Sayıların büyülü dünyası

Bazı kitapları yıllar önce okuduğum halde yeniden okumak ihtiyacını hissediyor, fakat vakit bulamıyordum. Pandemi yüzünden yaşamak zorunda kaldığımız karantina günleri bu bakımdan bulunmaz bir fırsattı. Yeniden okuduğum bazı kitaplardan bu köşede zaman zaman söz ediyorum. Kanuni devrinde Avusturya elçisi olarak İstanbul’a gelen Ogier Ghiselin de Busbecq’in dilimize Hüseyin Cahit Yalçın tarafından kazandırılan ve 1939 yılında yayımlanan Türk Mektupları’nı aşağı yukarı otuz yıl önce okumuştum, iki hafta kadar önce aklıma esti, birkaç günde ikinci defa okudum. Bu eser beni yine yıllar önce okuduğum başka bir kitaba götürdü. Nasıl mı?

Busbecq’in anlattığına göre, İstanbul’da, bir kuşa eziyet ettiği için şikâyet üzerine kadı huzuruna çıkarılan Venedikli bir kuyumcu, Venedik balyosunun müdahalesiyle ağır bir cezadan son anda -şikâyetçi Müslümanların itirazlarına rağmen- kurtulur. Okuyucularının “Acaip, Türkler bu kadar Fisagor taraftarı mıdır ki nazarlarında her hayvan mukaddes olsun ve hiç hayvan eti yemesinler?” diye sorabileceğini düşünen Busbecq şöyle devam eder:

“Hayır. Bilâkis önlerine konacak kızarmış yahut kaynamış etlerden hiçbirini reddetmezler. Koyun, kasap dükkânı için yaratılmıştır, derler. Fakat kimsenin hayvana işkence etmesine ve onun çektiği azaptan zevk almasına tahammül etmezler. Nağmeleriyle bütün kırları dolduran küçük kuşları birtakım Türkler hiçbir zaman öldürmeye kail olmazlar. Hatta onları kafeste beslemeye bile rıza göstermezler.”

Busbecq, atalarımızın hayvan sevgisini anlatırken Fisagor’dan (Pythagoras) şu sebeple söz ediyor: Fisagorcular, ruh göçüne, yani ruhun bedenden ayrıldıktan sonra insan veya hayvan bedenlerinden birine girerek yeniden doğduğuna inanır, bu yüzden et yemezler. Fisagor’un sayılarla ilgili spekülasyonlarına dayanan bir inançtır bu.

* * *

Türk Mektupları’nın yukarıda söz ettiğim hadiseyi anlattığı sayfalarını okurken Annemarie Schimmel’in 1990’lerde okuduğum Sayıların Esrarı (The Mysteryi of Numbers) isimli kitabını hatırladım. Kütüphanemde iki ayrı tercümesi var; biri Sayıların Esrarı, diğeri Sayıların Gizemi diye çevrilmiş. Her neyse... Türk Mektupları’nı bitirdikten sonra bu kitabın sayfaları arasında sayıların göz kamaştırıcı dünyasında uzun bir yolculuğa çıktım.

Schimmel, nümeroloji ve sayı büyüsünün insanlığı asırlar boyunca cezbettiğini belirterek “Sayılar sadece mekânı ve zamanı soyut formüller içinde sınırlandırma ve belirleme yapmazlar, ayrıca yıldızlar ve diğer tabii fenomenler arasındaki ilişkinin esrarlı sisteminin de parçalarıdır” diyor.

Sayılarla dış dünya arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğunu farzeden Fisagorcular, dünyanın çeşitli yerlerinde ortaya çıkan mistik ve okkült faaliyetlere zemin hazırlamışlardır. İslâm dünyasında sayıların Fisagorcu anlamda kullanımı sekizinci yüzyılda Cabir b. Hayyan’la başlar. Daha sonra bazı batınî mezhepler, özellikle İhvanü’s-safa, Fisagorcu telakkileri gerçek kabul ederek felsefelerinin merkezine yerleştirdiler. Gazzali sayılara ve harflere çeşitli batınî mânâlar yükleyerek bunlardan dinî ve şer’î hükümler çıkaran Bâtıniye’yi sapıklıkla ve akıl noksanlığıyla itham etmişse de İbn Arabî’yle birlikte bu kabil fikirler Sünni dünyada da yaygın bir biçimde kabul görmüştür. Fisagorcular gibi harflerle varlıklar arasında sıkı bir ilişki bulunduğuna inanan İbn Arabî, harflerin sayılara dönüştürülebilir olması -ki ebced hesabı buna dayanır- dolayısıyla bu fikirlere sisteminde önemli bir yer verdi.

