Şeriat devleti romantizmi mi hukuk mu?

Müslüman dünyada “şeriat devleti” modeliyle ilgili ağırlıklı olarak 19. ve 20. yüzyılda farklı tartışmaların yapıldığını biliyoruz. Müslüman ülkelerdeki değişik şeriat anlayışlarına sahip farklı İslami çevreler, radikal İslamcılar “Kur’an anayasamızdır” sloganını ön plana çıkararak modern dönemdeki pozitif hukuk anlayışına karşı direniş noktaları oluşturmuşlardır.

Özellikle ‘öze dönüş’ çağrıları yapan ulema ve bazı İslamcı düşünürler, bütün demokrasi biçimlerini reddederek hükmün yalnızca Allah’a ait olduğunu, onun tek yasasının da Kur’an olduğunu, insan yapımı yasalara İslam’da yer olmadığını savunmuşlardır.

Öyle ki kimi Müslüman ülke parlamentolarında evrensel hukuk normları çerçevesinde Avrupa’dan alınan kanunların yasalaşmasına öncülük edenler tekfirle suçlanmış ve bu girişimler İslam’ın temel kaidelerinden sapma olarak değerlendirilmiştir.

Değerli bir siyaset bilimci olan Sami Zubaida’nın Mısırlı hukukçu Dupret’le yapılan bir söyleşiden alıntıladığı şu cümleler, radikal İslami çevrelerin bakış açısını göstermesi açısından önemlidir: “Şeriat, İslam medeniyeti projesinin omurgasını oluşturmaktadır. Eğer bu omurga sarsılırsa, o zaman İslam medeniyeti de yok olacak ve Batılı, Budist ve bir takım başka medeniyetlerin dönüştürülmüş bir sureti haline gelecektir. Dünyadaki hiç kimse bir toplumun, kendi mirasına (turas) dayanan hukuki, eğitimsel ve kültürel rejimini oluşturma hakkını engelleyemez.” (İslam Dünyasında Hukuk ve İktidar, s.274)

Görüldüğü gibi İslam dünyasındaki her yozlaşma, dinden uzaklaşma modern kültür istilasının ve pozitif hukukun yarattığı bir sonuç olarak görülmüş ve Batı hakimiyeti suçlanmıştır.

Ancak sayıları az da olsa Müslüman dünyadaki bazı İslamcı düşünürler, İslam’ın bir devlet ve hukuk sistemi değil, insanları iyiliği ve doğru yolu gösteren bir din olduğunu savunarak, hayata ve dine daha geniş bir perspektiften bakmaya çalışmışlardır.

Kuşkusuz İslam statik bir din değildir, bu yüzden de her çağın şartları ve kültürel iklimi dikkate alınarak yeni bir dille yorumlanmak durumundadır. Nitekim Peygamber’in halefleri de bazı hukuki ilkeleri, dönemin pratik gerekliliklerini dikkate alarak değiştirmişler ve şartlara göre uyarlamışlardır. Ne yazık ki zaman içinde oluşan hanedanlıklar, sultanlar, padişahlar kendi siyasal iktidarlarını tahkim etmek için dini retorik kılıfını kullanarak despotik yönetimler oluşturmuşlardır.

Artık şunu biliyoruz ki romantik “şeriat devleti” için tarihsel ve metinsel bir dayanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla günümüz Müslümanlarının, dinin temel ilkeleriyle uyum içinde olan adil ve demokratik bir sistemi talep etmeleri daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Sami Zubaida’nın da işaret ettiği gibi “Şeriat da büyük oranda tarih içerisinde evrimleşen insan yapımı kanunları içermektedir ve fıkıh içerisinde vahye dayalı çok az şey bulunmaktadır. Daha önceki Müslüman nesiller hukuku, toplumsal ihtiyaçlarına ve adetlerine göre uyarladılar ki günümüz Müslümanlarının da yapması gereken budur.” (a.g.e, s.275)

Maalesef günümüz Müslümanları dünyanın değişim dinamiğini yeterince kavrayamadıkları için dinle hayat arasındaki bağı kurmakta da zorluk çekiyorlar. Bu yüzden de Kuran’ın mesajını insanlara, onların anlayabileceği kavramlarla ilettiğini ve dolayısıyla mesajın insanların algılarına göre şekillendiğini anlayamıyorlar.

Bu çerçeveden bakıldığında, bugün İslam dünyasında cari olan din anlayışının Allah’ın murat ettiği din anlayışıyla örtüştüğünü söylemek ne yazık ki pek mümkün değildir.

Oysa modern dünyada yaşayan Müslümanlar olarak bize düşen; Kur’an’ın mesajını kendi kavramlarımızla anlamak ve onu, ruhuna ve murat ettiklerine uygun olarak yorumlamaktır.

Eğer dini yüzyıllar öncesinin kültürel kalıplarıyla aynen bugüne taşımakta ısrar edersek, bilelim ki dinin mesajını bugünün insanına asla ulaştıramayız.

Unutmayalım ki dini geçmişe hapsederek Müslümanların bilimde, teknolojide ve kültürel alanda geri kalmışlığına çözüm üretemeyiz. Ve sonunda Batı düşmanlığı retoriğini tekrar ederek kendi acziyetimizle baş başa kalırız…

YORUMLAR (172)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
172 Yorum