Rusya örneğinde otokrasi
Çarlığın otokrasi geleneği nasıl oldu da komünizm ve bugünkü federasyon dönemlerinde devam ediyor?
Komünizm döneminde uzaya ilk insanı gönderen, nükleer silah teknolojilerinde ABD ile boy ölçüşen, Kızıl Ordu ile Avrupa’yı titreten Sovyet imparatorluğu hangi sebeplerden kendiliğinden çökmüştü?
Sovyetolojinin en büyük uzmanı Zbigniev Brzezenky’ye göre, Sovyet sistemi 1928-1940 arasında yıllık elektrik üretimini 5 milyar kilovat saatten 48.3 milyar kilovat saate çıkarmıştı. Motorlu araç üretimi yine yılda 8 binden 145 bine ulaştırmıştı. Batılı bazı aydınları bile büyüleyen bu muazzam dinamizm neden bir süre sonra mecalsizlikten çökmüştü?
Yine Brzezinky’ye göre, milyon kişiye düşen araştırmacı, mühendis ve akademisyen sayısı Avrupa’dan 1-3 kat yüksekti; bu muazzam bilim birikimi Sovyetleri neden kurtaramamıştı?
KOMÜNİZMDEN PUTİNİZME
Türkiye’de sağcılar da solcular da Sovyetlerin bütün bu alt yapıya rağmen niye çöktüğü üzerinde ciddi araştırmalar, tartışmalar yapmadı. Sağcılar bir beladan kurtularak rahatladılar, Marksistler “Rusya gerçek sosyalist değildi ki” tesellisine kapıldılar…
Bütün yetkileri “Merkez Komitesi”nde ve Genel Sekreter denilen otokratın elinde toplayan Sovyet sisteminde ekonomi sadece askeri ve uzay teknolojisini geliştirmişti. Bütün ekonomik birimler devlet dairesine dönmüş, serbest piyasa, hür teşebbüs ve hür düşünce olmadığı için sivil ekonomi gelişmemişti.
Sovyet kumanda ekonomisinin 1960’lardan itibaren nasıl yığılıp kaldığını, hiçbir reformun kâr etmediğini en iyi anlatan, sosyalist iktisatçı Sayın Korkut Boratav’ın “Sosyalist Planlamada Gelişmeler” adlı baş eseridir.
Rus otokrasisinin 21. Yüzyıldaki versiyonu olan Putin rejimi 2018 yılında Batı’dan daha ileri 5 yeni füze sistemini açıkladı ama tabii bunları Ukrayna’da kullanamıyor, zira nükleer savaş insanlığın sonu olur. Bu durumda Rus ordusu Ukrayna’da üç haftadır sonuç alamıyor; Batı ambargosu karşısında ekonomisi çöküyor, korkudan borsasını açamıyor.
Parti kodamanlarının yerine oligarkları koymakla ekonomi gelişmiyor tabii.
Bugün gaz ve petrol dışında “Rus ekonomisi” nedir ki?
‘BİZDEN’ OLMAYAN FİKİRLER
Brzezinky Sovyetlerin askeri teknoloji ve bilim birikimine rağmen iktisadi mecalsizlikten çökeceğini 1976’da yayınlanan “İki Çağ Arasında” adlı eserinde öngörmüştü. Bu değerli eser dilimize çevrilmedi maalesef.
1989’da yayınlanan ve dilimize çevrilen “Büyük Çöküş” adlı eserinde Brzezinski, Sovyet sosyolog
Yevgeni Afanasyev’in bir konuşmasını nakleder. Sovyet toplumunun “gönüllü” (?) izolasyon içinde yaşadığını, şuurun “tek yönlü” geliştiğini anlatan Afanasyev şöyle diyor:
“Yani toplum Batı’ya dair hiçbir şey bilmeden yaşadı. Max Weber, Durkheim, Freud, Toynbee veya Spengler hakkında düşünmezdik. Bunlar sadece isimler değil, arkalarında dünyalar ve dünya sistemleri vardır. Bir toplum bu dünyaları tanımadan kalırsa 20. Yüzyılın gerisinde kalır…”
Evet bütün tarih tanıktır, “bizim fikrimiz”, ancak farklı yani bizden olmayan fikirlerle tanışarak, tartışarak, etkileşim sağlayarak gelişir.
HÜR FİKİRLER
Çağımızda otokratik rejimler, dünkü Sovyetler ve bugünkü Çin gibi bir süreliğine iktisadi başarı gösterse de hukuk, hür düşünce, yaratıcı düşünce, temel hak ve hürriyetler gibi yüksek değerleri geriletiyorlar. Bu tuzaktan sakınmak gerekir.
Putin’in dünyada yalnız kalması, tepkilerin genişliği, Çin’in bile aktif destek görüntüsü vermekten sakınması iyi işaretlerdir.
Uygurlara yaptığı zulüm, Çin için fazlasıyla utanç vericidir, yüz kızartıcıdır.
Elbette Batı’nın sömürgecilik, emperyalizm, işgaller gibi büyük suçları vardır, buna kızıp Putin’in otokratik rejimine ve saldırganlığına göz yummak kabul edilemez.
Batı’ya tepki duyarak demokrasiye, fikir ve ifade hürriyetine, modern bilimlere ve modern hukuka husumet duymak Afanasyev’in söylediği gibi bir “izolasyon” olur ve sonucu da aynı olur: Çağın gerisinde kalmak…
Merhum hocamız Şerif Mardin tâ 1966’daki makalesinde şu uyarıyı yapmıştı:
“Türkiye’de muhalefetin sürekli boğazının sıkılmasının yol açtığı en önemli kayıp, sosyal ve iktisadi yaratıcığın engellenmesi olmuştur.” (Türk Modernleşmesi, İletişim Yay. S. 191-192)