Batı'da hakimler de varmış sivil toplum da
Neler yapmadık şu Gazze için...
Ümmetin liderleri nutuk söyledi, STK'ları ancak icazetli ve güdümlü ses çıkardı...
Batılı insan hakları savunucularıysa sivil toplumu ayağa kaldırdı, kendi yönetimlerine baskı kurdu, yetinmedi, Netanyahu ve Siyonist şürekâsını savaş suçlarından Lahey'deki Ceza Mahkemesine şikayet ettiler. Güney Afrika da İsrail'i, soykırımdan Adalet Divanında yargılatmaya başladı...
Adalet Divanı gibi Uluslararası Ceza Mahkemesinde de savcılar, hakimler vardı, dün gördük. Oy birliğiyle Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant'a tutuklama kararı verdiler.
Kaç kere sormuştum, bu vesileyle gene sorayım.
Batılı hükümetler kötü sınav verdi, çakıldılar. Ama onların yapmayıp da İslam ülkesi yönetimlerinin Gazze için yaptığı ne oldu?
Ümmetin liderleri, bayraktarları dururken İsrail'i Uluslararası Adalet Divanında yargılatmak, Güney Afrika'ya mı düşerdi?
Davanın fedâisi sivil toplum örgütlerimiz dururken İsrail'in katliam dosyasını Uluslararası Ceza Mahkemesine sunmak, Londra'daki Af Örgütüne, New York'taki İnsan Hakları İzleme Örgütüne mi kalırdı?
Hani Batı komple ahlâksız, baştan ayağa çürümüştü! Batılı insan hakları savunucuları da emperyalizmin maşası, kuklası, saldırı aparatıydı!
Güney Afrika, İsrail'i yargılatıp Ceza Mahkemesi, Netanyahu'ya tutuklama kararı verince biz de yargılatıp tutuklatmış kadar olmakla mı avunacaktık?
Batı cephesinde yönetimler kötü sınav verdi de bizde sivil toplum ne durumda, demiyorum bile.
Filistin için Bin Genç hareketi gibi hiç insiyatifler, Adem Özköse ve arkadaşları gibi hiç gönüllüler çıkmıyor değil. Hadi haksızlık etmeyelim. Bir avuç varlar ama onlara da göz açtırılmıyor. İsrail'le ticareti, askeri firmalarıyla fuara katılmayı dahi protestoya izin yok, eylemciler gözaltına alınıyor.
İktidara bağımlı, güdümlü sivil toplum olmaz. Ona olsa olsa sivil toplumculuk oynamak denir.
Çuvaldızı her fırsatta Batı'ya batıralım yine, batırmayalım demiyorum da... Bari iğnenin ucuyla olsun, kendimize de dokundurmayalım mı?
VERGİNİN ZAMMI MİLLETE İNDİRİMİ KİME?
Bloomberg HT'ye göre, bütçe açığı yıllık 2 trilyon lirayı aşmış. Geçen yıl gibi, delik büyük ama yama küçük.
Nasıl kapatılacağını söylemeye gerek yok. Vergi zamlarıyla.
Toplam vergilerin yaklaşık yüzde 70'ini, harcarken dolaylı olarak hepimiz ödüyoruz.
Toplanan gelir vergisinin kabaca yüzde 90'ı da kaynağında, büyük kısmı ücretlilerden kesiliyor.
Oysa geçen yıllar gibi, bu yılda bütçe açığı kadar tutan bir vergiden devlet vazgeçiyor. İndirim, teşvik, muafiyet vesair olarak.
Yani verginin zammı yine millete; indirimi ise teşvikli müteahhitlere, muafiyetli patronlara düşecek. Bakkaldan, kafeden, restorandan, çalışanların maaşlarından kaşıkla toplanırken patronlara kepçeyle dağıtılacak. Kümesteki kazları yolmak, deniyor.
Bakan Şimşek, sık sık hedeflerini açıklıyor. Çok kazanandan çok, az kazanandan az alınacaktı. Halkın sırtındaki dolaylı vergi yükü hafifletilecekti. Ne oldu o vergi adaleti reformu, bir haber var mı?