Yürütmenin ‘nirvana’sı

Yargıçlar ‘adil’ mi olmalı ‘bizden’ mi olmalı?

Kolay bir soru; tabii ki ‘adil’ olmalı.

Yargıç adil olduğunda yani adaletli karar verdiğinde ‘biz’ zarar göreceksek yine adil mi olmalı?

Saçma! Yargıç adil davrandığında biz zarar görmeyiz ki… Biz haklıyız çünkü?

Nereden biliyorsun ‘biz’im haklı olduğumuzu?

Çünkü ‘biz’iz. ‘Biz’ olduğumuza göre haklıyız.

Adaletle ilgili bütün ilkeler, bütün ‘kelam-ı kibar’lar buharlaştı.

Gökyüzüne çıktılar. Bir gün kirli bir yağmur olarak başımıza yağabilirler.

Bir tek ‘biz’im haklı olduğumuz, ‘onlar’ın haksız olduğu ilkesi kaldı.

Haklı olmanın tek kriteri ‘biz’ olmak.

Mesele, yargının, gerçek adaletin kriterini keşfedecek ve her durumda ‘biz’im haklı olduğumuz gerçeğini özümseyecek niteliğe ulaşması.

Bu gerçekleştiği zaman, yargı ile yürütme tek bir özne haline gelir. Yargı ‘fena fi’l iktidar’ olur.

Burası yürütmenin nirvanasıdır.

Artık yargı, yürütmeyi bi hurufi lafz u savt (Harfsiz, kelimesiz ve sessiz) anlar.

Artık yargıya talimat vermeye bile lüzum yoktur.

Yargı, ne yapması gerektiğini kendi erdemiyle, kendisindeki kemalatla bilir.

Bir çeşit evrim sürecinin sonunda bu hale gelebilirsin.

Ama kolay değildir; bu kıvama ulaşmak için yürütmenin de yargının da zorlu yollardan geçmesi gerekir.

Zannediyorum bu bir gelenek. Gücü elde ettiğin zaman bu tarikata dahil oluyorsun.

O noktadan sonra sende zulüm ile adaletin arasındaki farkı görecek göz kalmıyor.

Her baktığın yerde adalet görüyorsun, zulme baktığında da sefalete baktığında da…

Zannediyorsun ki yeryüzü adaletle doldu.

Hani Mehdi Aleyhisselam ahir zamanda gelecek ve yeryüzünü adaletle dolduracaktı.

Doldu işte yeryüzü adaletle!

Zaman da ahir zaman.

Biz bu kıvama geldik mi?

Galiba henüz değil.

Hala bazı davalarda hâkimin ya da savcının görev yerini değiştirmek icap edebiliyor. Hala koskoca İstanbul’da bilirkişi kıtlığına düşebiliyorsun.

Ama mesafe kat ediyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta dördüncü yargı reformu strateji belgesini açıklarken yaptığı konuşmada bahsini ettiğimiz kaliteye yaklaştığımızı düşündürecek sözler söyledi.

Evvela tarihten misaller verdi Cumhurbaşkanı Erdoğan.

“Tarihteki adalet”i göremezsiniz, sınayamazsınız.

Bugün için bir bağlayıcılığı da yoktur. Tarihteki haliyle güzeldir.

Üstelik irat edeceğiniz nutka bir derinlik sağlar.

Evvela Hz. Ömer’e isnat edilen “Adalet mülkün temelidir” sözüne atıfta bulundu Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Her fırsatta hatırlattığımız gibi bizler adaleti mülkün, yani devletin temeli olarak gören bir geleneğin mirasçılarıyız.”

Sonra Osmanlı’ya geçti.

“Sultan Birinci Murat, Evrenos Bey’e tevcih ettiği sancak beyliğinin beratına ‘Cümlenin serçeşmesi adalettir’ yazdırarak, adaletin devlet idaresindeki ehemmiyetini izah ve izhar etmiştir. Adalet, hem milli hem de manevi yapımızda, diğer her türlü hasletin onun etrafında ve ona göre şekillendiği bir mihver hükmünde olmuştur.”

