‘Herkes biliyor zarların hileli olduğunu…
Herkes biliyor, zarların hileli olduğunu
herkes parmaklarını çapraz yapar yuvarlarken
herkes biliyor, savaşın bittiğini
herkes biliyor, iyi adamların kaybettiğini
herkes biliyor, dövüşün hileli olduğunu
fakirler fakir kalır, zenginler zenginleşir
hep böyle gider
herkes biliyor.
Bu sözlerle başlıyor Kanadalı ozan ve müzisyen Leonard Cohen’in “Everybody knows” şarkısı…
Şu günlerde Cohen’l ilgili yazı yazmanın netameli bir iş olduğunun farkındayım. Çünkü Cohen Yahudi asıllı bir sanatçı. Netanyahu’nun çocukları katlettiği şu günlerde yaşasaydı, nasıl bir tavır alırdı bilemiyorum ama o bir sanatçı, eminim her zaman olduğu gibi insanlık değerlerinin yanında olurdu. Tıpkı bugün Amerika ve Avrupa sokaklarında, hatta İsrail’de bile Netanyahu çetesine karşı sesini yükselten insanlar gibi…
Cohen’i bütün dünyada zirveye taşıyan ve bugün bile hala dillerden düşmeyen eseri, Hallelujah… 1984’de yayınlanan ve her satırında manevi derinliklerle buluşan bu şarkı bir ilahidir aynı zamanda.
Sanatçı beş yıllık bir çalışma sonunda ortaya çıkardığı bu şarkısında, insanlığın durumu, aşk, üzüntü, pişmanlık ve umut hakkında ustaca sözlerini, zarif bir müzikle birleştirerek, adeta zamanın ötesine geçen ölümsüz bir eser yaratmıştı.
Müzikseverlerin yakinen bildiği gibi şair, yazar ve müzisyen olan Cohen, kariyeri boyunca unutulmaz şarkılar ve dokunaklı sözlerle kalplerimize hitap etti. Biz bugün genel bir Cohen değerlendirmesinden çok “Everybody Knows” şarkısına yakından bakmaya çalışacağız.
“Hallelujah”da derinlerde akan manevi duygu seli, “Everybody knows” şarkısıyla kasvetli bir kehanete dönüşür. Dünyada eşitsizliğin, adaletsizliğin bir felakete dönüştüğünü, insanların hayatlarının giderek daha da kırılgan hale geldiğine inanan Cohen, artık bunları doğrudan söylemenin zamanının geldiğini düşünüyordu ve işte böyle bir ruhsal yoğunluğun sonunda bu eser ortaya çıkmıştı.
“Everybody knows” 80’lerin politik ve sosyal ortamına protest bir cevaptı aynı zamanda… Cohen, şarkının daha ilk başında protest mesajını açık bir şekilde verir: “Herkes zarların hileli olduğunu biliyor, herkes savaşın bittiğini ve iyi adamların kaybettiğini biliyor, dövüş ayarlanmış, fakirler fakir kalır, zenginler zenginleşir, hep böyle gidiyor ve herkes biliyor.” Şarkıda bir taraftan
yöneten sınıfı eleştirirken, bir yandan da insanların açgözlülüğünün altını çizer:
“Herkes geminin su aldığını ve kaptanın yalan söylediğini biliyor, herkes ceplerini konuşuyor ve herkes bir kutu çikolata ve uzun bir gül istiyor.”
Cohen, iğneleyici ve alaycı bir bilge kimliği ile dünyamızın karşı karşıya bulunduğu tehditler ve insanların zaafları konusunda gerçekleri kitabın tam ortasından söylüyordu.
Evet, şarkılarında “acı verecek kadar karamsar” hava vardı, ancak bir o kadar da komikti. Cohen, “dünyanın sonu hakkında kasvetli bir kehanet” olarak tanımlanan şarkıdaki sözleri “kadim bir kahin” tonlamasıyla dinleyiciye aktarırken, arka planda bir İspanyol gitarından gelen Endülüs ezgileri, şarkıdaki bu derin kasveti daha naif bir duygu iklimine dönüştürür adeta…
Farklı pencerelerden bakanlar, Cohen’i eleştirebilirler elbette ama kabul edelim ki şarkılarını her dinlediğimizde, onunla kalplerimizde hep güzel yolculuklara çıkarız.
O, 1980’lerin politik ve sosyal dünyasında, liderleri tarafından hayal kırıklığına uğratılmış ve kendini aldatılmış hisseden bir neslin ruhunun tercümanıydı aynı zamanda.
Leonard Cohen’in şarkılarında ortaya koyduğu eleştirel bakış, faşist ve yozlaşmış yönetimlerin hala hüküm sürdüğü, ırkçı dalganın ve finansal eşitsizliklerin artarak devam ettiği günümüz dünyasının zalimliklerine ayna tutmaya devam ediyor…
Herkes biliyor iyi adamların kaybettiğini ama biz yine de gökyüzüne dokunmaya devam ediyoruz…