Bakalım yeni ‘Haşim’ler çıkacak mı?
Geçenlerde basından öğrendik. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 1 milyon 400 bin üyesi, her yıl 1 milyon 400 bin yeni işçi alacakmış. Sayın Hisarcıklıoğlu bu hususta “gerekli çalışmayı yapacağız” demiş. Sayın Cumhurbaşkanı konuyla yakından ilgileniyormuş. Dileriz gerçekleşir ve bu sayede her sene 5 milyonun üzerinde insanımıza geçim imkânı sağlanır.
***
Bu haberi okuyunca aklıma Hz. Peygamber’in büyük dedesi Haşim*in bir uygulaması geldi. İlk dönem İslâm tarihi uzmanı Meir J. Kister’in bir makalesinden aldığım bilgi üzerine eski kaynakları inceledim. Olay şöyle:
İslâm’dan önceki zamanlarda Mekke ve çevresinde yoksulluk ve açlık kol geziyor, insanlar açlıktan ölüyor ama Kureyş’in zengin tüccarlarının umurunda bile değil! Bu yüzden i‘tifâd denilen bir intihar geleneği oluşmuş. İnsanlar o kadar çaresiz kalırlarmış ki, en sonunda ıssız çöle çekilip çadır kurar, açlık yüzünden kendilerini gözlerden ırakta ölüme terkederlermiş.
Kaynaklarımız şunları anlatıyor:
“Nihayet Haşim yetişkin bir insan oldu; halkı arasında büyük itibar kazandı. Bir gün:
- Ey Kureyş topluluğu! dedi, Araplar arasında en çok servete sizler sahipsiniz. Ama şu i‘tifad (fakirlik yüzünden intihar) olayı birçok Mekkelinin başına gelebilmektedir. Bu hususta bir fikir geliştirdim.
- Fikrin neyse emret yapalım, dediler.
Haşim devam etti:
- Fakirlerinizle zenginlerinizi kaynaştırmayı düşünüyorum: Bir zenginin yanına, onunkiyle aynı sayıda aile efradı bulunan bir fakir vereceğim. Zengin olan, kışın Yemen bölgesine, yazın Şam bölgesine yapacağı ticaret yolculuklarında o fakiri yanına yardımcı alacak. Zenginler kazandıkça fakirler ve onların aileleri de geçimlerini sağlayacak, böylece intihar sorunu da ortadan kalkacak.
- Ne güzel düşündün! dediler. Bu suretle Haşim insanlar arasında bir kaynaşma sağladı…”
Aynı kaynaklarda şu bilgiler de yer alıyor: Kureyş’in ‘îlâf’ından, yaz ve kış seyahatlerinden bahseden Kureyş sûresi ile Allah’ın, Mekke’yi ve Kâbe’yi yerle bir etmeye gelen Yemenli Ebrehe’nin “fil ordusu”nu helâk ettiğini anlatan bir önceki Fil sûresi arasında bir sebep-sonuç bağlantısı var. Kureyş sûresindeki ‘îlâf’ kelimesi ‘ülfet kökünden olup “kaynaştırma” anlamına gelir. Bundan maksat, Haşim’in başlattığı yardımlaşma uygulamasıdır. Kureyş sûresine göre Mekke halkı (Haşim’in teklifine uyarak) yoksullarla ülfet kurup onları yanlarına aldılar, açlık ölümünden kurtardılar; Fil sûresine göre de Allah, onların bu güzel uygulamaları sebebiyle Ebrehe ve ordusunu helâk ederek Kâbe’yi, Mekke’yi ve Mekkelileri korudu.
Haşim Oğullarını öven ve huzurunda okunduğunda Hz. Peygamber’i mutlu eden bir şiirin şu mısraları bu îlâf uygulamasına işaret eder:
“Zenginlerini fakirleriyle kaynaştıranlardır onlar/fakirler geçimlerini sağlayıp rahatlayıncaya kadar”
Fakat zamanla Kureyş’in bu dayanışma pratiği yok oldu. Bilhassa İslâm’ın zuhuru sırasında ekonomik ve sosyal sınıflar arasındaki uçurum sürdürülemez bir hal almıştı.
Nitekim Mekke’de inen sûrelerin iki temel konusundan biri inanç meseleleri, diğeri de hegemonik yapının ürettiği ekonomik ve sosyal sorunlardır. Hz. Peygamber’in başarısının arkasındaki en önemli beşerî sebep, işte bu yapıyı değiştirme yönündeki sabırlı ve kararlı mücadelesi olmuştur.
***
Sonuçta, aradan binlerce yıl geçse de insanoğlunun temel ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlar karşısında sergilenen tutumlar fazla değişmiyor. İnsanların o günkü birincil ihtiyacı, kendilerini ve ailelerini geçindirmekti; bugün de öyle.
Bizim toplumumuzun iş adamlarına yakışan tutum ise Haşim’in ve onun merhamet abidesi torununun yolunu izlemektir.
* Haşim ‘açları doyuran’ demektir; asıl adı Amr’dır.