Gerçekten, anlattığı gibi olsaydı güzel olurdu.

Sonra, yargının bağımsızlığı ilkesine “tarafsızlığı” ilkesini de eklediklerini söyledi.

Yani artık yargı tarafsız ve bağımsız.

Emin miyiz bundan?

Bazılarımız emin.

Bazılarımız yargının taraflılığından illallah etmiş durumda.

Ama “Eski Türkiye’nin imtiyazlı çevreleri bunu hazmetmekte zorlanıyor.”

İlginç bir şekilde, yeni Türkiye’nin imtiyazlı çevreleri yargının şimdiki durumunu hazmetmekte hiç zorlanmıyor.

Bunları alt alta topladığımızda mükemmele doğru yaklaştığımızı anlıyoruz.

“Üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır.”

Öyle mi oldu gerçekten?

Yoksa hala aynı yerdeyiz de üstünler mi değişti?

Adil bir yargı sistemine geçtiğimiz için yargıya güven ‘sıfır’a düştü herhalde!

YORUMLAR (28)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
28 Yorum
  • Bilal / 29 Ocak 2025 17:45

    “Amerika Birleşik Devletleri'nde ölüm cezası, ülke genelinde federal düzeyde, 27 eyalette yasal bir cezadır.”
    ( kısasta hayır vardır!).
    -Eee yine de zenginler yırtar.Başka?
    -Yanlış delillerle idam edilirse?
    Bu ikisinin ihtimal ve oranı ne kadar?
    - Çok düşük. Caydırıcılığı ve hakkaniyeti?
    - Çok yüksek.
    - Sonuç ne?
    - Mevcut adaletsizlikten daha adil olduğu kesin.

    Yanıtla (3) (0)
  • Hüdaverdi / 29 Ocak 2025 09:05

    İslam hukuku ve diğer hukuk sistemleri arasındaki en büyük ve temel fark islam hukukunun kaynağı ilahi ve diğer hukukların kaynağının ise insan aklı ve ihtiraslarıdır.Burada insan aklını tamamiyle batıl ilan etmiyoruz.Ne var ki İslam hukukunda akıl bir araç ve yardımcı bir faktör iken,beşeri hukuklarda akıl nakilin önündedir.Böyle olunca da insan topluluklarının sahip akıl çeşidi kadar hukuk çeşidi ortaya çıkıyor ve kaos da devam ediyor.

    Yanıtla (5) (23)
  • Kararlı / 29 Ocak 2025 12:09

    Bugün "İslam hukuku" diye bir kavramdan bahsetmek mümkün mü? Belli coğrafyalarda yaşayan kendini Müslüman olarak niteleyen toplulukların hukukundan yani "Müslüman Hukuku'ndan" bahsedilebilir. Nasıl ki yekpare bir İslam Kültürü yok ise aynı şekilde hukuktan da bahsedemeyiz. Herkes layık olduğu adalete göre nasiplenir.

    Yanıtla (11) (1)
  • Nuaym / 29 Ocak 2025 12:10

    Evet sonra da çıkıyor İslamiyet'e ve yanlışa düşen Müslümanları güya eleştirir görünerek bütün Müslümanlara verip veriştiriyor tutup sonra da kurtuluş bekliyoruz. Kulun yaptığı kanun ancak bu kadar. Kelin ilacı olsa önce kendi başına sürer. Rabbim insanları azınca işte böyle intihana tabi tutuyor. Anlayabilirsek. Anlamazsak çekmeye devam.

    Yanıtla (1) (15)
  • karar okuru / 29 Ocak 2025 14:54

    Sayın Hüdaverdi; yerde olmayan gökten gelmez. 'İslam Hukuku' 7nci yüzyılda Arap toplumunun yapıp ettikleridir. yerden bitmiştir yani. gökten gelmemiştir. Arapların daha önceden bilmedikleri konular değildir.

