Eski düzenin ihyasının risklerini unutmadan…
Hükümetin “Kur korumalı TL vadeli mevduat” hamlesi dövizin ateşini düşürdü.
Hem de nasıl!
Dolar, 18 küsur liradan 12 küsur liraya düştü.
Şimdi hayat pahalılığı derdinin bir nebze hafiflemesi bekleniyor.
Zaten fena halde olan hayat pahalılığını iyice çekilmez hale getiren ve enflasyon canavarını iyice azdıran dramatik döviz artışı probleminin çözülmesi, Türk Lirası’ndaki değer kaybının önemli ölçüde telafi edilmesi, fiyatların düşme sürecine girmesi sevindirici.
Bunun, faizli banka hesapları ‘dolarizasyon’ yoluyla daha cazip hale getirilerek ve -faizin haramlığının kesin hüküm (nass) oluşu nedeniyle- şimdiye kadar faizden uzak duran kimselerin de faize yönelmesi teşvik edilerek sağlanmış olması ise üzücü.
Herhalde “Kur korumalı TL vadeli mevduat ürünü” geçici bir tedbir olarak düşünülmüştür.
‘Maslahat böyle icap ettiriyor’ mu denildi?
Öyleyse, ‘Maslahat, zaten enflasyonun altında olan ve uluslararası sermayenin manipülatif sıcak parasını çekmeyen politika faizinin bu konjonktürde düşürülmemesini, işler yoluna koyulana kadar doların kışkırtılmamasını icap ettiriyordu’ da denilebilir.
Ama olan oldu ve artık bundan sonrasını konuşmak gerek.
***
Ekonomimizi sıcak paranın tahakkümünden kurtararak nitelikli yatırım, yoğun istihdam ve dış ticaret fazlası verecek derecede yüksek ihracat marifetiyle sahici kalkınma yoluna sokmaya ahdeden hükümet, bu devrimci yolda başarılı olmak için neyi nasıl yapmalı? Neyi nasıl yaparsa daha iyi, daha doğru, daha faydalı neticeler alabilir?
Faiz-kur-enflasyon veya enflasyon-faiz-kur veya kur-enflasyon-faiz veya kur-faiz-enflasyon sarmalından nasıl kurtuluruz?
Bunları konuşmak gerek; eski hamamda eski tasla yıkanmanın konforunu ihya etmeyi değil.
Hükümetin yeni bir ekonomik düzen kurmaya çalışırken aldığı, Hazine’ye ve dolayısıyla kamuya yani hepimize yüklediği riskleri de elbette konuşalım.
Ama eski düzenin ihyasının risklerini unutmadan.
Ve bu gayretin neticesinin hayırlı olmasını cân ü gönülden niyaz ederek.