Kahvaltı ve cop
Kahvaltı masasında bir cop vardı...
Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı’ diyen Cemal Süreya’nın şiirleri daha çok yaşasın. Şiir bir yana mutluluk da insan tarafından kurulur, yaşatılır hatta yıkılır. Sabah, mutluluğun açılış perdesi sabah, günün yüzüdür, o açılmadan her şey belirsizliğin arasatında çaresiz kalır. Toplumun yüzü ve güzelliği ise günışığı gençlerdir. Bir doğmuş gün sayılan gençlik, yaşatma ve yaşama isteği olarak tecelli eder. Toplumun hayat iradesi en çok gençliğe bakışta belirir.
Biliriz, yine de her yeni nesil, gençlerinden şikayetçidir. Onları tembel, kültürsüz, vurdumduymaz, bencil hatta saygısız bulur. Zemane gençliği sözü boşuna değildir. Ne var ki asıl hayat onlarla yürür, ilerler, şekillenir. Mutluluk bir duygu patlamasıyla beraber yaşama ereği olarak orada kımıldar. Bu yüzden gençlik, dinmeyen insan tutkuları gibi sadece nesilleri değil hayatı ve insanın erdemini de belirler. Gençliğe bakmayan, onun kokusunu duymayan hiç bir düşünce, düş göremez, hayatta kalamaz. Sabah kahvaltıları da bu sebepten gençlik düşüdür insan faniliğinin.
Kahvaltı masasında bir cop...
İşte bu düşle dolu bir kahvaltı masası...Bir genç adam veya kız, yanında anne ve babası da var. Genç adam veya kız, çayının rengine değil masaya bir tekinsiz ceset, bir karabasan çubuğu gibi uzanmış cisme, copa bakıyor. Baba, peynirin tadını soruyor. Genç,kafasını kaldırıp babasının gözlerine bakıyor. İki bakış arasında buzdan bıçak benzeri bir köprü kuruyor cop. Anne tedirgin. Nefesi boğazında yumruk. Anladım, bunun masada ne işi var diye soruyorsun diyor baba. Genç, endişeli ve meraklı. Düzen diyor baba, düzeni korumanın başka yolu yok. Düzen bozulursa masa da devrilir. Zeytinin, ekmeğin, çayın ve yumurtanın tadı bozulur. Ama ben diyecekmişçesine ağzını aralayacak oluyor genç, anne, ürkek bir serçe gibi masaya konup kanatlarıyla her şeyi kaplıyor. Copun sapı dışarıda kalıyor.
Kahvaltı masası...i
Bir film sahnesi ya da fantastik bir fotoğraf karesine benzeyen bu görüntü canlanıp hayat bulduğunda ne olur? Mesela bu cop, genç adam veya genç kızın üniversite arkadaşının sırtına indiğinde ne olur? Adam, düzenini, çocuğunun kahvaltı ve mutluluk hakkını korumak istediği için cop indirme masumluğuna mı erer? İsteklerin hakkını ilk fırsatta cop darbesi ile ezmek midir mutluluk? Haberlere konu olan olayların anına sıkışan toplumsal gerilim şiddetin elektriğiyle mi uyuşturulur? Kahvaltı etme isteği bir gençlik düşü diye okunamaz mı?
Kahvaltı...
Bir süredir İstanbul Üniversitesi önünde gençler toplanıyor ve mutluluk haklarını talep ediyorlar. Muhtemelen ekmek dilimleriyle beraber, üç beş zeytin, bir parça peynir, tek yumurta, bir kap reçel ve çaydan oluşan bu istek, coplar tarafından bastırılıyor. Üniversite yönetimi, her yönden bir gençlik yuvası olan bu mekanın önünde güneş gibi parlayıp doğamıyor. Copların karanlığı gençliğin ateşini bastırmaya çalışıyor. Rektör veya üniversiteyi yönetenler, kahvaltı ile mutluluk arasındaki şiirden habersiz olmalılar ki kahvaltılıklarını yanlarına alıp öğrencilerinin arasına katılamıyorlar.
Cop...
Nedir o halde işin aslı. Çok basit aslında. Üniversite öğretimi sabah erken başladığı ve gece de devam ettiği için ihtiyaç duyan öğrenciler uzun süredir dilerlerse sabah kahvaltısı ve sonraki öğünlerden yararlanabiliyorlardı. Maliyetler arasındaki fark da üniversite tarafından karşılanıyordu. Maddi olarak bunu karşılayamadığını düşünen yönetim, bir duyuruyla artık kahvaltı verilemeyeceğini bildirdi. Özellikle maddi imkanı olmayan öğrenciler, çözüm değil dayatma ile gelen bu duruma karşı geldiler. Taleplerini her yolla dışa vurdular. En sonunda da İstanbul Üniversitesi’nin tarihi kapısı önünde buluşup taleplerini yönetime bildirmek istediler.
Kahvaltı masasında bir cop vardı...
Bir kahvaltı isteğinin copla bastırılmak istenmesi, içinde her tür heyecanı barındıran gençlik enerjisinin göre göre duvara çarpılması düşündürücüdür. Rektör, her sabah fakültelerin önüne kurduracağı çorba kazanlarıyla gençlerin bu mutluluk isteğine ortak olmayı deneyebilirdi. Muhtemelen böylesi bir coşkuya sponsor bulmak da zor değildir. Onun yerine hayatın sabahını kara bir perde ile örtercesine copa sarılmak, gençliğini yitirmiş bir yönetim ve hayat anlayışının dışavurumundan öte nedir?
Cop...
Not: bu yazı baskıya gitmeden önce İ.Ü Rektörlüğü yerinde bir karar alarak yaptığı yanlıştan geri döndüğünü duyurmuştur.