Cadı
Gjergj Dedaj, Kosova Dışişleri Bakan Yardımcısı idi.
Geçen sene Temmuz ayında sosyal medyada “Balkanların Cadıları” başlığı altında şöyle bir mesaj paylaştı:
“Türkiye ve Sırbistan, Kosova’ya stratejik geri dönüşlerini yüzyıllar süren hakimiyetin köklerinde kalan ve bu kirli işgalcilerin kalıntıları olan temsilcileri aracılığıyla hedeflemekteler. Bu temsilciler, Kosova’dan ve Gjergj Kastrioti’nin topraklarından kökünden sökülmeliler.”
“Bu temsilciler”, yani Kosova’daki Türk azınlığı.
Gjergj Kastrioti, yani 15’inci yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı’nın Arnavut topraklarını fethine direnen Hıristiyan Arnavut komutanı İskender Bey.
***
Dileyen, İskender Bey’i kahraman olarak kabul eder ve hürmetle anar; fakat İskender Bey üzerinden günümüz Türkiye’sine ve Kosova’daki Türk azınlığına düşmanlık etmek olacak şey değil.
Kosovalı Arnavut tarihçi merhum Muhammed Pirraku’ya göre Osmanlı’ya buğzetmek de olacak şey değildi.
2009’da Priştine’deki görüşmemizde bazı Arnavut milliyetçilerinin Osmanlı aleyhtarlığı ile ilgili bahiste şöyle demişti Pirraku:
“Osmanlı’ya nasıl işgalci deriz? Sadece Türklere ait olan bir devletten bahsetmiyoruz ki. Osmanlı, Arnavutların da devletiydi. Dahası, Arnavutlar Osmanlı sayesinde varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Zaten Osmanlı’yı buraya çağıran da bizdik. Sırp, Bulgar ve Yunan zulmüyle baş edemediğimiz için Osmanlı’dan yardım istedik. Kosova Fatihi Sultan 1. Murat’ın ordusunda Arnavutlar da vardı... Osmanlılar Kosova Meydan Muharebesi’ni kazanıp bu topraklara yerleşmeselerdi bugün Arnavut diye bir şey kalmazdı. Kimimiz Yunan, kimimiz Sırp, kimimiz Bulgar olurduk...”
***
Olacak şey değil diyorum, ama oluyor işte.
Üstelik, Kosova Cumhuriyeti’nin bir diplomatı yapıyor bunu.
Kosova’nın en yakın, en güvenilir dostlarından biri olan Türkiye’ye “cadı” diyor ve Kosova halkının bir kısmını ‘etnik temizliğe’ müstehak düşman unsur ilan ediyor.
Balkanların iki cadısından biri olan Türkiye, kirli işgalinin kalıntıları olan temsilcileri vasıtasıyla Kosova’ya geri dönmeye çalışıyormuş; bu temsilciler kökünden sökülmeliymiş Kosova topraklarından!…
1- Türkiye-Bosna-Sırbistan ve Türkiye-Bosna-Hırvatistan üçlü mekanizmalarını kuran, Kosova’nın bağımsızlığını ilk tanıyan devletler arasında yer alan ve buna rağmen Sırbistan’la iyi ilişkilerini devam ettirmeyi başararak bu iki devlet arasında potansiyel bir arabulucu olan Türkiye’nin Kosova’ya ve genel olarak Balkanlar’a ‘dönüşü’ bölgesel barıştan ve bölge halklarının esenliğinden başka bir şeye hizmet etmiyor. Buna cadılık diyen cadıdır!
2- Kosova’daki Türk kökünden sökmeyi savunmak, Çetnik ideolojisinin ihyasıdır.
Gjergj Dedaj, muarızı olduğunu zannettiği Sırp faşistlerinin izinde.
***
Anti-diplomat, evet.
O mesajı paylaştığında diplomatlığına son verilmeliydi bu zatın.
Ne var ki Kosova hükümeti onu komşu bir ülkeye büyükelçi olarak tayin etti; Kosova’da olduğu gibi bir Türk azınlığının -Dedaj’a göre “kirli işgalcilerin kalıntıları”nın- bulunduğu Makedonya’ya!
Şimdilik Makedonya-Türkiye ilişkilerini bozmaya ve Makedonya Türklerinin kökünden sökülmesine matuf aleni bir çıkışı yok ise de, geçen hafta Arnavutluk’un başkenti Tiran’daki 15 Temmuz Demokrasi Parkı’na (parktaki kitabeye ve üzerinde Türk bayraklarının bulunduğu tabelalara) saldırı hadisesi üzerine paylaştığı bir sosyal medya mesajında yine Türkiye’ye düşmanlığını konuşturdu; “Osmanlı İmparatorluğu’nun işlemiş olduğu soykırım”dan dem vurarak ve “Erdoğan’ın Türkiye’sinin siyasi anıtına hayır!” diyerek destek verdi, emperyalist tezgâhı olan bir askerî darbe teşebbüsüne direnişin anıtına yönelik saldırıya.
Çetniklerden sonra FETÖ’cüler de Dedaj’la gurur duyuyor!
***
Dedaj hâlâ görevde.
Türkiye protesto ediyor, Makedonya Türkleri protesto ediyor, Kosova Türkleri protesto ediyor, ama Kosova hükümeti hiç oralı olmayıp Dedaj’ı görevde tutuyor.
Ayıp ediyor.