“Milletimizin takdiri her şeyin üstündedir”
Siyasal partiler, “milli iradeye” sadece kendisini iktidara getirdiğinde değil, iktidardan uzaklaştırdığında da gerçekçi bir şekilde saygı duyduğunu göstermelidir.
Zira halkın iradesi anlamına gelen “demokrasi”, iktidara talip olan siyasal partilerin sadece seçimle “geçici” olarak iktidara gelmelerini değil, aynı zamanda iktidarda olan siyasal partinin yönetimden seçimle “geçici” olarak uzaklaşmalarını da sağlayan bir sistemdir.
İktidara talip siyasal partiler arasında hangisinin “ülkeyi yönetme kabiliyetine ve ehliyetine” sahip olup olmadığını ortaya koyan bu yarışın elbette kazananı ve kaybedeni olacaktır.
Siyasal partilerin sandıktan çıkan sonucu sadece kazandıklarında değil kaybettiklerinde de hazmetmeleri, kabullenmeleri ve çıkan sonucu öpüp başlarının üstüne koymaları gerekiyor.
İşte bu sebeple, 17 yıldır girdiği her seçimi kazanan ve her kazandığı seçimin ardından “milli iradeye saygı duyulmalıdır” açıklaması yapan, kaybetme duygusunu tatmamış AK Parti’nin “milletimizin takdiri her şeyin üstündedir” açıklaması yapması oldukça kıymetlidir.
Doğruya doğru, 31 Mart akşamı sandıktan çıkan sonuç, girdiği her seçimden başarı ile çıkan AK Parti için şaşırtıcı oldu.
1994 yılından bu yana yönettiği İstanbul’u ilk kez kaybetti gibi. Kaybetti gibi diyorum Yüksek Seçim Kurulu gayri resmi sonuçların ortaya koyduğu tabloya göre CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazandığını açıkladı ama kesin resmi sonuç değil. Doğal olarak sadece toplumun muhalif kesimi için değil, kendi tabanı için de AK Parti’nin ortaya çıkan tabloya nasıl bir tepki vereceği merak konusuydu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, seçimlerden 48 saat sonra, dün gece yarısı yaptığı açıklama ile hem seçim sonrası iktidara yakın medyanın AK Parti’yi de zor durumda bırakacak spekülatif haberlere sert tepki gösterdi hem de “milletimizin takdiri her şeyin üstündedir” diyerek sandıktan çıkan sonuca saygı duyduklarını belirtti.
Sayın Çelik’in “Hak edilmeyen bir zafer peşinde değiliz” açıklaması, AK Parti hakkında yersiz spekülasyonlar yapan kesimler için ders niteliğindeydi. Zira olması gereken budur.
Çelik’in şu sözlerinin altını çizmekte fayda var:
“Biz milli iradenin üstünde hiçbir güç tanımıyoruz. Bir takım vesayet odakları tehditlerle üzerimize geldiğinde de ‘millet ne derse odur, git derse gider, kal derse kalırız’ demişizdir. Yürüttüğümüz hukuki çalışma gayet doğaldır. Yurt ışında Türkiye’de sıkıntı çıksın şeklinde arzular görüyoruz. Bu millete tecessüm etmiş olan demokratik olgunluk, bu sürece ve sonuca saygı duymamızı gerektirecektir.”
Evet, 17 yıldır ülkeyi yöneten, ciddi emekleri olan AK Parti’nin Türkiye’nin yurtdışında itibarının zedelenmesine müsaade edeceğini düşünmek abesle iştigal olur.
Bu bir seçimdir. Sandıkta kendilerine oy verenlerin hakkını savunmak, kendilerine verilen oylara sahip çıkmak her siyasal partinin görevidir.
Şaibeli gördüğü sandıklara, dün Cumhuriyet Halk Partisi itiraz ediyordu. Bugün itiraz eden AK Parti olur. Yarın başka bir parti olur. Sandıklara yaptığı itirazlar üzerinden AK Partiyi suçlamak da, AK Parti’nin itirazlarını eleştiren muhalefeti suçlamak da yanlıştır.
Sonuçta..
Seçmeni AK Parti’den vazgeçmedi, hala ülke genelinde birinci parti olmayı sürdürüyor. Seçmen hem ülkeyi yönetmesi için ihtiyacı olan meşruiyeti AK Parti’ye verdi.
İlk kez AK Parti “seçmenin kendisine verdiği mesajı” sümen altı etmeden ciddi bir şekilde okuması, değerlendirmesi ve gereğini yapması gerekiyor.
AK Parti hem kendi seçmen tabanın taleplerini hem de toplumsal değişim taleplerini dikkate almalıdır.
Bütün televizyon kanallarının AK Partili milletvekillerinin konuşmalarını dahi canlı olarak duyurduğu bir ortamda toplumun AK Parti’nin ne dediğini anlamamış olması mümkün değildir.
Ancak AK Parti ve AK Parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan, balkon konuşmasında bir kez daha dile getirdiği “gönüllere girememe” sorununun kaynağının ne olduğunu iyi analiz etmesi gerekiyor.
Partisinden vazgeçmeyen AK Partili seçmenin ne söylediğine kulak verilmeli. Türkiye’de seçmen iradesi çıkmıştır AK Parti buna bütünüyle kulak vermelidir. Çünkü seçmen önemli şeyler söylüyor.
Seçmen, AK Parti’ye kurucu ayarlarına dön diyor olabilir.
Seçmen AK Parti’ye kutuplaşma dilini bırak diyor olabilir. Çok gerildik toplumsal uzlaşmayı sağlayın diyor olabilir.
Seçmen AK Parti’ye , ülkeyi sen yönet ama muhalif partilerle de birlikte çalışın diyor olabilir.
Seçim sonuçları, AK Parti’ye “değiş ve kendine gel” mesajı verirken, CHP’ye de milletin değerleriyle örtüştüğünde, sana da teveccüh gösterebiliriz diyor olabilir. Yani seçmen CHP’ye de “daha da değiş” diyor.