Bu böyle midir?

Büyük anlatılar ve ideolojiler çağı bitti sanırken, bir yandan post modern liberal görecelilik anlayışının insanlığı sürüklediği belirsizlik, bir yandan kapitalizmin derin krizleri, “ölü ideolojilerinzombiler misali mezarlarından çıkıp aramıza dönmesine sebep oldu.

Aslında o ideolojilerin “ölüp gömülmüş olmalarının” çok geçerli bir sebebi vardı: Vaatlerini yerine getirememişlerdi. Sundukları kesin çözümler insanlara cehennemi yaşatmıştı. Verdikleri hasarı onarmak büyük zahmetler gerektirmiş, ağır faturalara mal olmuştu.

Fakat çekilen acılar, ödenen ağır faturalar unutulmuş gibi görünüyor.

Hafıza-i beşer, nisyan ile malûldür” demişler.

Şimdilerde piyasada yenileri bulunmadığından, yeryüzü cennetini kurma garantili eski kurtuluş reçeteleri yeniden revaç buluyor.

İnsanlar, “Evet eskiden bazı problemler olmuştu ama problem reçetede değil uygulamadaydı!” diye kendilerini kandırıyorlar.

“Gerçek sosyalizm”, “gerçek milliyetçilik”, “gerçek İslamcılık” yaşansa böyle olmazdı diyorlar.

Parlak, çabuk, keskin ve nihai çözüm vaatleri kitleler nezdinde her zaman iş yapıyor.

İnsanlar gördükleri kelebeğin peşinde koşarken kaybolan küçük çocuklara benziyorlar.

***

Mustafa Kutlu,Bu Böyledir” isimli eserinde, insanların suni bir cangılda kayboluşlarındaki dehşeti, lunaparkın çıkışını bir türlü bulamayan, Süleyman Koç isimli sıradan vatandaşın fantastik hikayesi üzerinden anlatır.

Yaşadığımız sahtelikler dünyasını sembolize eden lunaparkı şöyle tasvir eder:

“Lunapark'ın neonları, florasanları geceyi gecelikten çıkarıyor. Işığın beyazına mor, mor kızılı, yer yer çilek kırmızısı karışıyor. Boşluğa doğru sandalyeler uçuyor. Yeşil beyaz sandalyeler. Neredeyse uçan daireler. ../.. Lunapark parlıyor. Kendinden gayrı her şeyi karartarak. Neonlarını florasanlarını salgılıyor üzerimize. Onun rengine boyanıyoruz. Yeşil yeşil bakarken birden kıpkızıl ateşte yanıyoruz. Sonra yine mor, yine mor.”

Süleyman Koç, lunaparka gezmeye götürdüğü eşi Zinnure ve kızı Fatma ile bir müddet dolaşır. Bir de havalı tüfekle hedef vurup ödül kazanır: Bir fırın! Artık vakit geç olmaktadır. Fatma uyuya kalmıştır. Evlerine dönmek isterler.

Fakat o da ne! Çıkış kapısı sır olmuştur! Zaten kimselerin lunaparktan çıkıp gitmeye niyeti yokmuş gibi görünmektedir. Eğlence tam gaz sürmektedir:

Geriden gelenlerin itelemesi ile kendilerini çadırın gösteri bölümünde buldular.
Şarkıcılar çıktı... Komikler... Hokkabazlar... Sihirbazlar...
İki dansöz karşılıklı kıvırarak seyircileri coşturdu.
Sahneye atlayıp oyuna katılan seyirciler oldu.

Süleyman, kucağında davul gibi fırın, Zinnure kalın pardösüsü içinde terlemiş, Fatmacık uyuyakalmış, gerilerde bir yerde sıkışık oturmuşlardı. Gösterilere bir süre ara verildi. Işıklar yandı... Süleyman o sıra bir insan denizinin ortasında nokta gibi göründüklerini dehşetle fark etti. Ta uzaklarda çadırın kapısı görülüyordu. "Kalk" dedi Zinnureye, "Bu ara çıktık çıktık, yoksa sonumuz karanlık" dedi. Zinnure uyumuş Fatmayı kucakladı. Kalktılar...

Çıkışı arar ama bulamazlar. Aklı başında iki yetişkin olarak "kaybolduk" demeye utanmaktadırlar...

Derken bir polis görüp çıkışı ona sorarlar. Fakat çıkışı polis de bulamaz!

Arkasında karanlıktan başka bir şey görünmeyen tel örgüleri aşmak mümkün değildir.

Sonra dehşetle saatin de ilerlemediğini fark ederler. Ne zaman baksalar saat hep 11’e gelmektedir.

Hem zaman hem mekanda hapsolmuşlardır.

Tel örgünün dibinde gördükleri, üstü başı yırtık, yüzü kirli sarhoş, elindeki şişeyi sallayarak onlara korkutucu hakikati söyleyiverir: Oradan asla çıkamayacaklardır. Çıkış falan yoktur!

Önerisi şudur:

“Ya benim gibi bir şişe bulun kendinize, ya da eğlenceden eğlenceye koşan kalabalığa karışın”

***

Bu ürkütücü hikayeden hareket edersek, insan kitlelerinin bir zaman önce coşkuyla binip bıktıkları “oyuncakları” (ideolojileri) yeniden hatırlamaya başladıklarını söyleyebiliriz.

Çocukça oyalanmalardan, sahteliklerden, ısıtılıp ısıtılıp yeniden piyasaya sürülen, denenmiş ve hata olduğu görülmüş ideolojilerin hapishanelerinden kaçıp kurtulmanın, acaba hakikaten bir yolu yok mudur?

Bu böyle midir?

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum