Bir Uruguay masalı
Bir tarafta, müzesinde 2 Dünya Kupası bulunan ancak kimsenin hatırlamadığı tarihlerde kalan 3.5 milyonluk küçük Uruguay.
Diğer yanda dünyanın en değerli 5 liginden birine sahip, Dünya Kupası kazanma başarısı gösteren 65.5 milyonluk Fransa. Eski sömürgelerinden futbolcu devşirerek dev bir futbolcu havuzuna sahip olan büyük Fransa...
Öz kaynaklarından beslenen, geleneksel futbolla yeni dönem endüstriyel futbol ekollerinin karşılaşmasıydı dünkü çeyrek final. Uzun yıllar sonra altın jenerasyon yakalayan Uruguay, 2010’dan da iddialıydı bu kez. Grup aşamasını fırtına gibi geçtiler. Ama dün Cavani’nin yokluğunu iliklerine kadar hissedip elendiler. Cavani’nin yokluğunda Suarez ileride tek başına bir ahlat ağacı gibi kalırken, doğru düzgün gol pozisyonu bile üretemediler. Ve en güçlü oldukları yerden, savunmadan yıkıldılar. Godin-Gimenez ikilisine rağmen hava topu alan Varane, ilk yarının sonlarına doğru attığı golle Uruguay’ın dengesini bozdu. İkinci yarının ortalarına doğru da Muslera hemen her turnuvada olduğu gibi olmayacak bir anda olmayacak bir hataya imza atıp küçük ülkenin büyük hayalini sonlandırdı.
Fransa, Arjantin maçına göre farklı bir oyun sergiledi. Uruguay’ın savunmada boş alan bırakmayacağını düşünen Deschamps, Mbappe’yi oyunun büyük bölümünde çizgide oynattı. Pogba’yı daha geniş alanda kullanarak uzun ara paslarla forveti besledi. Fransa, ‘tecrübesiz’ eleştirilerine de denetimin maç kazanarak elde edileceğini gösterdi. Arjantin’den 3 gol yiyen Pavard, Varane, Umtiti, Hernandez savunma hattının neredeyse hatasız oynaması da dikkat çekiciydi. Griezmann ve Giroud biraz daha performans yükseltirse Fransa kupa yolculuğunu mutlu sonla bitirebilir.