Türk Ocakları ve particilik
İstanbul Türk Ocağı, yıllardan biri değerli dostum Cezmi Bayram başkanlığında yüksek düzeyli kültürel hatta akademik çalışmalar yapmaktadır. Fikir hareketlerinin particilik seviyesine düştüğü zamanımızda yüksek düzeyli fikrî çalışmaların değerini belirtmeme gerek yok. Particilik ayrı bir faaliyet sahasıdır. Hür bağımsız olması gereken yüksek düzeyli fikri çalışmaların değerine dikkat çeken birçok yazı yazdım, sonuncusu “Particilik fikirleri boğuyor” başlıklı yazımdır. (Karar, 19 Nisan 2022)
Böyle yüksek düzeyli fikri çalışmaların bir örneği, İstanbul Türk Ocağı’nın “Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları” adlı uluslararası sempozyumdu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu sempozyuma davet edildi, Canan Kaftancıoğlu ile birlikte geldi, Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu protokol bölümünde birer konuşma yaptılar. Önce MHP lideri Bahçeli sert tepki gösterdi. Sonra, Türk Ocağı Genel Merkezi, alelacele İstanbul Türk Ocağı yönetimini görevden aldı. Görevden almanın hukuki olmadığı yolunda itirazlar var...
ULUSLARARASI SEMPOZYUM
Önce sempozyuma bir göz atalım. Bu aynı konudaki sempozyumların ikincisi… Sempozyuma tebliğ sunarak ya da müzakereci olarak katılan çok sayıdaki isimden birkaç örnek: Ali Bardakoğlu, Sami Selçuk, , Hayri Kırbaşoğlu, Mustafa Çağrıcı, Hamdi Kâşif Okur, İlhami Güler, Zeki İşcan, Caner Taslaman gibi kamuoyunda eserleriyle bilinen saygın isimler… Yurt dışından Tunus eski Kültür Bakanı sosyolog Mehdi Mabrouk başta olmak üzere Türk ve Arap dünyasından akademisyenler…
Dr. Sokol Brahaj’ın “Balkanlarda Bektaşiliğin durumu ve problemleri”, Prof. Salahaddin Sourchi’n “Tunus’ta tehdit altındaki demokratik geçiş süreci ve ölümcül hatalar” tebliğleri gibi çok önemli sunuşlar, tartışmalar oldu…
Zihinler nasıl açılır, ufuklar nasıl genişler? İşte böyle...
HAYATİ SORUNLAR
Sempozlumun “Sonuç Bildirisi”nden birkaç madde:
“Günümüz İslam dünyasının en önemli sorunlarının başında dini anlamadaki yöntem sorunu gelmektedir. Bunun için bilgi üretme ve yorum yönteminin güncellenerek yaşanan hayatın gerçeklerini dikkate alan olgu merkezli bir dini bilgi üretiminin gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır.”
Metindeki ‘yöntem’ ve ‘olgu’ kavramlarının önemine dikkat çekmek isterim.
Bildiride “İslam dünyası, çok boyutlu ahlâkî ve dinî yozlaşma, genç kuşaklarda dine karşı kayıtsızlık, din dilinin yenilenmesi ve dini anlayışın hayatın gerçeklerinden uzaklaşması gibi sorunlar” vurgulanıyor.
Bildiriden bir başka madde:
“İslam dünyasının kurtuluşu, ancak ve ancak akıl, ahlak, bilim ve hukukun, bilhassa da kamu hukukunun geliştirilmesiyle mümkün olacaktır.”
Evet, elbette evet, “akıl, ahlak, bilim ve hukukun, bilhassa da kamu hukukunun geliştirilmesi.”
Bu sütunda defalarca fıkıhta kamu hukukunun gelişmediğini yazdım.
Sayın Cezmi Bayram’dan sempozyum metninin yayınlanmasını önemle rica ediyorum.
MİLLİYETÇİLİK VE PARTİCİLİK
Böyle bir sempozyuma, CHP liderinin davet edilmesi ve İBB’nin destek olması, takdir edilecek davranışlardır. CHP’nin eski kalıplar içinde kalması ülkeye hiçbir şey kazandırmaz, eski kavgaları körükler sadece… Kılıçdaroğlu’nun partisini farklı fikirlere ve kitlelere açması değerli bir davranıştır.
Aynı şekilde “bu taraf”ın da eski kalıpları, eski kavgaları aşması, yaşamakta olduğumuz zorlu sorunlar üzerine odaklanması gerektiği açık.
Siyasetin çıkarı ise, aksine, tabanını pekiştirmektir. Bu yüzden yüz yıldır bizde iktidarlar muhaliflerine ‘hain’ diyor, kavga bitmiyor.
Halbuki ‘milletleşme’nin yolu kitleleri kutuplaştırmak değil, mahallelerin kapılarını sonuna kadar açarak iletişim ve kaynaşmayı geliştirmektir.
Bütün ömrünü geniş ufuklu bir kültürel milliyetçiliğe ve Türk Ocaklarına adayan Cezmi Bayram ve arkadaşları hakkındaki görevden alma kararının, Genel Başkan Prof. Mehmet
Öz’ün de içine sindiğini sanmıyorum. Öz’ü, asistanlığından tanırım. Akademik çalışmalarında görüyorum ki, kaliteli bir tarihçidir.
Son sözü, merhum Erol Güngör’e bırakıyorum:
“Fikir hürriyeti konusunda hiçbir sınırlamaya taraftar değilim... Fikir daima serbestlik, esneklik ve açıklık ister! Partizanlığın olduğu yerde fikir olmaz…” (Sosyal Meseleler ve Aydınlar, s. 477-478)