Orman yangını karşısındaki hükümet

Geçen sene bu zamanlar yine ekonomik kriz içindeydik, Kovid salgınıyla mücadele ediyorduk ve aynı zamanda ormanlarımız yanıyordu. Hayat pahalılığının, yüksek faiz ve yüksek kurun; yani genel olarak ekonomideki kötü tablonun artık bildiğimiz bir açıklaması var. Aslında işlerin yolunda gittiğini ve fakat dış güçlerin ve bazen de içerideki stokçuların amansız saldırıları nedeniyle tablonun bozulduğunu, buna rağmen dünyadan daha iyi olduğumuzu dinliyoruz. Dün böyle söyleniyordu, bugün kriz daha derinleşmiş haldeyken yine aynısı söyleniyor. Sadece bir yıl içinde iki-üç ekonomik model değiştirmiş olmak da bu amansız saldırılara karşı güçlü mücadeleyi ve galiba düşmana şaşırtma vermeyi hedefliyor. Modelimizi anlayamasınlar diye bir süre yüksek kur istiyor, sonra kuru düşürmek için yüksek faiz veriyor, bazen cari açığa kafayı takıyor ardından açık falan umursamıyoruz. Gerçekten şaşırtıcı bir şaşırtma yöntemi!..

Aynı yöntemi orman yangınlarına karşı da izliyor olabiliriz. Geçtiğimiz yıl uzmanların açık ikazlarına rağmen önlem alınmayan orman yangınlarında son yılların en büyük orman varlığı kaybını yaşamıştık. Anlaşıldı ve görüldü ki ormanlar tedbirsizlik, koordinasyon eksikliği ve başta uçak olmak üzere önleyici araç gereç eksikliği yüzünden yanmıştı. İzlediklerimiz travmatik sahnelerdi… THK uçakları bakımsızlıktan depolarda çürümeye terkedilmiş, yerine yenileri konulmamış ve böyle bir afet için alternatif önlem düşünülmemişti. Zamanında da zamanından sonra da müdahale yapılamadı; bazı ormanlar neredeyse kendi kendine yanarak söndü.

Böyle bir çaresizlik yaşayan ülkenin ne yapması beklenirdi? Önce, probleme odaklanması ve meseleyi önemsemesi… Bir daha aynı sahneyi izlememek için erkenden gereken altyapıyı, uçakları tedarik etmesi, koordinasyonu prova etmesi ve geçen yılı unutturması elbette. Üstelik, bunu yapmak sanıldığı kadar pahalı da değildir. Devasa yatırımlar, uzun vadeli planlar bile gerekmiyor. Hükümetin bu kadar ağır eleştiri aldığı, oy ve itibar kaybettiği bir olayın üzerine gitmekten daha kolay ne olabilir diye düşünüyor insan? Bir daha aynı eleştiriyi almamak için bile kolları erkenden sıvayabilirlerdi. Riskli sahalar bellidir, yangınla mücadele etmek için gereken teçhizat planlanabilir ve geçmişte hem Türkiye’nin hem de dünyanın defalarca tecrübe ettiği bir koordinasyonla problemin üstesinden gelinebilirdi. Ancak, Marmaris Bördübet’te yaşanan orman yangını gösterdi ki bir sene neredeyse boşa geçmiş, ne uçak ne de geçe görüşlü helikopter tedarik edilmiş.

Netice, bolca vaat, birbirini tekzip eden resmi açıklamalar ve yanıp giden ormanlar. İhmal, acziyet, planlama eksikliği ve hepsinden önemlisi problemlere karşı kontrolü kaybetme hali…

Zayıf ya da güçlü herhangi bir hükümetin art arda iki yıl aynı sahneye seyirci kalması gerçekten sıradışı bir durumdur. Neredeyse tarihi belli bir tehlike karşısında işler böyle sahipsiz ise diğer alanlarda neler oluyor kim bilir, sorusu akla geliyor. Ekonomi kim bilir hangi ihmallerle bu noktaya kadar geriledi? Dış politika kim bilir nasıl yönetiliyor? Veya eğitim, yargı hatta çok övündüğümüz altyapı yatırımları kim bilir hangi fizibiliteyle yapılıyor!..

Ateşi çıkan çıkmayan, dumanı tüten tütmeyen, gözümüzün önünde yanan yanmayan başka sahalarda tablo gerçekte nasıl acaba? Sormamak, düşünmemek, endişelenmemek mümkün mü?

Orman yangınları karşısında gördüğümüz hükümet kabiliyetini, ekonomiden dış politikaya, yargıdan eğitime kadar diğer problem alanlarında tasavvur etmek çok soru sorduruyor.

YORUMLAR (63)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
63 Yorum