Ermeni toplumuna yönelik olumsuz önyargıları kırmak amacıyla gazete çıkarmak fikrini öne atan ve 1996'da ilk sayısı yayımlanan Agos gazetesinin kurucuları arasında yer alan Hrant Dink, Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihteki rolleri açısından çeşitli Batı ülkelerinde sorgulayıcı süreçlerin başlamasını sağladı. İşte, Hrant Dink biyografisi...
Ermeni gazeteci Hrant Dink, 19 Ocak 2007 Cuma günü saat 15.00 sıralarında, genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin İstanbul'da Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki binası önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu 52 yaşında hayatını kaybetti.
2015 yılında İçişleri Bakanlığı bazı polis, jandarma ve devlet görevlilerinin bu cinayeti bildikleri ancak göz yummaları nedeniyle Hrant Dink'in ailesine 100 bin lira tazminat ödedi. 2020 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşama hakkı, ifade özgürlüğü ve etkili başvuru hakkıyla ilgili maddelerini ihlal ettiğine hükmetti ve Dink ailesine 133 bin euro tazminat ödenmesine karar verdi. Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin açılan dava, 15 yıl geçmesine karşın sonuçlanamadı. Davanın savcısı 6 kez değişti.
HRANT DİNK'İN HAYAT HİKAYESİ
15 Eylül 1954 tarihinde Malatya'da dünyaya geldi. Hrant Dink, babası tarafından aslen Sivas Gürünlüdür, anne tarafından Sivas Kangallıdır.
Anne ve babası 1961 yılında İstanbul'a taşınmalarının ardından boşandı. Hrant ve iki kardeşi Gedikpaşa'daki Ermeni Yetimhanesi'ne yerleştirildi. Dink bu sırada Türkiye'de gelişmekte olan sol siyasetten etkilendi ve Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist çizgisinde siyaset yapmaya başladı. O yıllarda, çeşitli örgütlerin gerçekleştirdiği eylemlerin Ermeni cemaati ile ilişkilendirilmesini önlemek amacıyla ismini mahkeme kararı ile Fırat olarak değiştirdi.
EŞİ RAKEL DİNK İLE YETİMHANEDE TANIŞTI
Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde Zooloji eğitimi aldı. Bir süre sonra yetimhanede birlikte büyüdükleri Rakel Yağbasan ile evlendi. Kardeşleriyle birlikte açtığı yayınevi ve kırtasiye işlerini sürdürürken, eşi Rakel ile kendileri gibi Anadolu'dan gelen kimsesiz ve yoksul çocukların yetiştiği Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nı yönetmeye başladı. Açılışından 21 yıl sonra kampa devlet el koydu.
Hrant Dink, askerliğini Denizli Piyade Alayı'nda 8 ay kısa dönem er olarak yaptı. Bazı gazetelerde kitap eleştirileri ile yazı hayatına başladı. Basında çıkan yanlış haberlere gönderdiği düzeltmeler ile adı duyulmaya başladı. İstanbul Ermeni Patrikhanesi'ne, "Ermeni toplumu çok kapalı yaşıyor, kendimizi iyi anlatırsak önyargılar kırılır" diyerek bu amaçla Türkçe ve Ermenice bir gazete çıkarmayı önerdi.
5 Nisan 1996 tarihinde ilk sayısı yayınlanan Agos gazetesinin kuruculuğunu, yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını üstlendi. Agos dışında Zaman ve Birgün gazetelerinde yazdı. Yazılarında Türkiye'deki her etnik topluluğun barış içinde yaşaması gerektiğinin altını çizen Hrant Dink, aynı zamanda Ermeni cemaatinin patrikhane dışında sivil bir merkezi olması gerektiğini de söylüyordu.
HAKKINDA AÇILAN DAVALAR
Hrant Dink hakkında, Türk Ceza Kanununun 301. maddesini ihlal etmekten davalar açıldı.
Ermeni Diasporası'na 1915 olayları için 'soykırım' kelimesini içermeyen daha yumuşak muhalefet yürütmeleri çağrısında bulundu. Bunlara karşılık 2002 yılında Şanlıurfa'da verdiği bir konferansta "Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim" dediği için "Türklüğü aşağılamaktan" üç yıl yargılanarak, beraat etti.
