Bugün 17 Ağustos. Yarın 18…

Jeoloji profesörü Cenk Yaltırak, kendi alanıyla sınırlı kalmayıp yan disiplinleri de ciddiye alan ve alanıyla ilgili olarak uluslararası arenada çok sayıda yayın yapan bir akademisyenimiz. İTÜ Maden Fakültesi’nde sürdürdüğü çalışmaları için öğrencileriyle birlikte sık sık araziye iniyor dile getirdiği analizlerin verilerini inceliyor, topluyor, değerlendiriyor.

Çok yakında, yıllarını verdiği ve sonuçlandırdığı Kuzey Marmara merkezli çok önemli bir makalesi ve ayrıca bir kitap çalışmasını yayınlayacak. Her iki çalışma da sanıyorum önce yurtdışında yayınlanacak. Hoca, mütevazı yaşamı ve bilim aşkı/mücadelesiyle geçen akademik ömrüne kimi sosyopolitik düşünsel faaliyetleri de ekleyen birisi.

Bugün 17 Ağustos. Büyük depremin yıldönümünde Prof. Cenk Yaltırak’la anlamadığım bir konuda bir şeyler konuşmaya çalıştım. Buyrunuz.

Siz yıllardır sürdürdüğünüz bilimsel çalışmalara ve saha araştırmalarına dayanarak büyük İstanbul depreminin kaçınılmaz ve an meselesi olduğunu söylüyorsunuz. Temel bulgularınız nedir?

Beraber çalıştığım yer bilimcilerle birlikte Marmara Denizi ve çevresinde 1995’ten bu yana çok sayıda araştırma ve yayın yapma fırsatı bulduk. Özellikle 1999 depremi ile Marmara Denizi bir bilinmez olmaktan çıkarak, yoğun deniz araştırmalarının yapıldığı bir yer oldu. Burada birbirinden farklı bilimsel takımlar oluştu ve yayınlar yaptı. Tüm bu ekiplerle bağlantısı olan bağımsız bir araştırıcı olarak, Marmara’da toplanmış tüm verileri, 14.300 km sismik kesiti bir araya getirerek bir fay haritası yapma fırsatım oldu. Bu fay haritası sayesinde MS 478’den bu yana nerede olduğu tartışmalı olan tarihsel 38 yıkıcı depremin yerini arşiv ve kataloglarla karşılaştırarak tespit ettik. Bu veriler ışığında üç farklı fay modeli için bir test yapma olanağı ortaya çıktı. Tek fay, parçalı fay ve benim üzerinde çalıştığım örgülü fay modelini tarihsel depremlerle, hasar alanlarıyla, gerilme modelleri ile test ettik.

Öngördüğünüz deprem büyüklüğü ve bunun sonuçları hakkında ne söylemek istersiniz?

Benim ve öğrencilerimin birlikte olduğu bu çalışmada Marmara Bölgesinde 2060’lı yıllara kadar sürecek dört fay parçası üzerinde, doğudan batıya 7.6, 7.1, 7.4 ve 7.4 büyüklüğünde dört büyük deprem olacağı beklentimiz var. Marmara Denizinde kırılması beklenen segmentlerin deprem periyotları; doğudan batıya için yaklaşık 480 ± 40 yıl, 240±35, 260± 54 ve 244± 42 olarak hesaplandı. Örneğin, 553 İzmit depreminden sonra 557 Doğu Marmara’da deprem olmuş, aynı şekilde 976 İzmit’te deprem oluyor, 989’da Doğu Marmara’da, 1490 İzmit depremini 1509’da Doğu Marmara depremi izliyor. Bunlar birbirini takip eden depremler. Şu anda 1999 üzerinden 18 yıl geçti, Doğu Marmara’da daha önce olan depremlerde İzmit depremi ardından 4, 13, 19 yıl geçmişti. En son 1509 Doğu Marmara depremi üzerinden şu anda 508 yıl geçmiş durumda ve birikim Mw 7.6 büyüklüğünü aştı. Yine hatırlatmakta fayda var, 1999 depreminden 18 yıl geçti. Bunun anlamı depremin eli kulağındadır.

