Canavarın gözündeki karanlık

Kötülüğün, karanlığın, korkuların yükselip ufukları kapladığı zamanlarda, normal şartlarda gayet medeni, makul, ahlaklı bir hayat süren bazı insanların içinden adeta birer canavar çıkıyor.

Bu kimselerin en temel medeni değerlere nasıl sırt çeviriverdiklerini görmek, içlerinde en ilkel korkulara besleyip büyüttükleri canavarın onları nasıl ele geçirdiğine şahit olmak insanı sarsıyor.

Toplum, değerler ve kurallar çerçevesinde kurulur.

Değerlerin ve kuralların buharlaştığı anomi dönemlerinde “kaba kuvvet” tek belirleyici “değer” haline gelmeye başlıyor.

Halbuki bugün hep beraber istifade ettiğimiz medeniyet kazanımlarının sürebilmesi için temel değerlere ve o değerlere istinat eden kurallara ihtiyacımız var.

Kaba kuvvet o değerlerin yerine ikame edilemez.

Sabahları okula yolladığımız çocuğumuzun yolda birtakım çetelerce dövülüp öldürülmeyeceğinden, evimizin, iş yerimizin, okullarımızın, yollarımızın bir takım paramiliter grupların, yahut mafya elemanlarının tehdidi altında olmadığından emin olmak isteriz.

Hakkımızı hukukumuzu arayabileceğimiz, adaletli bir ülkede yaşamak isteriz.

Zorbalardan korunmanın tek yolu başka bir zorbanın “koruması” altına girmek olmuşsa, “hukukun üstünlüğünün” yerini “üstünlerin hukuku” almışsa, yaşadığımız yer artık cehennemdir.

Ukrayna krizi, bir değer olarak sadece “kaba kuvveti” tanıyan tipleri ortaya çıkartan bir turnusol kâğıdı vazifesi görüyor.

Rusya’nın, beynelmilel antlaşmaları, sözleşmeleri hiçe sayarak Ukrayna’yı işgal etmesi sonrasında insanların verdikleri tepkiler, kaba kuvvet sahibi zorbaların belirlediği bir düzeni kolayca içselleştirebilecek kişilerin sayısının hiç de az olmayabileceğini gösteriyor.

Yükselen tehlike karşısında birçok kimse korku ve panikle kendisine kudretli bir koruyucu, bir savaş beyi (warlord) arıyor.

Ancak aradıkları savaşçı, koktukları şeytanların karşısına hak uğruna dikilecek bir adalet savaşçısı değil!

En az o korktukları şeytan kadar “kötü” başka bir “şeytan” arıyorlar.

Çünkü bu insanlar aslında adâlete, doğruluğa, iyiliğe, hukukun üstünlüğüne inanmıyorlar.

Şu argümanla yaygın şekilde karşılaşıyoruz:

Ukrayna lideri Volodymyr Zelensky komedyenmiş, yönetmenmiş, senaristmiş…

Buna karşılık Vladimir Putin ise KGB ajanıymış, istihbaratçıymış.

Almanya Dışişleri bakanı Annalena Baerbock yeşiller partisindenmiş, aktivistmiş, entelmiş!

Joe Biden çok yaşlı ve pasifmiş, acı kuvvetini kullanmaktaki tereddüdü iradesizliğine işaret ediyormuş.

Boris Johnson komik tipiyle, her daim dağınık saçlarıyla düşmana korku salmaktan uzakmış.

Emmanuel Macron çizdiği hanım evladı memur imajı ile zaten durmadan zayıflık sinyali veriyormuş.

Böyle “hümanist kimlikli siyasetçilerden, şeytani bir kurmay aklı bekleyemezmişiz”...

Bu iddiaların hedefi aslında açık: Böyle düşünenler, Putin gibi gözü kara, kural tanımaz, öngörülemez, acımasız, ahlaki sınırları olmayan düşmanlara karşı bir şansımızın olabilmesi için, başımıza onların karakterinde liderlerin gelmesi gerektiğini düşünüyorlar.

Fakat bu “şeytanla ancak başka bir şeytan başa çıkabilir, o yüzden biz de kendi başımıza bir şeytanı getirmeliyiz” argümanı son derece “şeytani” bir argüman.

Ancak “Hakk’a” değil “güce” tapanların benimseyebileceği türden bir kanaat!..

Kendilerini güvende hissedebilmek için, bizzat iblisin kendisinin arkasında saf tutmakta mahzur görmeyenler ezik, aşağılık, omurgasız, ahlaksız kimselerdir.

Şeytanı başımıza getirirsek şeytanla mücadele etmenin imkânı ve anlamı kalır mı?..

Kötülüğü ortadan kaldırmanın yolu daha çok kötülük yapmak olabilir mi?..

Kan lekesi, üzerine daha çok kan dökülerek temizlenebilir mi?..

Nietzsche’nin meşhur sözünü hatırlayalım:

“Canavarlarla savaşanlar bu süreçte canavarlaşmamaya dikkat etmelidirler. Eğer bir uçuruma uzun süre bakarsan, uçurum da sana bakar.”

Kötülüğün, karanlığın gözlerinin içine çok uzun süre baktık.

Hakkın, adaletin, doğruluğun, iyiliğin aydınlığını unutmaya başladık.

Silkinip, kendimize gelerek, bakışlarımızı tekrar aydınlığa çevirmemiz gerekiyor.

Yolsa eninde sonunda hepimiz birer canavara dönüşeceğiz.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum