Ahmet Davutoğlu neden ihraç ediliyor

AK Parti’nin eski başbakan Ahmet Davutoğlu ve arkadaşlarını “işledikleri hangi günahlar” sebebiyle ihraç kararı aldığı günlerdir merakla bekleniyordu. Nitekim AK Parti’nin ihraç etme gerekçelerini maddeler halinde yazdığı tebligatlar Sayın Davutoğlu ve arkadaşlarına ulaştı.

***

2001 yılında “Erdemliler Hareketi” olarak yola çıkan Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener ve Sayın Erdoğan’ın diğer yol arkadaşları Fazilet Partisi’nden “Parti içi demokrasi olmadığı için” kopmuşlar ve “asla diğer partilere benzemeyeceğiz” iddiasıyla kurmuşlardı AK Parti’yi…

AK Parti’nin kuruluşundan bir ay önce Milliyet Gazetesi’ni ziyaret eden ve bir mülakat veren Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Altan Karapaşaoğlu ve Murat Mercan’ın “Partinizden neden ayrıldınız?” sorusuna yanıtları “parti içi demokrasi yoktu” oldu. Bu sorunun sadece kendi partilerinde değil Türkiye’deki bütün siyasi partilerde olduğunu söylediler:

“Geçmişte bir lider parti adına karar veriyor, söylediği çözüm oluyor ve tartışılmıyor. Tam Nazi tipi bir anlayış. Biz de bunu yaşadık. Bütün partilerde tek adamlık var. Biz lider partisi yerine ortak aklın öne çıkacağı bir parti olacağız.” (Milliyet, 15 Temmuz 2001)

Bir ay sonra partilerini “ortak akıl mekanizmalarının işlediği bir parti” ve tüzüklerini de “lider sultasına asla meydan vermeyecek” bir tüzük olarak tanıttılar.

“Parti içi demokrasi, bireyin ve azınlık görüş sahiplerinin hukuku ve demokratik yarışma hakları sağlanarak geliştirilecektir” sözü AK Parti’nin tüzüğündeki yerini hala koruyor.

Ancak AK Parti’nin içinde “ortak akıl” mekanizmasını oluşturan, AK Parti’nin başarılarının altında imzaları olan o Erdemliler Hareketi’nden neredeyse kimse kalmadı.

Nitekim AK Parti, AK Parti’de başdanışmanlık ve uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı yapan ve iki yıl da başbakanlık yapan ve istifa ettirilmek zorunda bırakılan Ahmet Davutoğlu’nu ihraç etme kararı verdi.

Peki, Sayın Davutoğlu hangi gerekçelerle kesin ihraç istemiyle Merkez Yürütme Kuruluna sevk edilmiş? AK Parti’nin sayın Davutoğlu’na yönelttiği suçlamalar şunlar:

* 30 Haziran’da Elazığ’a gittiniz ve dediniz ki: “AK Parti birtakım trol örgütlerinin etkisi altına girmişse soru sorması gereken biz, cevap vermesi gereken partiyi bu gruplara teslim edenlerdir.”

Bir seçimde beka kaygısından bahsedip, diğer seçimde İmralı ile temasa geçmeye çalışmak veya bunu meşru görmek milletin vicdanından kopuştur.”

“Bugün AK Parti’nin ‘AK’ kelimesiyle ifade edilen temiz siyasetin yeniden keşfedilmesi gerekmektedir. Adalete ihtiyaç var. Adalet son dönemde öylesine çifte standart gösterdi ki, insanların adalete, hukuk sistemine güveni sarsıldı.”

“Tüm uyarılarımıza rağmen çarpık parlamenter sistemden, çarpık Başkanlık Sistemine geçildi.”

“Devlet yapısıyla aile ilişkileri ayrılmalıdır. Devlet hiyerarşisinde birinci derecede akrabalar olmamalıdır.”

* 23 Ağustos’ta Sakarya’ya gittiniz ve dediniz ki: ‘Kimse ümmeti tekeline alamaz. Ümmetten kastedilen yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn etmeye çalışanlarsa biz o topluluktan değiliz.”

* 22 Nisan’da verdiğiniz mülakatta dediniz ki: “Gerçek basın özgürlüğü demokrasimizin bağışıklık sistemidir. Bunu yok etmek usulsüz ve baskıcı metotlarla basında tekelleşmeye yönelmek Türkiye’nin zihin kapasitesini daraltmaktır.”

* 30 Temmuz’da verdiğiniz röportajda dediniz ki: “Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın elindeki güç Türkiye’nin temel yapılarına zarar veriyor. Ülkedeki siyasi kurumlar zayıflıyor.”

* 28 Ağustos’ta TV5’te katıldığınız programda dediniz ki: “Hz. Ömer’in adaletini söylemekle adalet gelmez.”

AK Parti işte bu gerekçelerle Sayın Davutoğlu’nu partiden ihraç etme talebiyle disiplin kuruluna verdi.

18 yıllık iktidarın ardından oy kaybederek konumunu ancak MHP desteğiyle sürdüren AK Parti gerçeği ortada iken “AK Parti’de işlerin iyi gittiği” söylenebilir mi? Dolayısıyla Sayın Davutoğlu’nun eleştirilerine, tavsiyelerine bakıldığında “partisine gerçekten haksızlık etmiş, partisinin itibarını zedelemiş” denilebilir mi?

Aklın gereği, “ya Davutoğlu’nun eleştiri ve uyarıları doğruysa” diye düşünmek değil midir?

Sayın Davutoğlu’nun ihraç edilme gerekçelerinden olan “Tüm uyarılarımıza rağmen çarpık parlamenter sistemden, çarpık Başkanlık Sistemine geçildi” sözünün altını önemle çizmek istiyorum.

Doğru. Davutoğlu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi taslağı kamuoyu ile paylaşıldıktan sonra teklif Meclis’te komisyondayken Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sistem hakkındaki endişelerini içeren 19 sayfalık bir rapor iletti.

Aydın ahlakına sahip bir akademisyen olan Davutoğlu’nun yeni sistem hakkındaki eleştiri ve endişelerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletmesi elbette ki kıymetlidir. Ama gönül isterdi ki raporu vermekle kalmayıp kamuoyuna da açıklasaydı…

***

Tarihten bir yaprak… 18 Nisan 1960 tarihinde Demokrat Parti iktidarı CHP hakkında bir Tahkikat Komisyonu kurulmasını, ardından da bu komisyona “olağanüstü yetkiler” verilmesini istemişti. Tahkikat Komisyonu 1960 Darbesini yapanlar için en önemli gerekçelerinden biri olacaktı. 28 Nisan tarihinde Meclis Komisyonunda görüşmesi yapılırken Demokrat Parti Balıkesir Milletvekili ve Genel İdare Kurulu üyesi Sıtkı Yırcalı çıktı ve “Bu teklif anayasamıza ve hukuk sistemimize külliyen aykırıdır. Bu yalnızca anayasaya aykırı değil, adil sistemimize de uygun düşmez.”dedi ve oylamada ret oyu kullanacağını ilan etti.

Sıtkı Yırcalı ertesi gün gazetelerin manşetlerindeydi. Milliyet Gazetesi hadiseyi “Fevkalade Yetki’yi Encümen kabul etti. Sıtkı Yırcalı ‘teklif anayasaya ve hukuka aykırıdır’ dedi” başlığı ile manşetine taşımıştı. (Milliyet, 29 Nisan 1960)

Ben de Sayın Davutoğlu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkında hazırladığı raporu ve sistem hakkındaki endişelerini ve önerilerini kamuoyu ile paylaşmalıydı diyorum. Fakat siyasi bakımdan bu kadar kolay mıydı? Ak Parti, yeni sistemi kendi yetkili kurullarında bile tartışmadan Meclis’e sunmuş, birçok milletvekili imza için sıraya girmişti.

Ak Parti’de parti içinde müzakere ve tartışma imkanı olsaydı, önerilen sisteme eleştiriler dikkate alınıp düzeltmeler yapılabilseydi parti için de ülke için de daha iyi olmaz mıydı?

Bugün, Davutoğlu’nu ihraç etmek yerine onun “manifesto” denilen açıklamasındaki eleştirilerini ele alarak yetkili kurullarda görüşmek AK Parti için de ülke için de daha iyi olmaz mıydı?

Velhasıl kelam…

AK Parti’nin uzunca süredir kendisine “çeki düzen ver, kurucu ayarlarına dön” diyen tabanı Sayın Davutoğlu’nun ihraç edilme gerekçelerini okuduğunda, bir de Davutoğlu’nun eleştiri ve uyarılarını hatırlarsa ne düşünecek?

Sahi AK Parti tabanı ne düşünür?

Şöyle veya böyle, bütün tarihimizde ilk defa bir parti, kendisini Genel Başkanlığına ve ülkenin Başbakanlığına layık gördüğü bir siyaset adamını ihraç ediyor!.. Resimlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte meydanlara astığı, “güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan” sloganlarıyla meydanları inlettiği eski genel başkanını ihraç ediyor...

Tarih ne düşünür?

YORUMLAR (58)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
58 Yorum