Olur şey değil
Geçen yazımda CHP, SP ve İYİ Parti’yi “FETÖ ile mücadelede kurunun yanında yaşın da yakılmasına son vereceğiz ama ülkemize kasteden bu korkunç terör örgütü ile kararlı mücadele bizim iktidarımızın da öncelikleri arasında yer alacak” demediği için eleştirmiş ve bu muhalefet partilerine şöyle seslenmiştim: “FETÖ ile kararlı mücadeleye devam etmenin gereğini vurgulamazsanız, örgüt mensuplarının çözülmesini önlemek için seçim sonrasına dair ümitler dağıtan Pensilvanya’nın değirmenine su taşımış olursunuz.”
Madalyonun öbür yüzünde, meşru siyasetteki meşru rakiplerine meşru bir yolla destek veren vatandaşlara FETÖ şüphelisi muamelesi yapma eğilimi gösteren iktidar partileri var ve onların bu tavırları da Pensilvanya’ya hizmet ediyor.
(İktidar partisi demiyorum, iktidar partileri diyorum. MHP de iktidarda.)
***
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, güya FETÖ’nün seçmen ayağını tespit etmek için, 100 bin imza ile cumhurbaşkanı adayı olmaya niyetlenen siyasetçilere -en azından Meral Akşener’e- destek veren seçmenler hakkında Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından inceleme başlatılmasını istedi.
Bahçeli’nin kendi tuhaf ifadeleriyle: “100 bin aday talebinde bulunan dört kişiden bir tanesi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15 milletvekili kaydırmasıyla destek buldu. Dolayısıyla 100 bin seçmen şeyine ihtiyaç kaldı mı? Kalmaması gerekirdi. Ama şahsiyet, 100 bin seçmenle adaylığını koyacağında ısrar etti… Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı, FETO’nun seçmen ayağı üzerindeki etkisini bugüne kadar takip etmiş midir? Etmezse, 100 bin kişinin içerisinde bu hangi aday etrafında toplanabilir, burası benim kafamı biraz meşgul ediyor. Onun için zannediyorum bu 100 bin kişinin içerisinde eğer FETO desteğiyle, PKK desteğiyle veya buna benzer imkânlarla bir aday taraması yapılacaksa, o zaman FETO’nun seçmendeki siyasi ayağının hangi aday etrafında toplandığı hakkında bir kanaat oluşabilir.”
Dikkat buyurun; siyasi tespit (!) yahut tahlil (!) veya tenkit (!) ile yetinmedi Bahçeli, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı’nı lisan-ı münasiple göreve çağırarak 100 bin imza konusunu adlî ve polisiye bir boyuta taşımaya kalkıştı.
AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal da -Bahçeli’nin sözlerini kendince tevil ederek ama neticede aynı yere vararak- “Bu konuda Sayın Bahçeli’nin hassasiyetine katılıyoruz” dedi.
Ne anlamalıyız bundan?
Meral Akşener yahut Temel Karamollaoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için imza verenler fişlenecek mi?
Yoksa imza vermeye niyetlenenlerin bir kısmının fişlenme korkusuyla bu demokratik hakkı kullanmaktan vazgeçmelerini temine yönelik bir ‘blöf’ mü söz konusu?
Her halükârda rezalet.
Büyük rezalet.
Eminim ki FETÖ, Bahçeli ve Ünal’ın mezkûr açıklamalarını ellerini ovuşturarak dinlemiştir; ‘Oh oh, bizim kurmaya çalıştığımız baskı rejimini ne güzel unutturuyorlar’ diye bayram ederek…
***
FETÖ’nün ekmeğine yağ sürülmeseydi de kabul edilemezdi bu tavır.
Demokratik hukuk devletinde olur şey değil vesselam.
GÜZEL HAREKETLER BUNLAR
Su hattı çalışması için Edirne Belediyesi tarafından Türkiye ile Yunanistan arasındaki tampon bölgeye gönderilen kepçe operatörü Musa Alerik, yanlışlıkla Yunanistan topraklarına geçince Yunan askerleri tarafından göz altına alınmıştı.
Alerik, çıkarıldığı mahkemede ülkeye yasa dışı giriş yapmaktan suçlu bulunarak 5 ay hapis ve 1500 avro para cezasına çarptırıldı ama cezası 3 sene tecil edilerek serbest bırakıldı.
“Sınırın Türkiye tarafında yakalanıp tutuklanan iki Yunan askerinin acısını bu kepçe operatöründen çıkarabilirler” diye endişelenmiştik ama böyle bir çiğliğe tevessül etmedi Yunanistan.
Alerik’i Türkiye’ye karşı koz olarak kullanmadığı gibi, ona saygıda da kusur etmedi.
Evvelki gün Türkiye’ye dönen Alerik anlatıyor:
“Bir hata sonucu yanlışlıkla onların bölgesine geçtim. Böyle yani. Gittim orada misafir gibi iyi karşıladılar. Yunan polisi olsun, Yunan mahkemesi, beni haklı buldular. Çünkü ben yanlış yapmadım. Ben izinsiz bir şey yapmadım… İyi baktılar gerçekten. Bir otel gibi olmasa da yani gerçekten polislerinden tutun her şeyi iyi davrandılar.”
Yunanistan’dan bir jest daha: Ege’de bir Türk ticaret gemisine çarpan Yunan devriye gemisi “Armatolos”un kaptanı görevden alındı.
Atina’da Türkiye ile gerginliği azaltma iradesinin mevcudiyetine işaret eden güzel hareketler bunlar.