13 Şubat 2004'te yayımlanan bir makalesindeki " 'Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur" sözleri nedeniyle 301. maddeden 'Türklüğe hakaret' suçlamasıyla yargılandı ve aksi yönde verilen bilirkişi raporuna rağmen 6 ay hapis cezası aldı ancak cezası ertelendi. Dink, bu dava için AİHM'ye başvurmaya hazırlanmaktaydı. Bunun dışında Dink'in yargılanmakta olduğu iki dava daha vardı.
Reuters'a "Evet 1915'te olan bir soykırımdı çünkü 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halk ve onun uygarlığı artık yok" biçiminde bir demeç verdi. Bu, 1915-1918 yıllar arasında Osmanlı'da Ermeni Tehciri'ndeki olaylar konusunda Ermeni diasporasına yakın tutum sergilediğini gösterdi, fakat onlardan ayrıştığı nokta şuydu: Bu iddiaların temelini oluşturan Vahakn N. Dadrian'ın, Ermeni toplumuyla Türk toplumunun arasının açılmasından Osmanlı yönetimini sorumlu tutmasına rağmen, Hrant Dink bu durumun esas sorumlusunun Avrupa ülkeleri olduğunu iddia ediyordu.
HRANT DİNK'İN KATLEDİLMESİ
Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de Şişli'de Halaskargazi Caddesi üzerindeki Agos gazetesinin çıkışında, saat 14:54'te yakın mesafeden yapılan 3 el silah atışıyla öldürüldü. Katil zanlısı olarak 19 yaşındaki Ogün Samast adlı bir kişi, güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerin yayınlanmasından sonra, kendi babası tarafından polise ihbar edilerek, Samsun otogarında sivil giyimli jandarma ve polis ekipleri tarafından yakalandı.
Hrant Dink, Türkiye'de 1909 yılından bu yana, suikast sonucu öldürülen 62. gazeteci oldu.
Hrant Dink'in cenazesi, 23 Ocak 2007 Salı günü Şişli'de Agos Gazetesi önünde bir törenle başladı. Cenazeye katılanlar DİSK tarafından hazırlanan Türkçe, Ermenice ve Kürtçe "Hepimiz Hrant Dink'ız, hepimiz Ermeniyiz!" yazılı dövizler taşıdı. Ayrıca topluluğun taşıdığı dövizlerin bazılarında ise Türk Ceza Kanunu 301. maddesine atfen "Katil 301" yazmaktaydı. Topluluk Kumkapı'ya kadar yürüdü. Burada Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesi'nde yapılan dini törenin ardından Hrant Dink Balıklı Ermeni Mezarlığı'nda toprağa verildi. Cenaze törenine kimi kaynaklara göre 40 bin, kimilerine göre ise 100 bin kişi katıldı.
HRANT DİNK'İN ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN
Cenazenin Ermeni diasporasının bir kısmının Türkiye'ye bakışını değiştirdiği, geleneksel düşmanca yaklaşımın yerini şaşkınlığa ve tereddüte bıraktığı düşünülmektedir. Örneğin, Ermeni Diasporası'nın önde gelen isimlerinden Isabelle Kortian "Türklerin Dink'i kucaklaması bizde 'deprem etkisi' yaptı!" demiştir.
Suikaste kurban gitmesinden bir yıl sonra Lyon Belediyesi, Lyon'da bir sokağa, Diyarbakır'da da Sur Belediyesi Süryani ve Müslümanların bir arada yaşadığı bir sokağa Hrant Dink'in adının verilmesini kararlaştırdı. 2010 yılında Kınalıada sahilindeki bir çocuk parkına Hrant Dink Çocuk Parkı ismi verildi. Hrant Dink'in suikasta uğradığı Halaskargazi Caddesi ile kesişen Ergenekon Caddesi'nin ismi de Hrant Dink Caddesi olarak değiştirilmek istenmiş, ama 8 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis oturumunda bu talep reddedilmiştir.