Yağmur yağdı böyle oldu

Salı sabah saatlerinde bastıran yağmur şehirde inanılması güç görüntüler bıraktı.

Ansızın diyemiyoruz, çünkü meteoroloji aşırı yağış olacağı uyarısını epey önceden yapmıştı.

Araçları yutan suları gördük. Birden oluşan şelaleleri gördük. Suyun içinde resmen yüzenleri va Venedikli gondolcuları kıskandıracak su dolu sokakları.

Metroyu basan derecikleri, tek yönlü kapanan Avrasya’yı, yine denizle birleşen Üsküdar’ı da ekleyelim daha saymadıklarımızla.

Biraz daha beton mantığının gelip dayandığı yer burası. Denize 20 metre yerde oluşan su birikintilerini bile denize akıtamayan bir altyapı mantığı ile buraya kadar.

Yağmur ilk defa yağmıyor bu şehre. Hatta zaman zaman onlarca cana mal olan yağmurlar da yağdı.

Yağmurdur yağar; her metrekareye sizin beklediğinizin on katı da yağabilir. İnsanın acizliğini biliyoruz. Bu bize mahsus bir şey de değil. Batı başkentlerinde de benzer görüntülere rastlıyoruz. Daha geçen hafta Berlin örneği taze. Biraz daha gerilerde Londra metrosunun yağmurdan sonraki hâlini de biliyoruz. Geçen yıl İtalya başka bir örnek.

Ama fakat lâkin inişli yokuşlu bir şehirde suyu tahliye etmek bu kadar zor olmamalı diye düşünmeden edemiyorum.

O tıkanan yahut gerekli yerlerde yeteri kadar olmadığı için tıkanamayan altyapı ünitelerinin mühendisleri, kontrolörleri, onaylayanları falan filan… Bu sorumluluk zincirinin her halkası ve nihayet yöneticilerden ‘yağış anormaldi’ sözünden başka bir şey duyamayacak mıyız?

Yağış anormalse sen de tedbirini anormal al, anormal hazırlık ve altyapı yap.

Yapmayı bir türlü beceremediğin için üç ayda bir yenilediğin ve dünyanın kamu parasını harcadığın kaldırım kadar, biraz da yağmur suları, dere ıslahları ve dere kenarına ruhsat vermeme vs ile ilgilen.

Olur mu efendim, bunlar sıradan işler. Biz dünya markası inşâ etmekle meşgulüz vs vs.

Şimdi hiç kuşku yok ki belki de altyapıya harcanacak paradan daha fazlası oluşan zararları karşılamak için harcanacak.

Ama yağmur yine gelecek.

İklimi ifsad ettiniz ve bunun sonuçları olacak. Büyük resmin küçük sonuçları.

Her yer beton çölü oldu ve hâlâ iştahla bir karış boş alana bile saldırıyorsunuz. Bu kadarcık bir şeye de katlanacaksınız artık.

Bürokrasinin o her felaket anında onurlu bir eleştiri ve istifa yerine havaya bakıp ıslık çalan tavrı değişmediği sürece, hep yağmur yağacak ve hep böyle olacak.

Battal Gazi’de bir medrese ihyâ oluyor

“Mevlana, Sadreddin Konevi ve Muhyiddin İbnü’l-Arabi’nin bir dönem eğitim gördüğü ve ders verdiği belirtilen Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki Şahabiyye-i Kübra Medresesi, Battalgazi Belediyesi ile Vakıflar Bölge Müdürlüğünce turizme kazandırılacak.”

Okuduğum haberin başlığı böyle.

O değerli medreseyle ilgili olarak Mevlâna isminin biraz meşkuk olduğu açıktır. Ayrıca bu değerli eser neden bizim için değil de, bize değil de ‘turizme’ kazandırılıyor. Bu kadar turist mi olduk farkında olmadan.

Neyse, ilk fırsatta zaten çok sevdiğim bu ilçeye gidip diğer eserlerle birlikte bu eserin yerine de bakacağım inşaallah.

İlçe Belediye Başkanını ve Vakıflar idaresini ilgileri sebebiyle tebrik ederiz

Erol Olçok Kitabı

Erol’un şehadetinin yıldönümünde İlahiyat Camii’nde ve Tekke’de birer mevlid/hatim/anma merasimi icra edildi. Karagümrük’te sevenlerinin iştirak ettiği merasimde hazırlanan Erol Olçok kitabı da dağıtıldı.

Yaşarken onu yakından tanıyanların kaleme aldığı hatıra ve değerlendirmelerden oluşan kitap sade, samimi bir bakışla hazırlanmış. Emeği geçenleri kutlarız. Esasen her bir 15 Temmuz şehidi benzer bir kitabı hak ediyor...

17-07/20/kar13-mevlana.jpg

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum