Said Halim Paşa’ya ve başkanlık sistemine dair
Başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalar alevlendi. Bu vesileyle Said Halim Paşa’yı hatırladım. Çünkü Paşa, çeşitli eserlerinde Batı ile İslâm toplumlarını siyasî sistemleri bakımından karşılaştırmış, hatta başkanlık sistemine dair önemli fikirler beyan etmiştir. Kimdir Paşa? II. Meşrutiyet’ten sonra, Dışişleri Bakanlığı ve Sadrazamlık yapmış bir devlet adamı ve Osmanlı aydınıdır. Taassup, Meşrutiyet, Mukallidliklerimiz, Buhrân-ı İçtimâîmiz, Buhrân-ı Fikrîmiz, İnhitât-ı İslâm Hakkında Bir Tecrübe-i Kalemiyye, İslâmlaşmak, İslâm’da Teşkilât-ı Siyasiyye adlı risalelerinde, modern dünya ile karşı karşıya gelen İslâm toplumlarının meselelerini İslâmî/ilmî bir bakış açısıyla ele aldı.
İsviçre’de siyasal bilimler, felsefe ve hukuk öğrenimi gördüğünden, Batı kültürüne ve modern kavramlara da vâkıftı. Eserlerinde Batı ve İslâm toplumlarını zihniyet ve yapı bakımından karşılaştırdı. Osmanlı modernleşmesini, iki toplum arasındaki farkları gözeterek eleştirdi. Esas itibariyle İslâm toplumları ile Batı toplumlarının birbirlerinden farklı olduğunu düşünüyordu; bunu, Batı dünyası için “Her yol Roma’ya, İslâm dünyası için ise Mekke’ye çıkar” cümlesiyle özetledi. Ona göre, İslâm toplumları, Batı’dan hazır kurumlar alarak ilerleyemezdi. Çünkü Batı, bu kurumları yüzyıllar içinde kendi siyasî/sosyal şartları ve ihtiyaçları doğrultusunda inşa etmişti. Dolayısıyla Batı tipi siyasî ve sosyal kurumları aynen alıp, İslâm toplumlarına monte etmek, doğru değildi. İslâm toplumu, ancak kendi yapısına uygun bir siyasî/idarî sistemle ve kurumlarla yönetilebilirdi.
Paşa’nın bizi ilgilendiren asıl eseri “İslâm’da Teşkilât-ı Siyasiyye”. Merhumun 1921’de Roma’da Ermeni teröristler tarafından şehid edilmesinden sonra, Sebilürreşad’da yayımlanan bu risalesinde, Batı’yla İslâm’ın siyasî sistemleri karşılaştırılmış, bu bağlamda, millî egemenlik, ilâhi egemenlik, meclis, başkanlık sistemi, yasama ve yürütme organları, senato vb. kavram ve kurumlara dair dikkate değer görüşler ileri sürülmüştür.
Diğer risalelerinde olduğu gibi bunda da temel düşünce; İslâm toplumu ile Batı toplumunun birbirlerinden farklı olduğu ve Batı’nın kendi siyasî/sosyal ihtiyaçlarına istinaden inşa ettiği kurumların bize uymayacağıdır. Eserde, Batı tipi parlâmenter sistem ve kurumların İslâm toplumlarına niçin uymayacağı ve İslâm toplumuna uygun bir siyasî sistemin nasıl olması gerektiği uzun uzun anlatılmıştır.
Bu yazıda onun tüm fikirlerinden bahsetme imkânı yok. Ama önemli bulduğum bazı hususlara dikkat çekmek isterim. Meselâ o, Meclis'e yasama yetkisi verilmesine karşıdır. Çünkü hukuk, bir sayısal mesele değildir, bu sebeple kanunları, hukuk bilginlerinden oluşan bağımsız bir kurul yapmalı, Meclis'e sadece denetim görevi verilmelidir.
Paşa’nın başkanlık sistemine dair görüşleri ise özetle şöyle: O, her şeyden önce, güçlü devletten yana. İdarî/siyasî hak ve imtiyazların farklı makam ve kurullara verilmesi hâlinde devlet idaresinin zaafa uğrayacağı görüşünde. Bunun için devleti idare etme hak ve imtiyazının tek bir kişide; başkanda toplanması ve başkanın halk tarafından seçilmesi gerektiğini savunuyor. Ona göre başkan, yürütmenin başı ve siyasî sistemin düzenleyicisi olarak yalnızca yasama heyetine ve halka karşı sorumlu olmalı.
Hâsılı, siyasî sistem tartışmalarının sürdüğü şu sıralarda Said Halim Paşa okunmalı. Fikirleri elbette tartışılabilir; ama ilmî seviyede olmak şartıyla. Zaten bugün toplumumuzun en fazla muhtaç olduğu şey, entelektüel ve seviyeli bir tartışma ortamıdır. Konuya ilgi duyanlar, Said Halim Paşa, Bütün Eserleri (Büyüyen Ay Yay.) adlı kitaba bakabilir.