Melüllenme deli gönül
Sinemde bir tutuşmuş
yanmış ocağ olaydı
Zülfün karanlığında
bezm-i çerağ olaydı
N’olaydı yar n’olaydı yar
bade dolduraydı
Şu garip gönlüm için kanun
icat olaydı
Dönüp dönüp aidiyet duygusu diyoruz. Ülkemize, şarkımıza, annemize götüren o duygu. Doğduğumuzda annemizin sesiyle tanışırız. O sestir bizi hayata ilk irtibatlayan. Yakınlarımızın sesine koşarız hep.
Sesle birlikte büyürüz hep.
Annemizin sesi, sonra bizi doğuran toprağın sesi…
Tüm her şeye bağlılığımızı sağlayan, kavileştiren ve pekiştirendir o ses.
***
İnsan bir sesle büyür; ağıtla, çığlıkla, türküyle…
Kulağı ve kalbi o sesle dolar. Bir sesle insan birden annesine gider, çocukluğuna, özlemlerine, ‘ilk göz ağrım’ dediği aşkına gider, ilk sevdasına…
Hep ilklere gider. Bir hatıra canlanır gönülde, sonrası derin bir “ooy”dur.
Hayatla ölüm, gönülle garip buluşur, bütünleşir.
***
Bizim asıl musikimiz türkülerdir.
Onlar bizim tercümanımızdır.
Derdimizin en rafine hali onlar.
Hüznümüzün de sevincimizin de toprağıdır onlar.
Hüznü yeterince yaşayamayan sevinci de yaşayamaz. Coşkusu eksik olanın kederi de öyledir.
Bir türküyle arınır insan.
Türküler koparmamamız gereken bir bağı hatırlatır bize. Hatırlatarak onunla yeniden irtibat kurmamızı sağlar.
Kalbimize yaslanırız ve kalbimizde insanlığa bir yer açarız.
Türküler tam da o yerdedir.
Oradan bizi çığırır asırlardır, biz türküleri.
Türkü biziz. Yaralarımızla, en ince taraflarımızla…
Evet, türküler bizi çığırır.
Ninelerimiz, annelerimiz bize anlatmak istediklerini / geleneğimizi türkülerle fısıldadılar kulağımıza. Türküler bu yönüyle büyük bir geleneğin nesilden nesle aktarıldığı uzun ince bir yoldur. İşte türkülerimiz kerim bir tarihten günümüze uzanan hüzün haberleridir. Türkünün bize işaret ettiği manevi alanı yaşatılmalıyız mutlaka. Bizim türkülerimiz çokluğumuza, tekliğimize; hüzne, melale, sonuçta Allah’a dayanır çünkü.
Türkü sadece müzik eşliğinde ifade edilen bir eğlence aracı değildir. Eğlence aracı olmadığı için de tarihle, zamanla ve kaderle görülmesi gereken bir hususi hesap taşır. Bu bakımdan her türkü başlı başına bir savaş ilanı, bir barış anlaşması ve dünyadan ahrete uzatılmış bir duadır.
Hüznü yeterince yaşayamayan sevinci de yaşayamaz. Coşkusu eksik olanın kederi de öyledir.
Melüllenme deli gönül
Gez bir zaman var nic’olur
İndir tahtını yüceden
Yık bir zaman gör nic’olur
Bu türkünün yakıldığı yerdir Türkiye ve sevgisi imandandır.