MLSA, "2024 Adalet Gözlem Programı Raporu'nu yayımladı. Raporda, duruşmaların yüzde 68,4'ünde adli yargılama ihlali yapıldığı tespit edildi. Rapora göre bir yılda 366’sı gazeteci olmak üzere toplamda 1.856 kişi yargılandı ve halen 21 gazeteci cezaevinde bulunuyor. Bir yıl içinde iki kez tutuklanan Gazeteci Furkan Karabay, gazetecilik üzerindeki baskıları KARAR'a anlattı. Karabay, yaşadıklarının kendisinde bir travma yaratmadığını, aksine habercilik inadını perçinlediğini söyledi.
BÜŞRA CEBECİ
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), 2024 Adalet Gözlem Programı Raporu'nu yayımladı. Rapor, ifade özgürlüğü ve gazetecilik faaliyetleri üzerindeki 'yargı sopası'nı bir kez daha gözler önüne serdi.
Rapora göre 2023-2024 adli yargılama yılı içinde ifade özgürlüğü kapsamında yargılanan bin 856 kişi içinden 366'si gazeteci ve 21 gazeteci hale cezaevinde bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devlet görevlileri ve polisler birçok davada müşteki sıfatıyla karşımıza çıkıyor. Rapora göre devlet görevlilerinin taraf olduğu 107 davada toplamda 230 kişi yargılandı ve bu davaların yüzde 64'ünde gazeteciler sanık koltuğundaydı.
Gazeteciler, yaptıkları haber içerikleri ve yorumları sebebiyle defalarca yargılandı. Rapora göre yargılanan gazetecilerin yüzde 38,1'i cumhurbaşkanına hakaret, yüzde 37,6'sı kamu görevlisine hakaret suçlamalarıyla karşılaştı.
"Sansür yasası" olarak da bilinen TCK 217/A kapsamındaki “halkı yanıltıcı bilgiyi yaymak” suçlaması da iktidarın gazetecilere uyguladığı başka bir cezalandırma aracına dönüştü. Pek çok gazeteci, iktidarın hoşuna gitmeyen haberler yaptığı için bu suçlamayla karşılaşarak yargılandı ve cezalandırıldı.
DAVALARIN YÜZDE 68'İNDE YARGILAMA HAKKI İHLALİ YAPILDI
Rapora göre, 1 Eylül 2023 ile 20 Temmuz 2024 arasında MLSA’nın gözlemlediği 281 davada toplamda toplam 1.856 kişi yargılandı. Sanıkların yüzde 46,3'ünü aktivistler, yüzde 20,25'ini öğrenciler, ve yüzde 19,7'sini gazeteciler oluşturdu. Rağora görre bu süreçte 860 aktivist, 376 öğrenci, 366 gazeteci yargılandı. Bunun yanı sıra siyasetçiler, avukatlar, akademisyenler ve sanatçılar da düşüncelerini ifade ettikleri için mahkemelerde sanık sandalyesinde yerini aldı.
Raporda, izlenen duruşmaların yüzde 68,4’ünde adil yargılama hakkı ihlalleri de tespit edildi. Duruşmaların geç başlaması, savunmaların kesilmesi, sanıklara söz hakkı verilmemesi ve mahkeme salonlarındaki yetersiz fiziksel koşullar öne çıkan sorunlar arasında yer aldı. Ayrıca, polislerin mahkeme salonlarında bulunması da gözlem raporlarına yansıdı.
GAZETECİLERE "YARGI SOPASI"
Rapor, tutuklamanın gazeteciler için bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığını da ortaya koyuyor. Türkiye’de 1 Eylül 2023’te 30 gazetecinin tutuklu bulunduğu belirtilirken, bu sayı dönemin sonunda 21’e düştü. Bir diğer çarpıcı bulgu, gazetecilerin uzun süreli tutukluluklarının beraat kararlarıyla sonuçlanması ve gazetecilerin tutuklanıp 5 veya 10 günlük süreler sonunda tahliye edilmeleri oldu. Bu gazetecilerden biri de 10Haber muhabiri Furkan Karabay'dı. Karabay, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve belediyeye kayyum atanması ile ilgili yaptığı haberler ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle 9 Kasım'da tutuklandı. Karabay, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ve yanıltıcı bilgiyi alenen yaymakla” suçlandı.
GAZETECİ KARABAY BİR YILDA İKİ KEZ TUTUKLANDI
Dokuz günlük tutukluluğun ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Karabay, bunu ilk kez yaşamıyordu. Zira 2023'ün aralık ayında Sarallar adlı suç örgütünden Barış Saral'ın yargılandığı davanın tutanağını haberleştirmesinin ardından Karabay "terörle mücadelede görev almış kişiyi hedef gösterme" suçlamasıyla yargılandı ve tutuklandı. Karabay, 8 Ocak'ta tahliye edildi. KARAR'a konuşan Karabay, mesleğini görev bilinciyle yaptığını bu sebeple de bir otosansür uygulamadığını söylüyor. Her iki tutuklanmasında da benzer suçlamalarla karşılan Karabay, tutuklanma gerekçelerini şöyle anlatıyor:
Gazeteciliği görev bilinciyle yapıyorum, hiçbir zaman kendimi “korumak” için otosansüre gitmedim. İlk tutukluluğumda, “Haberde başsavcının ismini neden verdin?” diye sormuştu savcı. Haberde adı geçen kişi hakkında rüşvet iddiası olan dönemin istanbul cumhuriyet başsavcısı Şaban Yılmaz’dı. Yılmaz ismi gizli biri değildi. Dolayısıyla ismini vermemde bir sakınca yoktu. Ancak savcı, “Başsavcının ismini vererek onu terör örgütlerine hedef gösterdin” deyip tutuklamaya sevk etti, ardından tutuklandım.
İkinci tutukluluğumda da şimdiki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in ismini vererek haber yaptığım için aynı gerekçeyle tutuklandım. Yine bir başsavcıyı haber yaparak terör örgütlerine hedef gösterdiğim iddia edildi. Ancak böyle bir durum pek tabii söz konusu değildi.
Karabay'ın her iki tutukluluğu da kısa sürdü, çünkü suçlamalar Karabay'ın cezaevinde uzun süre kalmasına yetecek türden değildi. Ancak Karabay'ın bir yıl içinde ikinci kez benzer suçlama ile tutuklanması, gözaltı ve tutukluluk gibi uygulamaların keyfiliğini de gözler önüne seriyor. Yaşadıklarının kendisinde bir travmaya sebep olup olmadığını sorduğumuz Karabay ise aksine bu durumun gazetecilik yapma inadını perçinlediğini söylüyor:
Tutuklanma, hapis süreçleri bende bir travma yaratmadı, aksine gerçeklerin peşinde koşma, gazetecilik yapma inadım perçinlendi. Yine aynı şekilde haber yazmaya devam ediyorum edeceğim de. Bu süreçler dün yaşandı yarın da yaşanabilir ancak memleketin menfaati, kamuoyunun bilgilendirilmesi için gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmaktan vazgeçmemeliyiz.