O kadar mükemmeliz ki, eleştiren mutlaka haindir
AK Parti, “Biz o kadar mükemmeliz ki bizi eleştiren olsa olsa vatan hainidir” rüyasından uyansın artık. AK Parti mükemmel değil ve yıllar içerisinde sahip olduğu avantaj ve üstünlüklerin çoğunu kaybetti. Değişim ve yenilenme sermayesi son birkaç yılda tükendi. Sıkıntılar büyüdükçe slogan şiddetinin artması bundandır…. İktidar birçok alanda bariz hatalar yapıyor, birçok kararında yanılıyor, sık sık savunulamaz duruma düşüyor. Hatalar ve hatada yakalanan kişiler arttıkça algı operasyonu bahanesine sığınmak da anlamını yitiriyor. Zira, iktidarın algısı tam bugün yansıdığı gibidir. Yorgun, dikkati dağılmış ve büyüyen problemler karşısında çaresiz…
Gerçeği izah etmek yerine parmağı belirsiz düşmanlara çevirmek, problemleri çözmek yerine daha fazla slogan üretmek hem faydasızdır hem de mevcut tatsız hali derinleştiririr. Krizi çözmeden, iddiayı çürütmeden veya yakıcı bir meselenin üstesinden gelmeden büyük laflar, hamasi cümleler yavanlaşıyor.
O yüzden, yıllardır her eleştiride müracaat edilen “dış güçler, yerli işbirlikçiler” savunmasının artık bir anlamı kalmamıştır. Kendi kendine algısını o kadar bozdu ki, algı operasyonu yapmaya niyetli olanlar varsa bile mevcut durumu daha ileri taşıyamazlar. Suçlamalara mantıklı cevap vermek yerine ülkenin hedef olduğunu söylemek inandırıcı olmak şöyle dursun, şüpheyi artırıyor.
Ayrıca… Kimse iktidarı, AK Parti’nin kendi içinde sessiz ve gizlice eleştirdiğinden daha fazla eleştirmiyor. Daha hiçbir “algı operasyonu” bizzat partililerin, gidişata dair sorgulamaları ve perde arkasında yaptıkları eleştirilerin ötesine geçemedi. Sessiz, çekingen ama büyük endişelerle…
Devlette at izinin it izine karıştığını herkesten önce iktidarın ikinci adamı olan eski bakan söylemişti. O sözlerin ötesine bugün de hâlâ kimse geçemedi.
Eleştirilere ve iddialara cevap vermek yerine her önüne gelene hain veya karanlık örgüt elemanı damgası vurmanın sonu geldi. O kadar sona gelindi ki suçlayacak adam kalmayınca kendi adamlarını damgalama noktasına kadar geldi. Olup bitenlere tahammül edemeyen, vicdanına söz geçiremeyen ve isyan edene yafta yapıştırarak gidilecek yok kalmadı. Zaten o yol da yol değildi.
Dürüst olmaktan ve gerçeklerle yüzleşmekten başka çıkış yoktur.
Hukuk olmayan bir ülkede hiçbir iş yolunda gitmez, gidemez. Hukuktan boşalan alana yolsuzluk, usulsüzlük, mafya, uyuşturucu girer. Öyle de oldu. Kimbilir henüz bilmediğimiz daha neler…
Seviyenin düştüğü, ehliyetin, liyakatin terk edildiği devlet idaresinde yozlaşma mukadder olur. Denetimin, kontrolün olmadığı yerde, her türlü yasa dışılık cesaret bulur ve giderek pervasızlaşır. Kötülük kötülükle rekabet eder; iyilik ise siner, pısırıklaşır ve hatta ayıplanır. Zayıf, itaatkar, fırsatçı ve bencil adamlar düzenin devamı için her türlü değeri devlet gücüne katık ederek ülkeyi felakete sürüklerler; yarattıkları tahribat umurlarında bile olmaz.
AK Parti’nin artık kendisi için ne düşündüğü çok önemli değil ama ülkenin selameti için daha kötüsüne yol açmadan, onarılması daha güç olana sebebiyet vermeden karşılaşacağı her gerçekle yüzleşmesi şarttır. Mesele o kadar can yakıcı ki oy hesabı yapılacak aşama bile geçilmiştir. Peker’in ithamlarından önce de öyleydi, eski bakanın istifasından önce de… Aradaki fark, yüzleşmesiz geçen her günün Türkiye’ye çıkacak faturayı ağırlaştırmasıdır.