Ahmaklar ancak zarar gördükten sonra riski anlarlar

İsrail’in Lübnan’da gerçekleştirdiği saldırılarda gördüğümüz arsızlık, vicdansızlık, sınır tanımazlık, hepimizi dehşete düşürdü.

Özellikle de gündelik hayatta kullandığımız teknolojik cihazların kitle imha silahına dönüşebilmesi sarstı bizi.

2019 yılı başlarında bu köşede kaleme aldığım bir makale serisi ile, geleceğin dünyasında bizi bekleyen tehditler karşısında ancak teknolojik kapasite ve kabiliyetlerimizi arttırarak varlığımızı sürdürebileceğimizi anlatmaya çalışmıştım.

“Siber Sömürgecilikle Savaş” başlıklı makalemde beş temel alanı siber sömürgecilikle savaş cephesi ilan etmeyi önermiş, beş ayrı yazıyla düşüncelerimi ayrıntılandırmıştım:

- Kendi mobil ve masaüstü işletim sistemlerimizi üretmeliyiz.

- Kendi arama motorumuzu üretmeliyiz.

- Kendi sosyal medya uygulamamızı üretmeliyiz.

- Kendi mesajlaşma uygulamamızı üretmeliyiz.

- Kendi bulut bilişim uygulamalarımızı üretmeliyiz.

Bir işaret fişeği olmasını umduğum bu yazılarım ne yazık ki ciddi bir karşılık görmedi. Bunlardan ilkinin altında kalan tek okuyucu yorumu durumu özetler gibiydi: “Bir de bunu başımıza çıkarma sayın yazar.”

Yaklaşık bir sene sonra “Factum stultus cognoscit” başlıklı başka bir yazı yayınladım. Başlığa çektiğim ifade, Latince “Ahmak kişi riski, ancak zarar gördükten sonra anlar” demekti.

Sanırım başlıkta bu ifadenin Latince aslı yerine Türkçesini kullanmış olsaydım, daha isabetli olurdu.

Bu yazımda “akıllı kimseler, stratejik düşünebilen, riski görüp, anlayıp, tedbirlerini beklenen tehdit gerçekleşmeden evvel alabilen kimselerdir” diye yazmıştım.

İnsanlar yanlarında taşıdıkları çağrı cihazlarının, telsizlerin patlatılması ile öldürülüp yaralanınca bütün bu yazdıklarım bir kez daha geldi aklıma.

Musibet başa geldiğine göre artık bin nasihate lüzum yok: Bundan sonra umarım kimse söz konusu teknolojik tehdit ve risklerin gerçekliğinden şüphe etmez ve derhal bir takım ciddi tedbirler almak zorunda olduğumuzu göz ardı etmez.

Akıllı, tedbirli, temkinli, ileri görüşlü insanlar olarak, paniğe kapılmadan, “teenni” ile stratejimizi planlamalıyız.

Evvelen, teknolojik gelişmelerden ürkerek tepkisel bir tutum almanın ve teknolojik cihazları boykot etmeye kalkmanın doğru olmadığını tespit etmeliyiz.

Artık teknolojisiz bir hayat mümkün değil. Bunu aklımızdan çıkaralım. Devekuşu misali kafamızı kuma gömmek, karşılaştığımız tehditlerin izalesinde hiçbir işe yaramayacaktır.

Amerika’daki Amişler gibi teknolojiden arındırılmış bir hayatı ancak, nispeten küçük, izole, kesin inançlı cemaatler sürdürebilir.

Yeni teknolojileri öğrenerek, anlayarak kullanacağız ve üreteceğiz.

Teknoloji üreticilerine tanrısal güçler atfetmek de kaçınmamız gereken vahim bir hatadır. Bunlar “başa çıkılmaz, karşısında durulmaz heyulalar” değildir. Ne kadar karmaşık olursa olsunlar bu teknolojik cihazları üretenler bizim gibi insanlardır. Hatta aralarında çokça, bizim akıllı, çalışkan, kendisini ispatlamış evlatlarımız da vardır. Binaenaleyh güçsüz, çaresiz ve ezik hissetmenin hiç lüzumu yoktur.

Kötüye kullanılan teknolojilerin kopyalarını üretmenin -mümkün olsa da- anlamlı olmadığını görmek zorundayız. Yargısız infazla insanların ceplerindeki cihazları patlatabilen, tüm vatandaşların mahremine girip gizlice onları dinleyebilen, manipüle etmek üzere herkesin psikolojik profilini çıkaran teknolojileri bizim de üretebilmemiz, o teknolojileri daha doğru, daha iyi, daha “rahmani” hale getirmez. Bilakis bizi şeytani bir foseptik çukuruna çeker. Üreteceğimiz alternatif, sadece “bizim” için değil tüm insanlık için “temiz” bir alternatif olmalıdır.

İlkeleri, kurumları ve kuralları -her ne gerekçeyle olursa olsun- hiçe sayan insanların, nasıl canavarlara, kanlı katillere, zalim psikopatlara dönüştüklerini görüyoruz.

Siyonistlerin yaptıklarından çıkarmamız gereken diğer bir ders de şu olmalıdır: Beka tehdidi, hayat memat meselesi, olağanüstü hal, istisnai durum vs. diye tüm kırmızı çizgileri ihlal etmek bizi kolayca insanlıktan çıkarabilir.

İnsanlığımızı kaybetmemiz, cihazlarımızın patlamasından daha büyük bir risktir.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum