Şâkir Paşa'nın Âilesi
Pazar günü Now tv’de yayınlanan Şâkir Paşa Âilesi dizisinde Şâkir Paşa’nın, oğlu Cevat’ın İtalyan eşine ilgi duyması, hepimizi rahatsız etti. Şâkir Paşa, Halikarnas Balıkçısı olarak meşhûr olan Cevat Şâkir Kabaağaçlı’nın babası. Paşa, oğlu Cevat tarafından öldürüldü. Bu cinâyetin sebebi, baba oğul arasındaki anlaşmazlık olarak bilindi. Dizide ise Paşa ile gelini arasındaki ilişki gibi duruyor.
Dizide Şâkir Paşa’ya iftirâ edildiğini iddiâ edenler var. Mustafa Armağan, Paşa’nın torununu kaynak göstererek itiraz etti:
“Dizide îmâ edilen, gerçekten iğrenç. Güyâ Şâkir Paşa, güzel İtalyan gelinine sarkmış da oğlu, bu yüzden öldürmüş babasını. Hâlbûki öz yeğeni Şirin Devrim, ‘Şâkir Paşa Âilesi’ adlı kitabında Cevat Şâkir’in, paşa babasını keyfince yaşayabilmek için öldürdüğünü açıkça yazmıştır.” (22 Aralık-Yeni Akit)
“İsmi lâzım değil, yeni başlayan bir dizide çarpık ilişkilere bir yenisi eklenmiş: Kayınpeder-gelin ilişkisi. Bir tek bu eksikti, tam oldu.” diyen Sâlih Tuna, o kadar kızmış ki, “Sövmeye başlasam Eyfel Kulesi’ne yol olur.” diyor. (18 Aralık-Sabah)
Eğer gerçekte böyle çarpık bir ilişki olmamış olsa hep berâber sövelim ama maalesef, konu hakkında Murat Bardakçı’nın 2001’de Hürriyet gazetesinde yayınlanan yazısına göre böyle bir skandal ilişki olmuş.
“Bundan senelerce önce, Şâkir Paşa âilesinin çok meşhur bir sanatçı mensubuyla sohbet ediyorduk. Belki şeytanın dürtmesiyle ama ciddî şekilde çekinerek, ‘Merhum pederinizin o hâdisesinde asıl sebep ne idi?’’ diye sormuştum. ‘’Aniesi...’’ demişti sâdece. İşte bu yüzden cinâyetin gerisinde Paşa ile gelini arasındaki yasak ilişkinin yattığını rahatça yazıyor ama bana bunu söyleyen o kişinin zarif hâtırasına hürmeten anlattıklarının ayrıntılarına girmiyorum.” (2 Aralık 200-Hürriyet, Yakın Târihimizden Gerçek Bir Paşa Tecâvüzü Olayı)
Dizinin senaristi Hande Altaylı, Fatih Altaylı’nın eşi. Altaylılar ile Bardakçı yakın arkadaş olduklarına göre, Şâkir Paşa’nın sanatçı kızının (muhtemelen Fahrünnisa Zeyd) anlattığı ayrıntılara, Hande Altaylı vâkıf olabilir.
Dizideki Şâkir Paşa, RTÜK’ün de hoşuna gitmedi. Diziye, “mahrem alanların korunmadığı, çarpık ilişkiler ve cinsellik içeren sahnelerle de millî mânevî değerlere aykırı unsurlar içerdiği” gerekçesiyle cezâ verdi.
Peki RTÜK’ün verdiği ceza ne işe yarayacak? Dizinin reytingi artacak. Bunu, ben demiyorum; birkaç gün evvel RTÜK başkanı itiraf etti. Kızılcık Şerbeti’ne verilen cezâ reytingi arttırmış. Hattâ bu yüzden, “Bize de cezâ verin” diyen diziler varmış. Belki Şâkir Paşa dizisinin yapımcıları da cezâ istemişlerdir. Aklıma, 28 Şubat döneminde Ülker’e verilen cezâ geldi. İrtica listesine girip askerî kantinlerde satılması yasaklanınca satışları artmış; diğer markalar da listeye girmek istemişti.
Halk, âdil olmayan cezâlara, işte böyle tepki veriyor. Aslında “porografi hissi öldürür” kuralınca toplumu ifsad eden ilişkilerin gözümüze sokulmasına karşıyım. RTÜK’ün kontrol etmesini de istiyorum. Fakat kıstasın ne olduğunu anlayamıyorum. İktidara yakın bir kanalda yayınlanan Karadut dizisinin ilk bölümünde Şâkir Paşa’ya rahmet okutacak bir çarpıklık vardı ama RTÜK, hiç oralı olmadı. Gerekli cezâyı, seyirci verdi. Dizi, reyting yapamayınca bitti. Daha bir sürü böyle örnek var.
Şâkir Paşa’nın çarpık ilişkisini 23 yıl evvel ilk defa yazan Murat Bardakçı, şimdi hiç oralı değil. Köprünün altından çok sular aktı. O yıllarda bir Osmanlı Paşası hakkında böyle kötü şeyler yazmak, şimdiki gibi cesâret işi değildi. Gündemde Salkım Hanım’ın Tâneleri vardı. Bardakçı, “Bir Osmanlı paşası, gelinine tecâvüz etmez” diye itiraz edenleri, ‘‘Paşalar gelinlerine tecâvüz ederler mi, etmezler mi tartışmasına küçük bir katkı: Ettikleri vákidir ve Şâkir Paşa cinâyeti, bunun mükemmel bir örneğidir.” diye susturmuştu. (Açıkçası cümledeki “mükemmel” sıfatı, çok tuhafıma gitti. Çünkü bu sıfat, iyi bir şeyi anlatırken kullanılır)
Gâliba dizi hakkındaki tartışmaya Murat Bardakçı’dan küçük bir katkıyı boşuna bekleyeceğiz. Sükûtunu ikrar kabul ediyoruz. Yâni dizide anlatılan, ayniyle vâki.
ÇÖKÜŞÜN HİKÂYESİ
Maalesef bir skandala odaklanarak tartışılan dizi hakkında Star yazarı Sibel Eraslan, çok isâbetli sosyolojik bir eleştiri kaleme almış.
“Ülkeleri yıkılıp kırılırken, halk cepheden cepheye koşarken, kılları bile kıpırdamadan şımarıklıklarını devam ettirmiş ama her zaman da büyük sanatçılar olarak anılma ayrıcalığını ellerinde tutmuş, skandallarıyla namlı bir âile.
Çöküşün hikâyesi… Hak edilmiş bir çöküşün.” (22 Aralık-Star)
Şâkir Paşa Âilesi’ni bu açıdan seyredenler, Kirâlık Konak’ta Yâkup Kadri’nin, Pertev Bey’in Üç Kızı’nda Münevver Ayaşlı’nın anlatmak istediklerini görebilirler.
“Şimdi de birileri savaşıp birileri şımarmıyor mu?” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız! Hattâ şımaranlar, geçmişin şımarıklarını eleştiriyor.