    Yanıtla (11) (3)
  • Hüdaverdi / 29 Ocak 2025 17:24

    Temelden yanılıyorsunuz sayın okur.Peygamberin gönderiliş sebeplerinden birisi de eski müşrik toplumun başta putatapıcılık olmak üzere hukuk ve insanlık dışı hem dinen ve hem de ahlaken merdut olan adetleri kaldırmaktır.Ve İslam hukuku da dahil olmak üzere istisnalar hariç(mesela Kore ve Çin hukuku)bütün dünya hukuk sistemleri geldiği kültür ve sosyolojiden etkilenmiş ve beslenmiştir.İslam yepyeni bir ahlak ve hukuk getirmiştir.

    Yanıtla (1) (3)
  • cp / 29 Ocak 2025 13:48

    Hükümet yargının dokunulmazlığını "yangının dokunulmazlığı" diye anlamış olabilir.
    Her yerde, insanları boğarak yakarak öldüren ve son ana kadar dokunulmayan yangın..

    Yanıtla (13) (0)
  • karar okuru / 29 Ocak 2025 13:35

    Bir şey çok konuşuluyorsa olmadığının delilidir. olan tartışılmaz zaten. kanıksanmıştır, içselleştirilmiştir. adil olmak, adaletin bir parçasıdır. davranışla ilgilidir. adil davranarak ta adaletsizlik yapılabilir. mülakat sınavları böyle. herkese adil davranılıyor ama sonuç başka oluyor.

    Yanıtla (6) (0)
  • S.D / 29 Ocak 2025 13:09

    Adalet,adalet adamlarının eli ile gerçekleştirilir. Ancak adaletin tesisinde görevli olanlar işlerini hakkı ile yapmıyorlar.
    Yazarlığın da temel ilkeleri var. Ancak yazarlarımız da işlerini hakkı ile yapmıyorlar.
    Yazılarını yazarken, objektif davranmıyorlar. Yazıların çoğu derinlemesine analizden ve bilgiden yoksun olarak kaleme alınıyor. Kendi fikirlerini topluma empoze etmeye çalışıyorlar.
    Bu nedenlerle aydınlarımız, toplumun aydınlanmasına yeterince katkı sunmuyorlar.

    Yanıtla (3) (0)
  • Aslan / 29 Ocak 2025 10:21

    Kellim kellim la yenfa demisler..konuş konuş faydasız .iktidar nede olsa seçim kazanıyor herşeyi yapar halk da bunu yer tutar onu bildikleri için bu kadar pervasizlar..Ancak Mahkeme-i kubrayi unutan ve dünyaya çivi cakanlar gerçek adaleti öteki alemde tadacaklar . yolsuzluklar yetim malı yemeler ..kimse yaptığı en küçük kötülükten kurtulamayacak..Sorun iktidar da değil bu arada biziz..biz nasilsak iktidar ayna..iktidarı düzeltmek istiyorsak önce biz duzelmeliyiz.Allahin kanunu böyle..

    Yanıtla (8) (0)
  • Nuaym / 29 Ocak 2025 12:06

    İnançsızlık diz boyu. Her taraf harabeller. Baykuşşlara bayram. Bu halimizle biz neye talibiz. Hangi yüzle Rabbimizden ne isteyeceğiz. Rabbim bize adalet ver. Bak biz de birilerini bahane edip senden ve senin dininden uzaklaştık Mı diyeceğiz. Evet eden kendine eder. Bu hal üzere hepimiz zarar görürüz. Bir taraf yanlıştan öteki taraf yanlışa yanlışlar ilave etmekten kurtulmadıkça Rabbimize bakacak ve bir şey isteyecek yüzümüz yok.

    Yanıtla (0) (8)
  • Nuaym / 29 Ocak 2025 12:00

    Meteforla gerçekler anaforunda herşey birbirine karıştırılarak ifade edilmiş. Bir hortum sonucu gibi sonuca ulaşılmış. Dağınık perişan. Ülkemiz hali gibi. Yazar da biz gibi olmuş. Bizleşmiş. Yani oynatmaya az kaldı. Doktorum nerde.

