Gazeteci Çetin Emeç, 7 Mart 1990 günü aracına bindiği sırada maskeli iki kişi tarafından 7 kurşunla öldürüldü. Saldırının ardından gazeteyi arayan bir kişi, "İslam düşmanı olduğu için Çetin Emeç'i öldürdük. Saldırıyı Türk İslam Komandoları yaptı" dese de suikasttan 6 yıl sonra İrfan Çağrıcı adlı tetikçi yakalandı. İşte, Çetin Emeç biyografisi...
Babıali'nin 'tiraj ustası' lakaplı gazetecisi Çetin Emeç, terörün 90'lı yıllarda hedef aldığı aydınlardan biriydi. Eve gelen tehdit telefonlarıyla çoğunlukla eşi Bilge Emeç muhatap oluyordu. Bilge Emeç, eşinden habersiz olarak arabasının camlarının zırhlı yapılmasının gazete yönetiminden rica etmiş, Çetin Emeç'in cevabı ise hep aynı olmuştu: "Havlayan köpek ısırmaz. Ben gazeteciyim. Ben yazmazsam o yazmazsa kim yazacak?" Çetin Emeç, kendinden habersiz verilen korumaları da ilk gün yanından uzaklaştırmıştı.
ÇETİN EMEÇ'İN HAYAT HİKAYESİ
Annesi Rabia Emeç, babası ise gazeteci, Demokrat Parti'nin kurucularından milletvekili Selim Ragıp Emeç'tir ve Zeynep, Leyla ve Aydın isimli 3 kardeşi vardır. Eşi Bilge Emeç'tir. Mehveş ve Mehmet isimli iki çocuğu babasıydı. Kızı Mehveş Emeç, Kültür Bakanlığı devlet sanatçısıdır.
Galatasaray Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1952'de babası Selim Ragıp Emeç'in Son Posta gazetesinde başladı. Babası Demokrat Parti'den milletvekili seçilip 27 Mayıs Darbesi'nden sonra tutuklanınca gazetenin başına geçti.
Hayat ve Ses dergilerinde yazı işleri müdürlüğü yaptıktan sonra 1972 yılında Hürriyet Grubu'na geçti. Hürgün Yayınları'nın genel yayın yönetmenliğini yaptığı sırada, Hürriyet Gazetesi'nin de genel yayın müdürlüğü görevini üstlenen Emeç, 1984-1985 yıllarında da genel yayın yönetmeni olarak Milliyet'e geçti. 1986'da genel koordinatör olarak Hürriyet gazetesine döndü.
38 yıllık gazeteci olan Emeç, Gazeteciler Cemiyeti, Uluslararası Basın Enstitüsü ve Uluslararası Gazetecilik Basın Enstitüleri Federasyonu üyesiydi.
ÇETİN EMEÇ SUİKASTI
7 Mart 1990 sabahı yazarı olduğu Hürriyet gazetesine gitmek üzere İstanbul Suadiye'deki evinden çıktı. Arabasına binerken maskeli iki adam tarafından 7 yerinden kurşunlanan Çetin Emeç olay yerinde öldü.
Aracın şoförü Sinan Ercan ise can haliyle arabadan inip kaçarken saldırganlar onu da 15 metre ileride yakalayıp yol kenarında öldürdü.
Çetin Emeç'in kabri, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
ÇETİN EMEÇ'İ KİM ÖLDÜRDÜ?
Suikastın ardından gazeteyi arayan Karadeniz şiveli bir şahıs, "İslam düşmanı olduğu için Çetin Emeç'i öldürdük", "Saldırıyı Türk İslam Komandoları yaptı" demişti ki Emeç'in öldürüldüğü 1990 yılından günümüze kadar Türk İslam Komandoları isimli bir örgütün izine rastlanamadı. Fakat bazıları oto hırsızlığından, bazıları banka soyma suçlarından yakalanan şahısların içlerinde bulunduğu oldukça garip bir grup Çetin Emeç suikastının failleri olarak yargılandı.
Mensuplarının çoğunluğu Batmanlı olan grubun lideri olmakla suçlanan kişi ise Kastamonu doğumlu ve İstanbul Üniversitesi mezunu olan İrfan Çağrıcı'ydı. Hürriyet, Çetin Emeç suikastının üzerinden 6 yıl geçmesinden sonra 2 Mart 1996 günü yakalanan İrfan Çağrıcı için "İşte Emeç'in Tetikçisi" manşetini attı. Ancak günümüze kadar Çetin Emeç suikastı ürerindeki esrar perdesi aralanamadı.
SUİKASTTE KULLANILAN SİLAH ELE GEÇİRİLDİ
İrfan Çağırıcı hakkında 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde idam istemiyle dava açıldı. Dava sürecinde idam cezasının kaldırılması nedeniyle müebbet ağır hapis cezası talep edildi ve bir yıl süren yargılama sonucu Çağrıcı müebbet hapis ile cezalandırıldı ve hapse gönderildi.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı ise Çetin Emeç suikastında kullanılan Ingram-M10 otomatik tabancanın o tarihe kadar herhangi bir suikastta kullanılmadığını açıkladı.
Dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut suikast ile ilgili olarak, "Failler veya arkasında ki örgütler bu davranışlarla bir sonuca varamazlar. Türkiye'de bu hareketlerle demokrasiye yönelik bir tavır konulması arzu ediliyorsa katiyen o da tahakkuk etmeyecektir" açıklamasında bulundu.
ÇETİN EMEÇ'İN ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCEKİ SON YAZISI
Çetin emeç hem gazeteci yöneticisi olarak attığı manşetlerle hem de yazar olarak yazdığı yazılarla doğrudan ve sert bir üslubun sahibiydi. 'Manzara' başlığını taşıyan ve öldürüldüğü gün yayınlanan son yazısında yine Suriye'ye yönelik sert eleştiriler vardı.
"ASIL HEDEF OKTAY EKŞİ'YDİ"
İstanbul Emniyeti ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın elde ettiği bilgilere göre o günlerde terörün hedefindeki kişi aslında Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi'ydi. Ancak Oktay Ekşi, gazeteye gidiş gelişlerinde farklı saatleri ve farklı güzergahları tercih ettiğinden onu hedef alanlar başarılı olamadılar. Oysa Çetin Emeç onlar için çok kolay bir hedefti. Hemen her gün aynı saatte evinden çıkıp gazeteye gidiyordu.
DÖRT GÜN ÖNCE EV TELEFONU ARANDI: "HAYATİ BİR MESELE"
Çetin Emeç'in öldürülmesinden dört gün önce 3 Mart 1990 sabahı dokuzda Emeç'in ev telefonunu arayan bir kadın "Çok önemli hayati bir mesele. Eşinize ulaşmam lazım. Hayati bir konu acele arasın" diyerek bir telefon numarası bıraktı. Suikasttan sonra bu telefon numarasını araştıran İstanbul Emniyeti, telefonun aynı zamanda Türk vatandaşlığına geçmiş olan Suriyeli bir işadamının üzerine kayıtlı olduğunu belirledi. Bu telefonu kullanarak Çetin Emeç'in evini arayan kadın, işadamının yanında çalışıyordu. İfadesi alınan kadın iş insanının bir gün Çetin Emeç'i kastederek 'öldürün o gazeteciyi' diye bağırdığını öne sürüyordu.
İrfan Çağrıcı