Kılıçdaroğlu ne yapmak istiyor?
Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan eminim hiçbirimiz memnun değiliz. Çünkü iktidar insanları derin bir çaresizliğe sürükleyen ekonomik krize çözüm üretemiyor ve ülkenin yarınına ilişkin yeni bir umut vaat edemiyor.
Daha da önemlisi içinde bulunduğumuz bu dar boğazdan kurtulmamız için öncelikli ihtiyaçlarımız arasında yer alan hukuk, şeffaflık ve hesap verebilirlik kriterleri bağlamında da ülkeyi akıbeti belirsiz bir geleceğe doğru sürüklüyor.
Ama her şeye rağmen bir tesellimiz var; şu anda esas itibariyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi alaturka garabetten kaynaklanan sistemsel krizin Türk siyasetinde yeni arayışlara vesile olabileceği yönündeki umuttur.
Bu çerçevede CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun epey süredir bir arayış içinde olduğunun altını çizmek gerekiyor. Seçtiği siyaset dili, farklı düşünce iklimi içinde yer alan kanaat önderleri ile buluşma ve de farklı mahallelerle empati kurma adımları özellikle CHP’nin geleneksel kodları dikkate alındığında önemli bir değişim çizgisine işaret ediyor.
Kılıçdaroğlu’nun dindar kesimlerle “helalleşme” adımlarının gerek CHP içindeki Ortodoks Sol, gerekse AK parti çevrelerinde pek de memnuniyetle karşılanmadığını biliyoruz.
Öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu memnuniyetsiz çevrelere aldırmadan siyasetteki bu yeni çizgisini sürdürmekte kararlı… Önce helalleşme bağlamında özellikle üniversite kapılarında başörtülü kızlar için kurulan “ikna odaları”nın kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve o dönemde bu baskılara sessiz kalarak bir bakıma destek görüntüsü veren CHP adına özür beyanında bulundu, sonra da bu siyasi çizgisini kararlılıkla sürdürmeye devam etti.
İşte CHP lideri şimdi de başka bir açılım adımıyla karşımızda… Kılıçdaroğlu, yakın dönemin fikir ve ilim hayatının müstesna simalarından değerli tefsir alimi Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Paneli’nde konuştu. “Ne var bunda, siyasi parti liderleri bu tür toplantılarda, panellerde konuşabilirler” denebilir. Evet doğrudur, burada hayret edilecek bir durum yok…
Ama hemen hatırlatalım, Kılıçdaroğlu asrımızın en önde gelen müfessirlerinden biri ve Hak Dini Kur’an Dili’nin müellifi olan Hamdi Yazır panelinde konuşuyor, merdiven altındaki din pazarlamacıları toplantısında değil…
Paneldeki konuşmasında Elmalılı’nın özgün Kur’an tefsirine sık sık atıfta bulunan CHP lideri, büyük ilim insanının hak, adalet gibi konulardaki yorumlamalarına vurgu yaparak değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu’nun özellikle hukuk bağlamındaki şu sözlerinin altını çizmekte yarar var:
“Biz bugün bu tefsirin ışığında Türkiye’nin temel problemlerine nasıl bakmalıyız? Hak, hukuk, adalet diyoruz. Peki, Elmalılı ne diyor? Elmalılı’nın kadılık makamına tayin edilecek kişinin hür olması şartına ilişkin önemli bir değerlendirmesi vardır. Elmalılı’nın kadıların hür olması şartına yaptığı özel vurgu, sadece köle ve köle sahibi arasındaki ilişkiye dair değildir. Elmalılı’nın vurgusu, kadıların yani yargı makamında oturanların dış etkilere karşı koyacak niteliklere sahip olması şartını da kapsamaktadır. Bu haliyle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile yargı dağıtanların bağımsızlığı ve tarafsızlığı toplumsal adalet ve huzurumuz için bir zorunluluktur.
Çünkü Elmalılı’nın, ‘Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adalet ile hükmetmenizi emretmedir’ şeklinde Türkçeye aktardığı ayette de buyrulduğu üzere devletin dini adalettir. Devlet, işin ehline verildiği, işi ehline verenlerce yönetildiği ve sonuç olarak adalet ile hükmedildiği zaman bir vasfa kavuşmuş olur. Aksi halde ideal bir devlet yönetiminde söz edemeyiz.”
Elmalı gibi değerli bir müfessir için daha kapsamlı bir çalışma yapmak gerekiyor elbette. Ama biz şimdilik panel bağlamında kısa bir not düşmekle yetineceğiz. Bilindiği gibi Hamdi Yazır, dinamik bir din anlayışı ile ilmi ve fikri yönden İslam’ı yeniden yorumlayarak günümüz insanına yeni ufuklar açan, zihinlerdeki ve ruhlardaki donukluğu gidermenin yollarını arayan bir düşünürdür. Ama esas itibariyle o fıkıh, kelam, felsefe ve tarih gibi pek çok ilmî alanın derinliğine vâkıf olan, çok yönlü bir âlimdir. İslami bilimler alanındaki yetkin isimler, Hamdi Yazır’ın tefsirinde ayetleri açıklarken kullandığı kaynakların ve getirdiği yorumların onun diğer ilimlere olan vukûfiyetini göstermesi bakımından önemli olduğu konusunda ittifak halindedirler. Zaten eserleri dikkatle incelendiğinde onun hukuk sahasıyla ilgili de derin ilmî vukûfiyete sahip bir hukuk âlimi olduğu rahatlıkla görülecektir.
Görüldüğü gibi CHP lideri, ‘kimlikçi’ siyaset anlayışına prim vermeden kendi penceresinden bir Türkiye okuması yapmaya çalışıyor. Ne kadar başarılı olur bilemeyiz, ama hiçbir komplekse kapılmadan bu çabanın altı çizilmelidir.