyle. 

Obama döneminin Dışişleri Bakanı John Kerry Biden’ın iklim değişikliği özel temsilcisi olacak. 

Bu atamanın, ABD’nin bundan sonra iklim değişikliği konusunda duyarlı olacağı anlamına gelir mi? 

Gelse iyi olurdu. 

Videonun bir yerinde Biden’ın Afrikalı başörtülü öğrenci kızlarla tokalaşırken çekilmiş bir görüntüsü yer alıyor. 

Video oynarken bir ses görüntüyle birlikte akan yazıları okuyor: 

“Tarihi meydan okumalar yeni tarihi yaklaşımlar gerektirir. Karmaşık meydan okumalar perspektif çeşitliliği gerektirir. Evrensel meydan okumalar, Amerikan liderliğini gerektirir. “ 

“Biz yurtta ve dünyada, itibarlı, saygın bir liderlik inşa etmeye hazırız. Birleşik Devletler’in sadece gücünün örnekliğiyle değil aynı zamanda örnekliğinin gücüyle liderlik etmesi gerektiğini biliyoruz.” 

“Tek bir ülkenin yalnız başına baş edemeyeceği müşterek meydan okumalara karşı dünyayla birlikte mücadele edeceğiz.” 

Bu son cümle, tokalaşmak için elini uzattığında Trump tarafından kaba bir şekilde reddedilen Şansölye Merkel’in BM önünde yan yana çekilmiş gülümseyen fotoğrafı eşliğinde veriliyor. 

Bunlardan da, Biden’ın sorunları kavga ederek değil de işbirliğiyle çözmeye daha meyyal olduğunu anlamamız isteniyor. 

Video, “Amerika geri dönüyor” cümlesiyle bitiyor. 

Bu da Trump’ın haykırdığı “We will make Amerika great again”in bir başka söylenişi. 

Dışarıdan bakınca böyle görünüyor. 

Ama niye içimizde daha fazla şey değişecekmiş gibi bir his var? 

Bilmem? Belki canımız öyle istiyor.