Futbol Federasyonu'ndaki gizli muhalifler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yerini sağlamlaştırdı" dediği Büyükekşi, 10 güne kalmadı, yerinden oldu. Daha doğrusu yerinden edildi.
İktidarın siyasi desteği, Mehmet Büyükekşi'yi yerinde tutmaya yetmedi. Hatta ters tepti.
Fenerbahçe'de başkanlık seçimini Ali Koç'un kazanması da 'yukarı'nın müdahalesine benzer bir reaksiyondu.
Siyasi iktidarın, elindeki keyfi hareket gücüyle her işe karışması yeni mi istenmiyor, eskiden çok mu hoşlanılıyordu, niye daha önce böyle ters tepmedi, ne değişti; derseniz...
Futbol Federasyonu seçimi, bu konuda bize bir şey söylüyor bence.
Aday göstermek için İbrahim Hacıosmanoğlu'na verilen imzalarla seçmek için ona verilen oylar arasındaki farka bakın, anlarsınız.
Delegelerin, açık kimlikleriyle verdiği imza sayısı 72. Hacıosmanoğlu'nu, kapalı zarfta başkan seçen oy sayısı ise 134.
İmzaları kimin verdiği, tek tek biliniyor. Hangi oyu kimin verdiği ise bilinmiyor. Oyların sahipleri gizli.
Demek ki hoşnutsuzluk dağlarını, korku bekliyor.
Karacaoğlan'ın "harami var diye korku verirler, benim ipek yüklü kervanım mı var" dizeleri burada geçerli değil.
Kaybedecek şeyi olanlar, tepkilerini saklıyor. Hedef olmadan tavır gösterme fırsatını bulduklarında da affetmiyor.
Büyükekşi, adaylığı için 160 imza toplamıştı. Oysa oyları, 129'da kaldı.
Demek ki açıktan destek bildirip ona oy atmayanlar bile var.
Rakibi de kendisine karşı gibi görünenlerden dahi oy almış.
Mahcup seçmen, deniyor bunlara.
Mahcup seçmen, bir zamanlar AK Parti'den yanaydı.
Ayıplanma, dışlanma yahut çıkar kaybı korkusuyla ortamlarda tam tersini söyler ama sandıkta çatır çatır Erdoğan'a oy verirdi.
En muhalif masalarda dahi kendini gizleyen bir, iki Erdoğan seçmeni otururdu. Dostlar birbirinden şüphelenir, firelerin kim olduğu konusunda iddialaşmalar yaşanırdı.
AK Parti'nin iktidar olup henüz muktedir olamadığı 2011'lere dek böyleydi.
Sonra iktidar sopasını AK Parti'nin ele geçirmesiyle değişmeye başladı.
Sopayı AK Parti elinde tuttuğundan beri de iktidardan hoşnutsuzluklar gizli, memnuniyetler açıktan gösteriliyor.
Sopa ve havuçla çevrilen düzenler böyledir. Golü ancak kalede görürsünüz, öncesinde gelişini göremezsiniz.
Bir belirsizliğe, bir bilinmeze, bir meçhule sürüklenme hissi kötüdür.
Bu gibi can sıkıcı sürprizlerle irkilmek istemeyen, korku salma ve menfaat sağlama üzerine kurmayacak iktidarını. Kuranlar da kusura bakmayacak.
Kendisini seçmeyenlerin varlığına, seçenlerin eleştirisine ve farklı tercihlere saygılı yönetimler, sırtından darbe almaz.
Futbol Fedefasyonu seçiminde de hâdise bundan ibarettir.
İktidar, mahcup seçmenin azizliğine uğradı. Kendisine taraftar gözükenler, sağ gösterip sol vurdu. Hoşnutsuzluklarını, kapalı zarflara yansıttılar.
Hacıosmanoğlu kazanmadı bana sorarsanız. Büyükekşi ve arkasındaki iktidar dayatması kaybetti.
Büyükekşi'nin şu mağlubiyet ve veda açıklamasına gelin de hak vermeyin şimdi:
"Öyle inanıyorum ki, yaptığımız bu özverili çalışmalar Türk futbol tarihine yazıldı ve unutulmayacak bir iz bıraktı."
Evet, bir iz bıraktığı muhakkak ama futbol tarihinde değil, façada.