Kalbimizin mavi notaları ve Stan Getz

Dünyanın en kuytu köşelerine kadar ulaşan ve her mekanda yürekleri kıpır kıpır eden bir müzik türü caz… Öyle ki başladığı anda zamanı durdurur ve keşfedilmemiş duygular denizine atıverir sizi… Genel geçer tanımlar dışında caz için bir tanım yapmak ne kadar zorsa, caz dinlerken içinde olduğunuz anın tanımını yapmak da bir o kadar zordur.

Mavi notaların siyahi duygulara hasretidir bir bakıma; farklı zamanların, farklı insanlarından miras kalan bir müzik türüdür caz… Çok uzaklardan gelmenin yorgunluğuyla, yıllar boyu çektiği esaretin acısıyla ve bir gün gelmesi kaçınılmaz olan özgürlüğün umuduyla dolu…

Ve tabii ki caz; ruhlarımızı, kalbimizi, duygularımızı notalar arasında yolculuğa çıkaran bir büyü…

Cazla ilgili yazılarımdan bazı okurların çok da mutlu olmadığını biliyorum, bununla birlikte cazla keyifli içsel yolculuklara çıkanların var olduğu da bir gerçek. Hatta bu yazıların uzaktan da olsa bir müzik muhabbetine vesile olduğunu da söyleyebilirim.

Yeni şarkı ve yeni albüm önerileri mesela…

İnsan bazen çok etkilendiği, adeta huşu içinde dinlediği şarkıları, efsane müzisyenleri göremeyebiliyor. İşte bu efsanelerden birisi Stan Getz… Yıllarca bıkmadan usanmadan “Jazz Samba” ve “Jobim” albümünde yer alan şarkıları dinledim ama nedense yazmak aklıma gelmemişti. Ta ki geçen hafta bir okurum hatırlatana kadar.

2 Şubat 1927’de Philadelphia’da dogan ve 6 haziran 1991’de Malibu, California’da hayata gözlerini kapatan Stan Getz, tenor saksafonu kullanmaktaki ustalığıyla adını dünya caz tarihinin unutulmazları arasına yazdırmıştır. Getz cazla ilk tanıştığı yıllarda kontrfagot ve fagot çalmış ama sonunda saksafonla yoluna devam etme kararı almıştır. Önceleri Dick Rogers grubuyla çalışan sanatçı, sonraları Jack Teagarden topluluklarında görev almıştır. 1944’te ise Stan Kenton’ın orkestrasına girip Jimmy Dorsey, Benny Goodman, Randy Brooks ve Herbie Fields ile üretimler gerçekleştirmiştir. 1962’den itibaren samba ve jazz’ın bir karışımı olarak doğan Bossa Nova’nın yayılmasına büyük emek vermiştir. Amerikalı caz eleştirmeni Scott Yanow, Stan Getz’i “Tüm zamanların en büyük tenor saksofon sanatçılarından biri” olarak tanımlar.

Getz, Bossa Nova müziğinin zirvesi kabul edilen iki albümden “Jazz Samba”Byrd ile “Jobim”i ise gitarist João Gilberto ile gerçekleştirmiştir.

Hemen belirtmek gerekiyor ki Getz, Lester Young’ın büyük bir hayranıdır. Eserleri ve melodileri Getz için büyük bir ilham kaynağı olmuştur. Olağanüstü bir saksofoncu olan Lester Young’ın rahat performansı ve lirik tarzı, o yıllarda genç bir saksafoncu olan Getz’e ilham vermiştir. Bu etkilenmenin yarattığı en iyi kariyer çalışmalarından biri 1991’de Abbey Lincoln ile kaydedilen “Sen Gotta Pay the Band”dir

Kuşkusuz Getz, Lester Young’tan etkilenmiştir, ancak

zaman içinde öylesine yükselen bir gelişim çizgisini yakalamıştır ki bizzat kendisi etki odağı haline gelmiştir.

Saf melodisi, belirgin bir şekilde sıcak ve lirik tonuyla ön plana çıkan Getz’i, saatlerce hiç bıkmadan dinleyebilirsiniz.

Eğer Getz gibi bir efsaneden söz ediyorsak, özellikle Balladlarının altını da çizmek gerekir. Bütün balladları efsanedir ama “Stars Fell on Alabama” şarkısı ay ışığında şiirin ve aşkın adeta dans ediş halidir.

/Ay ışığı ve manolya, saçında yıldız ışığı

Tüm dünya bir rüya gerçek oldu.

Gerçekten oldu mu, gerçekten orada mıydım, gerçekten yanında mıydım?

Ve yıldızlar dün gece Alabama’ya düştü

kimsenin giremeyeceği bir peri ülkesi

ve merkezde sadece sen ve ben, canım

ve yıldızlar dün gece Alabama’ya düştü./

YORUMLAR (19)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
19 Yorum