Kabbala, yani Yahudi mistisizmi de sayılara özel bir önem atfediyordu. Sayıların esrarlı kullanımlarından söz eden nümeroloji bilimi, İslâm dünyasına da Batı dünyasına da bu iki koldan, yani Fisagorcu felsefe ve Kabbala vasıtasıyla girdi. Günümüzde de sayılarla ilgili olarak yaygın bir şekilde karşımıza çıkan inançlar ve spekülasyonlar bu iki kaynaktan doğmuştur.

* * *

Fisagorcu düşüncede 1 (bir) aslında gerçek bir sayı değildir, fakat bütün sayıların başlangıcı ve temeli kabul edilmiştir. Bu niteliğiyle Müslüman mistiklerin Tevhid’i ve Tevhid’in aşırı bir yorumu olan Vahdet-i Vücud anlayışını izah ederken kullandıkları harika bir enstrümandı. Allah isminin ve Arap alfabesinin ilk harfi olan elif’in sayı olarak değeri 1’dir ve 1, Allah’ın, kutuplara ayrılmamış varoluşun sembolüdür. 2 ise şüpheyi, ayrışmayı, bölünmeyi ifade eder. Bu, tasavvufî mânada kullanıldığında ilahî birlikten ayrılmak demekti. Yani 2 sayısı yaratılış âlemiyle ilgili bir sayı idi; yaradılış sürecinde var olmuştu.

3, ilk gerçek ve geometrik şekil meydana getiren ilk sayıdır. 2’nin bölerek sebep olduğu zararı telafi eder. 4 maddî düzenin, 5 hayatın ve sevginin sayısıdır. Eril 3 ile dişil 2’nin birleşimi olan 5, erkekle dişinin birliğini ifade etmektedir. 5, İslâm’da da son derece önemlidir; çünkü İslâm’ın beş şartı vardır, günde beş vakit namaz kılınır ve farz, sünnet, mübah, mekruh ve haram olmak üzere beş kategori vardır. Yaratılmış âlemin mükemmel sayısı olan 6 ise 1, 2 ve 3’ün hem toplamıyla hem çarpımıyla elde edilebilir.

Schimmel, çok eski zamanlardan beri insanoğlunu büyüleyen 7’nin bilgeliğin sütunları olduğunu söylüyor. Bütün dinlerde ve kültürlerde büyük önem taşıyan 7’nin İslâm kültüründeki yeri başlı başına bir kitaba konu olacak kadar geniş ve zengindir. Uğurlu sayılan 8 için de aynı şeyler söylenebilir. 9, özellikle İslâm öncesi Türk kültüründe önemliydi. 10, tamlık ve mükemmelliği ifade eder. Çokluk, bu sayıda, daha yüksek bir seviyede birliğe tekrar dönmektir. Yani çokluktan çıkan birliktir.

* * *

100’e kadar bütün sayıların, 100’den sonra da 10.000’e kadar belli başlı sayıların sembolik anlamları üzerinden duran Schimmel, haklı olarak, sayı sembolizminin son derece renkli olduğunu ve sayıları yorumlayarak farklı kültürler arasındaki şaşırtıcı benzerliklerin keşfedilebileceğini söylüyor. Kitabı okuyup bitirdiğinizde, mesela trafik ışıklarının neden üç safhası bulunduğunu, neden bazı insanların mesela araba plakaları için özel uğurlu sayılar seçtiklerini, neden bugün bile 13 korkusunun (triskaidekaphobia) yaygın olduğunu anlıyorsunuz.

Schimmel, gerçekten büyük bir âlime, yani ilim kadını... Evet, okumaya devam...

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum