Trump’ın Oval Ofis’e oturduktan sonra yaptığı Suriye’de güvenli bölge çıkışı suları ısıttı. ABD’nin PYD’ye zırhlı araç sevkiyatı ve Rusya’nın hazırladığı anayasa taslağı sonrası Karar’a bilgi veren güvenilir kaynaklar, tüm bu hamlelerin Kürt federasyonu hedefinin bir parçası olduğu görüşünde.
ÖZEL HABER: HİLAL ÖZTÜRK
Suriye iç savaşının başlamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık dile getirdiği güvenli bölgeler önerisi, ABD Başkanı Donald Trump tarafından da seslendirildi. Ancak Trump’ın güvenli bölgeler çıkışıyla neyi kastettiği henüz belirsiz. Karar’ın güvenilir kaynaklardan aldığı bilgilere göre, Erdoğan’ın güvenli bölge önerisiyle Trump’ın dile getirdiği proje tamamen farklı ve Türkiye’nin kırmızı çizgi olarak gösterdiği Suriye’nin kuzeyinde Kürt özerk yönetimi kurulmasını hedefliyor. Suriye Anayasası taslak metni, ABD’nin YPG’ye zırhlı araçlar verdiğini açıklaması ve güvenli bölgenin aynı projenin devamı olduğunu belirten kaynaklar, Trump’ın dile getirdiği bu hamlenin Türkiye’nin El Bab’dan sonraki hedefi olan Menbiç başta olmak üzere YPG’nin işgali altındaki bölgelere güvenlik şemsiyesi açmak.
Rus uzmanlar tarafından hazırlandığı belirtilen Suriye Anayasası taslak metninde Kürtlerle ilgili bölüm dikkat çekmişti. Sputnik’te yayınlanan taslak metnin ayrıntılarında, Suriye Cumhuriyeti’nin resmi dilinin Arapça olduğu belirtiliyor ancak “Kürt kültürel özerkliğinin hükümet kurumlarıyla örgütlenmelerinin Arapça ile Kürtçe’yi eşit olarak kullanması gerektiği” yer alıyor. Metinde “Her bölge, yerel referandumla desteklendiği takdirde, resmi dile ilaveten, çoğunluğun dilini kanunun düzenlediği şekilde kullanma hakkına sahip olmalıdır” deniliyor. Taslak metninde ayrıca, Suriye topraklarının “bölünemez, dokunulamaz ve tek parça” olduğunu ifade ediyor fakat, “Ülke sınırları ancak tüm Suriyeli vatandaşları arasında düzenlenecek referandum sonucunda değişebilir” ifadeleri de bulunuyor.
Geçen hafta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriyeli muhalif gruplar adı altında PYD’li ve Suriyeli Kürtleri Ulusal Meclisi (ENKS) temsilcileriyle Moskova’da bir araya geldi. Bu görüşmede Türkiye’nin çözüm yolunda olumsuz ve bozucu bir tavır içinde olduğu iddia edildi. Çözüm önerisi olarak ise federal sistemin onaylanması ve bu konuda anlaşmanın olması gerektiği dile getirildi. Güvenli bölgeler önerisinin belirsiz olmasının Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan Kürt federasyonu hamlesi olduğunu ifade eden kaynaklar, Türkiye’nin El Bab’dan sonra Menbiç’i hedef alacağının bilinmesi ve bu önerinin de önlem alma anlamına geldiği görüşünü paylaşıyor. Kürt bölgesi oluşturulması halinde TSK’nın hem hava hem kara operasyonlarını durdurmak zorunda kalacağını belirten kaynaklar, bu öneriye Türkiye’nin karşı çıkması gerektiğini vurguluyor.
LAVROV'DAN 'LİBYA GİBİ OLMASIN' UYARISI
Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Trump’ın Suriye’de güvenli bölgeler kurma teklifini daha açık bir şekilde ifade etmesi gerektiğini söyledi, sonucun Libya’ya benzemesinden endişe ettiğini belirtti. Lavrov, ABD Dışişleri’nin güvenli bölge planını netleştirdikten sonra konuyu görüşmeyi umduklarını ifade etti. Trump’ın şu ana kadar olan açıklamalarından edindiği izlenimin, güvenli bölgelerin Libya’dakilere benzer olmadığını ifade eden Lavrov, şunları söyledi: “Trump yönetiminin planlarını somutlaştırması gerekiyor. Anladığıma göre, Amerikalılar’ın güvenli bölgelerden bahsetmelerinin sebebi hepsinden önce göçmenlerin sayısını azaltmak istemeleri. Güvenli bölgeler fikri, Suriye krizinin önceki aşamalarında da tartışılmıştı. O zaman, çok üzücü olan Libya deneyimini yeniden canlandırmak istemişlerdi. Washington’un söylediklerinde, yeniden bu yoldan gitme girişimine yönelik bir işaret görmüyorum.” Öte yandan Lavrov, Suriye’de ateşkesi denetlemek için Rusya, Türkiye ve İran tarafından oluşturulan ortak mekanizmanın çalışmaya başladığını söyledi. Ayrıca BM gözetiminde 8 Şubat’ta Cenevre’de yapılması öngörülen Suriye görüşmeleri ise 20 Şubat’a ertelendi.
TRUMP'IN ÇIKIŞI OBAMA KARŞITLIĞI OLABİLİR
Washington’un güvenli bölge mesajını KARAR’a değerlendiren uzmanlar, farklı noktalara dikkat çekti. Prof. Dr. Mensur Akgün, 4 farklı olasığa değinirken, Prof. Dr. Beril Dedeoğlu ise bu bölgelerin Esad rejiminin kontrolü altında olabileceğini belirtti.
ANLAŞMAZLIKLAR ÇIKACAK
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu: “Trump’ın açıklamasında güvenli bölgeler ifadesi var yani tek bir bölgeden söz etmiyor. Bana göre Trump çatışmalar sonucu ülkelerini terk edenlerin rahatlıkla gidebilecekleri yerleri kastediyor. Yani Kürt bölgesi, o bölge, bu bölgeden çok devletlerin güvenli bölge olarak göstereceği, garanti altına alabilecekleri yerler. Yerel güçlere göre değil merkezi güce göre hareket edecektir. Örneğin Suriye yönetimine soracaktır, iç güvenlik biriminizle güvenli bölge sağlayın diyecektir. Bu arada bir sürü anlaşmazlık ortaya dökülecek ve bu durumda nasıl hareket edilir göreceğiz.”
RUS ETKİSİNİ KIRMAK İÇİN Mİ?
İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Karar Yazarı Prof. Dr. Mensur Akgün: “Trump, güvenli bölge meselesini Obama zamanında reddettiği için gündeme getiriyor olabilir. İkincisi, Rusya’nın etkisini kırmak amacıyla gündeme getiriyor olabilir. Üçüncüsü de, bizim çekindiğimiz rahatsız olduğumuz PYD’nin kontrolünde olan bölgeleri daha etkin bir şekilde korumak amacıyla da gündeme getiriyor olabilir. Ama bunu yapacağını zannetmiyorum. Bir de Türkiye’nin uzun süre önce söylediği kontrol edilen bölgeler üzerinde güvenli bölge oluşturulması içindi. Ancak bu alternatifi de Türkiye’ye danışarak yapabilir. Gördüğüm kadarıyla böyle bir danışma da yok. Bu açıdan Obama zamanında reddettiği için bu konuyu bir daha değerlendirelim fikri var ortada.”
TEK TARAFLI SİYASİ BİR TUTUM
TOBB Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haldun Yalçınkaya: “Donald Trump, güvenli bölgeleri sektörlere ayırmak istiyor olabilir. Yani Kürtler’in olduğu yerde ayrı, muhaliflerin olduğu yerde ayrı güvenli bölgeler oluşturmak istiyor olabilir. Bu şekilde Kürtler’in tuttukları yerlerin ellerinde kalmasını sağlamak isteyebilir. Ayrıca içi dolu olmayan bu planda güvenli bölgenin güvenliliğini de örneğin PYD bölgelerinde PYD sağlar diye düşünüyor olabilir. Bu fikirler diplomasi ile ortaya çıkmıyor. Tek taraflı siyasi bir tutum.”
ZIRHLILARIN ‘SON ALICISI’ KOBANİ
ABD’nin terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD'ye geçen hafta gönderdiği zırhlı araçlara dair bilgilere ulaşıldı. Amerika’nın Sesi’ne göre araçların verilmesi kararının Obama döneminde alındığı, teslimatının Trump’ın göreve başlamasına denk geldiği iddia edildi. Araçların Kanada merkezli bir şirket tarafından üretildiği belirtildi. PYD’ye gönderilen zırhlıların teslim belgesine ait fotoğraflar da yayımladı. Teslim belgesinde, son alıcı kısmında ‘Kobani’ yazıldığı görüldü.
ŞAM’DA NÜFUZ SAVAŞI
Şam’da ilginç gelişmeler yaşanıyor. İran ve Rusya arasında yeni siyasi yönetimin Esad ailesinden olup olmaması konusunda ayrılık olduğu belirtiliyor. İran’ın yine Esad ailesinden ve Alevi bir ismin başkan olmasını istiyor. Moskova ise yeni yönetimin Esad ailesinden olmaması konusunda ısrarcı. Ayrıca Esad’ın kardeşi 4. Ordu ve Özel Kuvvetler Başkanı Mahir Esad ve İranlılar ile Suriye Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Memluk ve Ruslar arasında çatışma yaşandığı iddiaları da var.