Ülkemizde ve İstanbul’da deprem için yapılan hazırlık ya da çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuda yapılan işler sadece birbirinden kopuk ortak bir amacı olmayan sınırlı çalışmalardır. Örneğin, şu anda her binanın çatısında ve en alt katında bir ivmeölçer olmalıydı. Bu, binaların şimdiye kadar olan depremler sırasında nasıl davrandığı konusunda çok değerli bir veri sağlamış olurdu. Zemin, bina ve deprem büyütme ilişkisini bilmeden kentsel dönüşüm tam anlamı ile olmaz. İstanbul’un bu derece büyümesine engel olunmalıydı. Aksine, milli servet ve insan kaynağı dengesiz olarak Marmara bölgesine yığıldı. Bu, en olumsuz olan eylemdir. Arka arkaya 4 büyük deprem riski taşıyan bir yere sanayi ve insan kaynağını yığmak, depreme dayanıklı pahalı binalar yapmak akılcı değildir.

Hâlâ bir şey yapılabilir mi, siz kişisel olarak ne yaptınız?

Ülkemizde maalesef insanların günlük hayatın ve siyasi tartışmaların içinde somut bir şey yapma fikri oluşmuyor. Her şey dağınık tespih taneleri gibi. Bu işe gerçekten gönül vermiş araştıran insanlar televizyonlarda tanıdığınız insanlar değiller. Bunca yıl, şahsi olarak yaptığım tüm araştırmalar tamamen kişisel gayret ve inadımla gerçekleşmiş işler. Şimdiye kadar da bir ortak bir çaba yaratacak liyakata dayalı bir birliktelik görmedim.

17-08/17/17krr13-mevlana.jpg

Kurumlar maalesef doğru bilgi nedir sorgulamıyorlar ve kendilerini günlük rutinleri dışına çıkaracak bir irade göstermiyorlar. En azından devletin bana ödediği maaşla, öğrenmek istemediği ve gerçekten merak etmediği bir iş olan Marmara depremi konusunda çok sayıda bilimsel araştırma yaptım ve yayınladım. Geçen yıl 17 Ağustos’tan beri sosyal medya yoluyla toplumu doğru bilgilendirmeye çalışıyorum. Artık bir şey yapılabilir mi bilmiyorum. Ama çok zaman kaybedildiği kesin.

Deprem “uzmanları” hakkında bir şey söylemek ister misiniz?

Toplumun ve medyanın görevi, aynı insan sağlığındaki uzmanlık gibi yer bilimcilerinde arasında uzmanlık farkları olduğunu öğrenmektir. Bir konuda konuşan kişinin, aynı ameliyat yapmış tedavi etmiş olmasını beklediğiniz doktor gibi, işi ile ilgili saygın araştırmalar ve yayınlar yapıp yapmadığına bakmanız gerekir. Uluslararası yayınlar ve veriye dayanan projeler, bunları yapmayanlar tarafından sürekli kötüleniyorlar. Bu, hayatında ameliyat, tedavi yapmamış uzmanlığı kağıt üstünde kalmış bir doktorun teşhisi gibidir.

İnsan kendi canını emanet edeceği doktoru nasıl araştırıyorsa, deprem konusunda konuşanları da “Google Academics” üzerinde “Marmara, earthquake, fault “kelimeleri ve adını yazarak sorgulayabilir. Lafa değil, araştırmaya ve çalışmaya bilimsel kriterlere dikkat etmek gerekir. Sonuçta, değil bir kişinin, milyonların kaderi üzerinde spekülasyon yapmak kimsenin hakkı değildir. Deprem ile ilgili önlem almasını beklediğimiz merciler, gerekirse tüm araştırıcıları bir araya getirip, dinleyerek, bilimsel olarak bu konunun çözüme ulaşmasını sağlayabilir.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum