Devlet başkanı mülkün sahibi değil emanetçisidir
İnsanlık tarihinin yüzyıllar içindeki toplumsallaşma macerasının bize söylediği, özellikle site devletlerinden daha karmaşık devlet yapılarına geçişle birlikte yönetimsel anlamda farklı modellerin tecrübe edildiği gerçeğidir.
Ve tarihsel süreç içinde genellikle hilafet, krallık, monarşizm, despotizm, Hanlık ve padişahlık olarak tezahür eden yönetim modellerine baktığımızda bu yönetimlerin başında olanların sıfatlarının da bazen kral, bazen halife, bazen tiran, bazen Han, bazen de padişah olduğunu görürüz. Belli tarih aralıklarında farklı modeller denenmiş olsa da insanlığın yönetim modellerinin hikayesi özetle böyledir.
Tarihin seyri içinde bu yönetim anlayışları da zamanla değişmiş ve modern devlete evrilmiştir. Bugünkü dünyada devleti artık demokrasi üzerinden tanımlıyoruz. Çünkü insanlık uzun tecrübelerden sonra demokrasi ortak paydasında buluşmayı başarmıştır. Elbette bugün de henüz demokrasiyle buluşamamış ve hala tarihin arka odalarında beklemeye devam eden toplumlar, devletler var.
İşte bu tecrübeler sayesindedir ki bugünden geriye dönüp baktığımızda tarih içinde denenen hemen bütün modellerin, demokratik sistemle mukayese edilemeyecek ölçüde geri ve yaşadığımız dünyanın sorunlarını çözme kabiliyetinin olmadığına karar verebiliyoruz.
Ancak bu, geçmişteki sistemlerin tümden işlevsiz olduğu ve o günün toplumlarının sorunlarına cevap veremediği anlamına gelmiyor. Zira bütün sistemler, kendi dönemlerinin sosyolojik ve tarihsel şartlarına ve o günün toplumsal taleplerine göre şekil almışlardır. Dolayısıyla, bir takım farklılıklar olsa da bütün toplumlar bir sistem macerası yaşamışlardır.
Batı dünyasında sistemler, Rönesans ve bilimsel devrimler sayesinde daha sistematik bir değişim çizgisi izlerken, Müslüman toplumlarda bu değişim çok yavaştır, hatta zaman zaman istikamet geriye dönüş biçiminde tezahür etmiştir.
Maalesef Müslüman toplumlar, Batı’daki modern devlete evrilme sürecini doğru okuyamadığı gibi Kur’an’ın tarif ettiği İslam’ı değil, geleneksel İslam kültüründen miras kalan Müslümanlığı esas aldığı için hep Araf’ta kalmış ve ne yazık ki despotik yönetim anlayışından bir türlü kurtulamamışlardır.
Oysa İslam doğrudan bir sistem önerisinde bulunmamıştır. Kur’an’ın yöneticilere en net önerisi adalet ve liyakattir. Kur’an’da bu konudaki ifade aynen şöyle: “Allah size, emanetleri mutlaka ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa, 4/58)
Bu açıdan bakıldığında devlet başkanlığı ilahi bir lütuf ya da babadan oğula geçen saltanat değildir. Muhammed Şankıti, başkanlık meselesini İslam siyaset terminolojisi açısından şöyle değerlendiriyor: “İslam’ın siyaset alanında ortaya koyduğu değerler devriminin en önemli meselelerinde biri, devlet başkanlığı makamının ahlaki ve kanuni açıdan ‘emanet’ olarak nitelendirilmesidir. Buna göre devlet başkanlığı makamı, babadan oğula tevarüs eden veya güç kullanılarak elde edilip sürdürülen bir şahsi mülk değil, aksine yönetilen halkın başkandaki bir emanetidir. Ayrıca İslam’a göre devlet başkanlığı makamı ilahi bir vergi de değildir.” (İslam Medeniyetinde Anayasal Kriz, s. 194)
Yine İslam siyaset felsefesine göre, toplum bu emaneti dilediği zaman başkandan geri alma yetkisine sahiptir. Çünkü emanetin gerçek sahibi halktır, dolayısıyla başkanın bu makama layık olmadığı anlaşıldığında emanetin gerçek sahibi olan halka iadesi gerekir.
Evet İslam’da halkla yönetici arasındaki ilişkinin özü budur. Aslında devlet başkanlığını ‘emanet’ olarak gören ve gerektiğinden asıl sahibi olan halk tarafından geri alınabilmesini öngören İslam da demokrasilerde olduğu gibi bir bakıma ‘denge-denetleme’ mekanizması önermektedir. Ancak İslam toplumlarında ne yazık ki bu tür uygulama örneklerini bulmak pek mümkün değildir. Çünkü Müslüman dünyada kurumsal anlamda bir adalet sistemi olmadığı gibi, denetleme mekanizmaları da oluşmamıştır.
Dolayısıyla bugün itibariyle devlet başkanlarının ya da yönetim erkinin denetlenebilmesi, demokratik sistemde var olan ‘denge-denetleme’ mekanizmalarıyla mümkün olabilmektedir.