    Yanıtla (1) (3)
  • Okur / 29 Ocak 2025 10:57

    Yasama, yürütme ve yargı kendine özgü (sui generis) kuvvetlerdir. Biri diğerini tasalluta kalkışırsa kendisini savunacağı varsayılır. Üçünün ayrı ayrı güvencesi Anayasadır, nihayet halkın korumasıdır.C Atalay davasında görüldüğü gibi, TR de asli kuvvetler arasındaki dengeyi sağlayacak bir mekanizma yoktur. 2017 öncesi iyi kötü bu dengeyi CB sağlıyordu. Tek adam rejimi, yasama yürütme ve yargıyı sorumsuz bir kişinin şahsi ihtiraslarına bağlamıştır. Mühürsüz oylarla yapılan bu seçim hukuk darbesi

    Yanıtla (11) (0)
  • M. T / 29 Ocak 2025 09:55

    Yargıda yürutmede bir kişinin elinde olursa ...

    Yanıtla (9) (0)
  • HAYRETI MUCIP / 29 Ocak 2025 09:35

    Şu ana kadar Kartalkayadaki felaketle ilgili olarak sadece otel görevlileri ve çalışanları ile belediyeden iki kişi tutuklandı, il özel idaresinden ve bakanlıklardan henüz bir sorumlu çıkmadı!
    Bir de Imamoğlu hakkinda , yaptığı basın toplantısı biter bitmez , orda söylediği sözlerden dolayı savcı tarafından soruşturma açılıyor!
    Savcı galiba Imamoglu'nun arkasına hafiye takti ! ?
    İstibdat dönemine geri mi döndük ne !

    Yanıtla (14) (0)
  • Okur / 29 Ocak 2025 09:06

    Aynen katılıyorum

    Yanıtla (3) (0)
  • Hüdaverdi / 29 Ocak 2025 09:00

    Evvela hukukun kaynağı nedir?Hukuk tarihi ve felsefesinde(bundan sonra da hukuk metodolojisi gelir)en çok tartışılan ve bir türlü karara bağlanmayan bir soru ve sorundur.Eğer hukukun kaynağı insan aklı ve hukuktan kaynaklanmayan çıkarcı dış sebepler ise o zaman bu hukukun eskiyip yenisi alınan bir gömlek gibi atılıp yenisinin alınmasına dünden razı olmanız lazımdır.İşte yamalı bohçaya dönen hukuk ve adliyemizin serencamı da budur.

    Yanıtla (4) (5)
  • Fani / 29 Ocak 2025 07:52

    Neden yüz yıldır enflasyon, demokrasi, özgürlük ve adalet gelmez, yarın ne olacak diyemeyiz. Gelen vurdu giden vurdu, hain, PKK lı, fetöcü falan filan bir çeyrek asır heba oldu. Kim kime güveniyor bilen var mı.

    Yanıtla (6) (0)
  • İstanbullu bir okur / 29 Ocak 2025 01:59

    Valla hem zor,hemde çok şahane bir yazı olmuş,bence.Zorluğu giriş ve orta bölüm sonuna kadar.Ve tam dogru tesbit bence evet,evet Sn.Üstad kardeşim;ülkemde degişen şey yalnızca üstünlerdir.Bu günün ezenleri,dünün ezilenleriydi,hiç şüphem yok Chp.'de manivelalarla şirinmi şirinleştiriyor;vitrinini.Halk ne zaman bilinç düzeyini artırıp,gerektiğinde her zalime kart gösterecek duruma gelmediği sürece,bir şey degişmez.Hep in,bin işi,dünkü ezilen bugün ezen,bugünün ezileni yarın ezen.Düzen;Hukuk düzeni

    Yanıtla (5) (1)
  • Vatandaş / 29 Ocak 2025 01:38

    Artık hukuksuzluk vakay-ı adiyeden oldu. Hukuksuzluk o kadar sıradanlaştı ki milletin gözüne soka soka yapıyorlar artık. Bitti güzelim ülkemde her şey mahv-ı perişan oldu. Ülkede Hukuksuzluk kültürü oluştu. Normal olan anormal kaldı artık. Ekonominin düzelme şansı sıfır.

    Yanıtla (21) (0)