Sanat dünyasındaki Filistin-İsrail geriliminde bu kez gözler Venedik Film Festivali’ndeydi. Festival Başkanı Alberto Barbera büyük bir film festivalinin taraf tutmayacağını belirterek, “Kişisel görüşüm Netanyahu’nun bir suçlu olduğudur” dedi. Festival öncesinde 300’den fazla film yapımcısı festivali ‘İsrail’in Filistin halkına yönelik vahşeti’ karşısındaki ‘sessizliği’ nedeniyle kınamıştı.
SALİHA SULTAN
Sanat dünyasında Filistin-İsrail gerilimi dinmiyor. Bu yıl 28 Ağustos - 7 Eylül tarihlerinde 81’incisi düzenlenen uluslararası Venedik Film Festivali arifesinde, dünyanın dört bir yanından 300’den fazla film yapımcısının imzaladığı ve Venedik’teki İsrail filmlerinin boykot edilmesini isteyen bir dilekçe ortaya çıktı. Dilekçede, bu filmlerin ve film yapımcılarının Gazze’de yaşananlara bir şekilde ortak olduğu iddia edilirken, imzacılar ayrıca Venedik Film Festivali’ni, ‘İsrail’in Filistin halkına yönelik vahşeti’ karşısındaki ‘sessizliği’ nedeniyle kınadı. Venedik Film Festivali programının ilk yarısının geride kaldığı bugünlerde Festival Başkanı Alberto Barbera, Deadline haber sitesine verdiği söyleşide, şu ana kadar oldukça hareketli geçen ve 7 Eylül’de sona erecek festivali ve yaşanan gerginlikleri değerlendirdi.
“Kişisel görüşüm, Netanyahu’nun bir suçlu olduğudur” diyen Barbera, “Bu çatışmada herhangi bir büyük film festivalinin ‘taraf tuttuğunu’ gördünüz mü? Biz herkese ve farklı siyasi görüşlere sahip insanlara açık bir alanız. Her türlü konuda farklı görüşleri vurgulayan filmler gösteriyoruz. Taraf tutmak istemiyorum ve festival direktörü rolümle festival için bu tür kamusal açıklamalar yapamam. Benim kendi kişisel görüşlerim var. O da Netanyahu’nun bir suçlu olduğudur. İsrail nüfusunun çoğu da aynı şeyi düşünüyor. Her hafta bu yönde gösteriler oluyor” diye konuştu.
Barbera, Arap ve Filistinli film yapımcılarının imzalarıyla başlatılan ve Filistinlilerin sansürlenmesini kınayan dilekçeye ilişkin ise “Sanırım dünyanın dört bir yanında birçok Filistin yanlısı gösteri gördük ancak rehineler için neredeyse hiç gösteri olmadı. Bu çatışmayı tetikleyen katliamı unutmamalıyız. Elbette, film yapımcılarının Filistinlileri ve oradaki nüfusun, özellikle de çocukların korkunç, acı dolu durumunu desteklemek için bir dilekçe imzalamasını anlıyorum. Bunu düşünmek bile zor. Netanyahu’nun Gazze’de yaptığı şey bir savaş suçudur ve 7 Ekim de öyleydi. Ancak ideolojik nedenlerle hiçbir filmi geri çekmeyiz. 300 film yapımcısının geri çekmesini istediği filmler hiçbir şekilde Filistin karşıtı filmler değil, tam tersi...” diye konuştu.
İSRAİLLİ YÖNETMENDEN ‘BU BÖYLE DEVAM EDEMEZ’ TEPKİSİ
Venedik arifesinde tepki toplayan İsrail filmlerinden birinin yönetmeni olan Amos Gitai, filminin boykot edilmesi çağrılarına karşı çıktı. Yönetmenin bu hafta sonu Venedik’te Yarışma Dışı’nın galası yapılan filminin Albert Einstein ile Sigmund Freud’un 1930’ların başlarında insan ırkının savaşçı doğası ve savaştan nasıl kaçınılacağı üzerine yazışmalarından esinlendiğini belirtti. Gitai, Venedik’teki basın toplantısında bir İsrailli gazetecinin mektupla ilgili sorusuna yanıt verirken, boykot çağrılarını reddetti. Boykot çağrısı yapan kişilerin büyük ihtimalle filmi izlemediğini söyleyen yönetmen, yapımın İsrail devletinden tek bir şekel bile para almadığını, kendisinin de İsrailliler ve Filistinliler arasında diyaloğu teşvik etmek için hayatı boyunca gösterdiği çabalardan bahsetti. Gitai, “Biz İsrailliler, sahip olduğumuz aşırı, milliyetçi, sağcı, ırkçı, aşırı dinci hükümetten kurtulmalıyız. İki grup da kendi işlerini temizlemeli ve sonra belki yeni bir köprü inşa edilebilir. Şu anda yok ama bir gün geleceği fikrini korumalıyız ve bence gelecek” dedi.